Başlıktaki ifade, “Kafes’lendik” diyen bir yandaşın itirafıyla Türkiye’nin gündemine gelmişti. Ama ilk ve tek olmadı, yakın Türkiye tarihi “kullanışlı aptallar”ın resmi geçidine sahne oldu.

Dün “AK” dediğine bugün kara diyenler, dün “Hocaefendi” teşbihiyle dolaşırken bugün köşelerinde “Şu FETÖ’cü, tez kovun” diye yazanlar... Köprüden önce son çıkışı hızlı yakalayanlar bunlar...

Ama kırmızıda yakalananlar, en trajik olanları. Kullanılıp bir kenara değil, cezaevine atılanlar... Eski İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu. “Ne istedilerse veren”, ne dedilerse yapan...

Gezi’de “Müdahale olmayacak “ sözüyle binlerce genci tehlikeye atan “ıhlamur kokulu” Vali... 2013 1 Mayısı’nda evinin önünde polisin gaz kapsülüyle komaya giren 17 yaşındaki Dilan’ın iki eli yakanızda olacak.

Elindeki sirke şişesi için Molotof dediğiniz, yalan söylediğiniz yetmiyormuş gibi “Marjinal, tam bir radikal mensuptur” iftirası attığınız genç kadın sizi asla unutmayacak. “Molotof değil sirke çıktı” haberini yapınca, vatan hainliğiyle suçladığınız gazeteciler de sizi unutmayacak.

Gezi boyunca kullandıkları sizi, bugün “Paralel”e destekten tutukladılar. Umarız adil şekilde yargılanırsınız. Ama sadece paralel olmaktan değil, kadına girdiğiniz başta Dilan, onlarca gence yaptıklarınızdan dolayı...

Meşhur tweetinizdeki gibi “Gezi Parkı’nda kuş sesleri, ıhlamur kokusu ve arı vızıltısı” vardı, evet. Ama devamında söylediğiniz “sizlerin arasında olmayı” biz hiç istemedik, istemeyeceğiz..

***

Ben yapmadım, miki yaptı

Tunç Başaran’ın efsane filmi Uçurtmayı Vurmasınlar’dan kalma bir cümleydi bu. Kadınlar hapishanesindeki annesinin yanında kalan 5 yaşındaki Barış’la belleklerimize kazındı. Altını her ıslattığında, koğuştakilerin bakışları üzerine yönelince “Ben yapmadım miki yaptı” yalanına sığınırdı Barış.

Barış’ınki çocukluğundandı, saflığındandı belli ki... Bugünün Miki’si, FETÖ.

Gezi meselesi açılınca, faili meçhuller konuşulunca, kumpaslar gündeme gelince, her türlü melanetten söz edilince tek bir torba geliyor akla. Adama sormazlar mı, “Peki Miki, pardon FETÖ bunları yaparken, eliniz armut mu topluyordu.”
Ya da Erdoğan’ın dediği gibi, “Ulan hepiniz oradaydınız be...”

***

Paralel bağlama!

Paralel ayıklama belli ki AK Parti saflarına da sirayet edecek. Savcılığın, bir avukatın 4 eski bakan Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Suat Kılıç ve Sadullah Ergin hakkındaki “FETÖ” suç duyurusunu kabul etmesi ilginç bir sinyal. Ama daha şaşırtıcı bir adım atıldı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, parti örgütüne genelge göndererek, “FETÖ/PDY ile bağlantısı bulunanları ve menfur darbe girişimine destek verenleri teşkilatımız içinde fitne ve dedikoduya izin vermeden ivedilikle arındırma çalışması yapın” dedi. Bu genelgenin kendisi değil enteresan olan bunu yayınlayanın Yazıcı olması. 17 Aralık sonrasındaki çatışmada Erdoğan’ın “İzin vermeyiz” dediği “paralel devlet” iddiaları karşısında bakın ne demişti?

“Bu topraklarda tek devletin yanında hiçbir zaman paralel diye bir yapı söz konusu değil. (...) Bunların da bir paralel devlet şeklinde değerlendirilmesinin çok gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Böyle bir şey olamaz çünkü tek devlet var.”


***

Pişmanlıkta ciddiyet kriteri

Erdoğan, cemaate verdikleri destek konusunda ilk kez net bir özeleştiride bulundu. Geçenlerde yapılan “olağanüstü” Din Şûrası’nda pişmanlığını şöyle aktardı:

“Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin.”
Kim ne derse desin, gayet önemli bir adım. Yalnız aynı konuşmada öyle bir cümle var ki:,

“Pişman olduklarını söyleyenler konusunda ciddi tereddütlerimiz var. Gerçekten pişman mı oldular?”
Evet, biz de “mütereddit” haldeyiz...


***

Allah çarpsın Marksistim!

Kendisini Marksist tarihçi olarak tanımlayan Candan Badem’in “FETÖ gözaltı”sı, haftanın en tuhaf vaziyetlerinden biriydi. Ne mutlu ki denetimli serbestlikle de olsa serbest bırakıldı. Durumun absürtlüğünü en iyi anlatan yorum, müzisyen Servet Kocakaya’dan geldi:

“Türkiye tarihinde ilk defa bir insan ben ateist ve Marksistim diyerek serbest kaldı!”

Buna da şükür!

Kaynak: Birgun.net