GÜLŞEN İŞERİ / [email protected]

Dersim Arıcılar Birliği ve Dersim Ekoloji Meclisi tarafından düzenlenen “Dersim Şifa Geleneği Sempozyumu” ikinci gününde devam ediyor. Tunceli Sanayi ve Ticaret Odası Büyük Salon’da gerçekleşen ve 4 gün sürecek olan sempozyumun ikinci günü “Doğa talanına karşı mücadelede arkeoloji ve bitki çeşitliliğinin önemi, Dersim’in şifa geleneği ve Dersim’in Lokman Hekimleri anlatıyor” başlığı altında gerçekleşti. Oturuma Tunceli Üniversitesi Öğretim Üyesi Hüseyin Çağlayan moderatörlüğünde, lokman hekim Pir Mahmut Yıldız, Bitki Bilimci Huriye Kara ve Kültür Tarihçisi Mahir Polat ve Kemal Kahraman katıldı.

Hüseyin Çağlayan, Dersim’in üç öğesinden söz etti. Dil, din ve coğrafyanın Dersim açısından önemli öğeler olduğuna vurgu yaparak bu üç öğenin de tehlikede olduğunu, dillerini konuşamadıklarını ifade eden Çağlayan, “Dilimiz tehdit altında, inancımız tehdit altında, nehirlerimiz, çiçeklerimiz bu topraklarda varlığını sürdürmeyecek. O yüzden de bu üç öğeye önem vermeliyiz” dedi.

İnsandan gelen enerji

Lokman hekim ve Aleviler açısından önemli bir değer olan Pir Mahmut Yıldız da insandan insana geçen kerametlerden söz etti. İnsanın yüce bir varlık olduğunu söyleyen Yıldız, “İnsan o kadar yücedir, o kadar da fakirdir. O yüzden de Aleviler açısından terapi önemlidir. Burada da nefes, nüfus, dil ve el terapileri vardır. Nefes üfürmeyle usta ile hasta arasındaki dalganın bir birine geçmesidir. El tedavileri de enerjidir. Dil ise ses ve okumayla hastaya yakınlaşma... Bunlar insandan insana geçendir. İnsanoğlunda büyü bir enerji vardır. Dersim’de de bu yaygındır” diye konuştu.

Gerçeğe bir adım daha

Canların soluğu adı altında Huriye Kaya da solucanlara ilişkin bilgi verdi. Kaya yaşam bitene kadar solucanlar da devamını sürdürecek dedi. Ekoloji, sistem ve eko-sisteme üzerine konuşan Kaya, “her sistemin için de mutlaka bir canlı vardır” dedi.

Madde ve enerji üzerine duran Kaya “İnsan neyse yansıması odur. Doğayı okumak, toprağı okumak, canların gözlerindeki sevgiyi okumak, gönülden gönüle yollar açmak... İnsanı insan yapmaktır, gerçeğe bir adım daha yaklaşmak demektir ve yaklaştıkça biz de gerçekçi olacağız...” diyerek sözlerini bitirdi.

‘Her şeyi unuttuk!’

Müzisyen ve araştırmacı Kemal Kahraman Alevilik üzerine konuştu. Aleviliğin öğretilmiş, bize dayatılan şablonların dışında olduğunu söyleyen Kahraman, Dersim’in inanç öğretisine dayandığını söyledi. Yüzde 95’in Alevi olduğu Dersim’in ender şehirlerden biri olduğunu vurgulayan Kahraman, “Kendi dilini, kültürünü öğrenmek için yola çıkan arkadaşlarla biz bölgenin dilini, kültürünü anlamaya çalışırken hakkımızda söylenenlerin yalan olduğunu gördük. İster ulusal isterse Uluslararası Alevilik tarif edildiğinde şablon cümle vardır. ‘Aleviliğin kendine has mana sistemi yoktur vs... gibi’ Biz 20 -25 yılık araştırmamızda şunu öğrendik ki, öğrendiğimiz her şeyi unutmamız gerektiği...” diye konuştu.

‘Hallac-ı Mansur anlaşılmadı’

Tek Tanrı'cılıktan da söz eden Kemal Kahraman Dersim’deki Aleviliğin tek Tanrıcılıktan doğa Tanrıcılığına yansıması olarak görüldüğü ve bu yansımada Yahudilikle birlikte tek tanrıcılığın oluşmasına dikkat çekti. Kahraman, Alevilikte Allah birdir Hak Birdir sözünün de yanlış anlaşıldığını bu sözün bedelini Hallac-ı Mansur’un “En-El Hak” demesiyle ödediğini söyledi.

Kahraman bu sözü, “Hallac-ı Mansur Ben Allah’ım, hepinizi ben yarattım dememiştir. Ben hakkımı bildin, sen de bil... Hak birdir, sen, ben, bütün oluşlar, oluşlar bu zahir alemde gördüğümüz her şeyi içine alandır. Gördüğümüz çokluk, çeşitlilik zuhur etme, kendi içinde taşıyan ‘birden’ söz ederiz” diye açıkladı. Sempozyum bugün ve yarın da devam edecek. Bugün Dersim’de Munzur ve Peri, Çemişgezek’te Tagar, Erzincan’da Kemah ve Deliçay, Pülümür’de Armağan ve Sansa HES ve baraj projelerinin mahkeme sonuçları. Bizi bekleyen gelecek ve projelerin bundan sonraki sonuçları konuşulacak.

Kaynak: Birgun.net