İBRAHİM VARLI [email protected] @ibrhmvarli

Almanya Federal Parlamentosu (Bundestag) bugün Ermeni Soykırımı tasarısını oylayacak. Bir son dakika gelişmesi olmazsa Yeşiller Partisi tarafından getirilen tasarının kabul edilmesi bekleniyor. Ankara ile Berlin arasında krize yol açması beklenen tasarının etkilerini ve olası yansımalarını Yeşiller 17. Dönem milletvekili Federal Göç ve Uyum Meclisleri Genel Başkanı Memet Kılıç BirGün’e değerlendirdi. Eyalet Göç ve Sığınmacılar Komisyonu Sözcüsü de olan Kılıç, "Almanya ve Batı'nın AKP Türkiyesi ile kalıcı bir ortaklığın olmayacağını gördüğü için inceldiği yerden kopsun" politikasına döndüğünü söylüyor.

» Almanya Federal Meclisi’nin yarın oylayacağı Ermeni soykırımı tasarısı özetle neler içeriyor?
Tasarı büyük muamma. Meclis’in 2 Haziran 2016 tarihli oturum gündemine alınmış olan karar metin taslağı şu ana kadar -31 Mayıs- Meclis sayfasında okunamıyor. Ancak Meclis komisyonlarındaki tartışmaların sonuçlarını içeren Yeşiller Partisi taslağına çok yakın bir taslak çıkacağı tahmin edilmekte. Kamuoyuna da yansıdığı kadarıyla, 1915/16 yıllarında Anadolu’da yaşanan olayların soykırım olarak tanınması; bu tanınmanın doğal sonucu olarak bu tarihin eğitim ve öğretimde daha geniş yer bulması; Ermenistan, Türkiye ve sivil toplumun bu tarihle yüzleşmesinde Almanya’nın sorumluluk alıp görev üstlenmesi; ana talepler.

» Geçen yıl hazırlanan tasarının oylaması mülteciler sorunu nedeniyle bir yıl ertelenmişti. Tam da Merkel’in mülteci sorunu için Türkiye’ye ihtiyaç duyduğu dönemde soykırım kararı alınmış olunacak. Zamanlama manidar mı yoksa siyasi bir stratejiden mi söz etmeliyiz?
Olayların 100’üncü yıldönümünde hükümet, 13 Ocak 2015 tarihli açıklamasında, bu konunun tarihçiler tarafından karara bağlanmasının doğru olacağını ifade ederek Türkiye’nin resmi söylemini üstlenmişti. Şimdi bu konuyu ‘soykırım’ olarak nitelemesi akla iki olasılığı getiriyor. Birincisi, AB Türkiye ile -sığınmacılar konusu da dahil olmak üzere- kalıcı bir ortaklığın olamayacağını fark etmiş olabilir. Davutoğlu’nun pazarlık dışı kalması ve Erdoğan’ın meşhur ‘restler’ ile siyaseti yürütmesi de bunda etkili olmuş olabilir.

Ayrıca Almanya ve Avrupa Birliği, AKP’den alabildiğini aldığını düşünüyor. Mülteciler ve vize serbestisi tartışması çerçevesinde bu serbestinin bir hukuksal hak olmadığı, sadece siyasi pazarlık konusu olduğu tezini AKP’ye onaylatıldı. AB Adalet Divanı’nın Türk vatandaşları lehine verdiği ve devamı gelebilecek bu kararların böylece önü kesilmiş oldu. AKP ve Erdoğan Türk vatandaşlarının hukukunu yok ettiler. İkincisi ise, ABD’nin Rıza Sarraf’ı tanık olarak elinde tutması ile, Batı’nın Erdoğan ile yolları ayırıp‚ inceldiği yerden kopsun’ demiş olabilecekleri akla geliyor.



» Sizin de milletvekilli yaptığınız Yeşiller’in tasarıya ön ayak olmasının özel bir nedeni var mı?
Bu konuda Hıristiyan Birlik Partileri içinde de bir huzursuzluk vardı. Onlar da sığınmacı pazarlığı dolayısı ile böyle bir konunun söz konusu tarihsel olayların 100’üncü yıldönümünde açıkça karara bağlanmamasından huzursuzdular. Ayrıca Erdoğan’ın Almanya’da bir komedyene dava açarak müdahil olması da birçok siyasi için bardağı taşıran son damla oldu. Bu konuda Yeşiller Partisi ve Sol Parti’nin önergeleri diğer partileri harekete zorlamış gözüküyor. Söz konusu olayların başlangıç tarihi olarak kabul edilen 24 Nisan’da karar alınması için Yeşiller’in hamlesi, hükümet partilerinin Haziran sözü ile ertelenmişti ve bu bir sır da değildi. Türkiye de bunu biliyordu. AKP hükümeti de hiçbir şey olmamış gibi bu günü bekledi ve şimdi güya huzursuz oluyor.

» Almanya’nın Ermeni katliamındaki dahli malum. Alman Parlamentosu böyle bir karar alması kendi sorumluluğunu da kabul etme anlamına gelir mi?
Alman Parlamentosu bu konuda 15 Haziran 2005 tarihinde çok önemli bir adım atmıştı zaten. Bu kararda “Ermenilerin, Osmanlı İmparatorluğu’nun Jön Türkler Rejimi tarafından neredeyse tamamen yok edildiği ve bunda Alman İmparatorluğu’nun rolünün de olduğu” kabul edilmişti. Şimdiki kararda ise olayların ‘soykırım’ olarak nitelenmesi gündemde. Yeşillerin sundukları karar metnindeki niteleme de bu yönde.

