ONUR EREM
[email protected]
@onurerem

Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite, Evrensel Periyodik İnceleme kapsamında bu yıl Türkiye’deki işkenceleri incelemeye aldı. İşkenceler konusunda Türk hükümeti temsilcilerine sorular yönelten komite, bu sorulara aldığı “Meyve veren ağaç taşlanır ama ilk taşı günahsız olanınız atsın. Biz Osmanlı’nın hoşgörü geleneğini sürdürüyoruz. Müzik terapisi ilk defa Osmanlı’da uygulanmaya başlanmıştır” gibi cevaplara esefle karşıladı.

26-27 Nisan tarihlerinde hazırlanan rapor için önce Türkiye’den İnsan Hakları Derneği (TİHV) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı ile görüşüldü, ardından da hükümetle görüşülerek yaşananlara dair savunma istendi. Hükümet adına görüşmeye Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği’nden Büyükelçi Mehmet Ferden Çarıkçı, Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Departmanı Başkanı Behiç Hatipoğlu ile İçişleri, Adalet, Aile, Milli Savunma ve Sağlık Bakanlıklarından üst düzey bürokratlar katıldı. Komite, hükümet temsilcilerine 2.5 saat boyunca 88 soru sordu.

Görüşmenin ardından 13 Mayıs’ta yayımlanan raporda ve TİHV’nin raporla ilgili açıklamasında dikkat çeken ifadeler şöyle:

- Türkiye’de gerçekleşen resmi olmayan alıkonma ve işkencelere dair devletten yanıt alınamadığı için, bunun yerine kaç kamu görevlisinin resmi olmayan alıkonma, işkence, aşırı güç kullanma nedeniyle soruşturulduğu ve ceza aldığı soruldu. Türkiye ise bu konuda herhangi bir veri bulunmadığını söyledi.

- Bunun dışında, Uğur ve Ahmet Kaymaz, Uğur Kantar, Hrant Dink ve Tahir Elçi cinayetleri, Uludere ve Şemdinli Umut Kitapevi bombalamaları, Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmemesi, Gezi eylemlerinde uygulanan orantısız şiddet, Kürt kentlerinde devam eden sokağa çıkma yasakları, askerlerin öldürdüğü siviller, yargısız infazlar teker teker hükümet heyetine soruldu.

- Türkiye’yi temsil eden delegasyonun başkanlığını yapan Çarıkçı sorulara son derece alakasız bir yanıt verdi: “Meyve veren ağaç taşlanır. Ama ilk taşı atan da günahsız olmalı. Biz Osmanlı İmparatorluğu’nun geleneklerinde yer alan misafirperverliği devam ettiriyoruz. Müzik terapisi ilk defa Osmanlı’da uygulanmaya başlanmıştır.”

- Delegasyon, çok sayıda mülkün yıkılmasına yol açan sokağa çıkma yasaklarını ise mülkiyet hakkı gerekçesiyle savundu: “Sokaklarda barikatlar ve hendekler kurulduğu için insanların mülkiyet hakkı ellerinden alındı. Biz mülkiyet haklarını korumak için sokağa çıkma yasağı uyguluyoruz.” Çok sayıda PKK’li bedeninin çıplak şekilde teşhir edilmesi veya araç arkasında sürüklenmesine rağmen heyet “Yaralı teröristlere bile gün boyu sağlık hizmeti sunuyoruz. Terörist cenazelerine bile iyi muamele gösteriyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı bağımsızmış!

- İnsan Hakları Kurumu’nun yerine kurulan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun nasıl bağımsız olacağı sorusuna ise yine skandal bir yanıt verildi: “Cumhurbaşkanının bağımsız olması nedeniyle onun tarafından üye seçimin yapılması bağımsızlığı sağlayacak.”

- Heyet, Öcalan’ın tecrit altında olduğu iddiasını yalanlarken “Günde 2 saat sohbet edebiliyor” dedi.

Heyetin sorulara yeterli ve düzgün yanıt vermemesi nedeniyle bazı sorular tekrardan yöneltildi. Fakat sorulara yine kaçamak cevap geldi: “Kolluk tarafından zarar gören kişiler dava açabilir.” Oturum, heyetin başkanlığını yapan Çarıkçı’nın “Türkiye’de bazı çevreler bizi yalanlarla suçluyor. Nereden fonlandıkları şüpheli olan bu taraflı kaynakların bilgileri kabul edilebilir değil. İnsan haklarını koruma bahanesiyle şiddet teşvik edilmemeli” sözleriyle bitti.

Görüşmelerden sonra İşkenceye Karşı Komite, şu bulgulara ulaştı. s

- 2010 yılından bu yana insan hakları alanındaki ihlallerde yoğun artış gerçekleşti.

- Delegasyonun, Osmanlı geleneğini sürdürme konusundaki atfı, tüm oturumlardaki reddiyeci retoriğine de aslında işaret etmektedir. Komite bu cevaplara esefle karşıladı.

- Türkiye’de işkencelerin kovuşturulduğu konusunda bilgi yok. Aşırı güç kullanımı ve kötü muamele genellikle cezasız kalıyor.

- Kolluk güçlerinin eylemleriyle ilgili bağımsız bir soruşturma mekanizması bulunmuyor. Bu acilen kurulmalı, suçluların mahkum olması garanti altına alınmalı.

- Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği bölgelerde işkence ve kötü muamele olduğu tespit edildi. Bu ağır bir ihlaldir. İç karışıklıklar veya çatışmalar işkenceyi meşrulaştırmak için kullanılamaz. İşkencelerin yanı sıra yargısız infazlara dair devletin bilgi vermemesini eleştiriyoruz. Devlet tüm cenazeleri ailelerine vermekle yükümlüdür.

- İstanbul ve Ankara’daki Gezi Direnişi’nde kolluk kuvvetlerinin yaptıklarıyla ilgili açılan soruşturmaların davaya dönüşmemesini ve eylemcilere karşı çıkarılan ‘İç Güvenlik Paketi’ eleştirildi.

- Komite, tüm gözaltında ölüm eylemlerinin hızlıca ve tarafsızca bağımsız yapılarca soruşturulmasını istedi


Kaynak: Birgun.net