» Ermeni soykırımının tanınmasının Almanya için önemi ne?
Kendi arşivlerini değerlendirmeye açıp, birer mikrofiş örneğini de Ermenistan ve Türkiye’ye veren Almanya, kendi sorumluluğunun büyük olduğunu görüyor. Zamanında Alman diplomatların ve misyonerlerin yazdıkları yazılar, Ermeni sivil halkın yok edilmesinin savaş ile açıklanamayacağını, Hıristiyan azınlığı yok etmeye yönelik olduğunu, ifade etmektedirler. Ama Almanya Sultan ile olan savaş ortaklığını bozmamak için bunu görmemezlikten gelmiş. Yahudi soykırımını üslenip, sonuçlarını devlet politikası haline getiren Almanya’nın bu konuda uzun süre sorumluluktan kaçması beklenemezdi.

» Hem hükümet partileri hem de muhalefetteki Yeşillerin ortak olarak hazırladığı tasarının kabul edilmeme olasılığı var mı?
Meclis aritmetiğine bakıldığında bu imkansız gözüküyor. Ancak Erdoğan’ın tehditleriyle birçok konuda inanılmaz adımlar atan hükümetin, bir başka tehdit ile daha neler yapabileceğini kestirmek mümkün değil. Ancak bu tehdidin artık ters döndüğü izlenimi hakim. Artık yalnızlaşıp, tehdit ile ABD ve AB’nin her istediğini yapıp, kendi iç kamu oyunu hamaset ile kandıran bir AKP görüntüsü ortada.
Amerika ve AB Türkiye’yi sonu gelmeyen IŞİD desteğinden dolayı bir kenara bırakarak Kürtler ile işbirliği yapıyorlar. AKP’de milyonlar harcadığı fetih törenleri ile tabanının moralini yüksek tutmaya çalışıyor.

» Soykırım tasarısı onaylanırsa ki, öyle görünüyor, nasıl bir hukuksal ya da siyasal bağlayıcılığı olacak?
Almanya AB’nin motoru ve öncüsü kabul edilmekte. Almanya’nın soykırım olarak tanıdığı olayı diğer Avrupa ülkeleri de aynı şekilde tanıma yoluna giderler. Eğitim sistemi ve araştırmaların bir parçası olur. Hukuksal olarak da önemli bir sonuç ortaya çıkabilir. AHİM, Aralık 2013 tarihli Doğu Perinçek kararında, “soykırım yoktur” demedi, sadece bu konuda düşünce hürriyetinin İsviçre’de var olması gerektiğine hükmetti. Yahudi soykırımına atıfta bulunularak ‘bu konuda sorumluluğu olan ülkelerde inkarın cezalandırılmasının uygun olabileceği’ söyledi. Bu karar ile kendi sorumluluğunu da onaylayan Almanya’da soykırım inkarı gelecekte cezai kovuşturmaya yol açabilir. Ancak bu konuda Alman mahkemeleri nasıl bir yön belirlerler göreceğiz.

» Türkiye-AB, Türkiye-Almanya ilişkileri bu durumdan nasıl etkilenir? Almanya’daki Türkiyeliler arasında bir rahatsızlık yaşanır mı?
Aralarında Hollanda, Belçika, Fransa ve İsviçre’nin de bulunduğu 23 ülke olayları soykırım olarak kabul etmiş durumda. Yaşananların soykırım olarak kabul edildiği bu memleketlerde böyle bir şey olmadı. AKP’nin meşhur ‘sabrımızı sınamasınlar’ lafının ekonomik ve politik çıkarlarına uyduğu sürece sınanabileceği görülmüş durumda. Bu sefer AB ile yollarını tamamen ayıran AKP gariban vatandaşı kendi dalaşmasına alet ederse gariban göçmen kaybeder. AKP’yi seçen göçmenlerin de AKP gibi pragmatik davranıp, sakin davranacaklarına inanıyorum.

» Alman solu tasarıya nasıl yaklaşıyor? Solun bu tür sorunlara yaklaşımı nasıl olmalıdır?
Alman solu insanlığa karşı işlenen suçlar ile yüzleşmeyi görev biliyor. Sol evrensel kabul edilen insan haklarına şoven kalıplar dışında sahip çıkmalı. Katliamları politik prangaya vurmazsanız, gelecekteki katliamların önünü açarsınız.

» Bu tarz sorunların "siyasete malzeme" yapıldığı, halkları karşı karşıya getirdiği yönünde eleştiriler de var? Buna ne dersiniz?
Ülkelerin tarihleri ile samimiyetle yüzleşmeleri için vesilelere veya dış baskıya ihtiyaçları olabilir. Almanya suçüstü olmasa ve içerideki sol baskı olmasa kendi soykırımı ile yüzleşmek istemeyebilirdi. Yahudilere yaptığı soykırımı kabul eden Almanya, Yahudiler ile veya İsrail ile karşı karşıya gelmiş değil. Barış inkara son vermek ile mümkündür.

» Türkiye’nin nasıl bir tepki vereceğini düşünüyorsunuz?
AKP’nin reçetesi sabittir. Güzel bir hamaset şimdiden hazırlanmıştır. Almanya’dan “Şu ihalelerimizi iptal ettik” derler. Sığınmacıları plastik botlara doldurup Ege Denizi’ne salmayı düşünebilirler. Vatikan’da olduğu gibi büyükelçiyi çekeceklerini sanmıyorum veya uzun süreli çekemezler. Almanya’nın ve ABD’nin elinde AKP’nin “hayır” diyemeyeceği ve bizim henüz bilmediğimiz kozlar var izlenimi veriliyor.

Kaynak: Birgun.net