Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Tabipler Birliğini (TTB) ziyaretindeki ifadeleri nedeniyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına "Cumhurbaşkanına hakaret" iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Erdoğan, ayrıca 100 bin liralık manevi tazminat davası açtı.

Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın tarafından Başsavcılığa verilen suç duyurusu dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun, 7 Nisan 2016'da TTB ziyaretinde yaptığı açıklamada Erdoğan'a hakarette bulunduğu öne sürüldü.

Kılıçdaroğlu'nun TTB'deki açıklamalarına yer verilen dilekçede, CHP Genel Başkanı'nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 299. maddesinde düzenlenen "Cumhurbaşkanına hakaret" suçunu işlediği savunuldu.

Dilekçede, şunlar kaydedildi:

"Şüpheli, seçilmiş ilk Cumhurbaşkanımızı hedef alarak yaptığı paylaşımlarla Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı onur, şeref ve saygınlığını rencide edici ifadeler kullanmış, kişiliği, saygınlığı ve itibarını hedef alınarak atılı suçu alenen işlemiştir. Aleniyet, hakaret suçunun belirsiz sayıdaki kimse tarafından bilinip görülebileceği şekilde işlenmesidir. Kurultayda, topluluk önünde yapılan konuşmada suça konu ifadelerin birçok kişiye ulaştığı açık olduğundan aleniyet unsuru gerçekleşmiş olup somut olayda suçun nitelikli hali olan ikinci fırkasının uygulanması gerekir."

Öte yandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun, sözleriyle "şahsiyet haklarına saldırı kastıyla fevkalade ağır hakarette bulunduğu" gerekçesiyle 100 bin liralık manevi tazminat davası açtı.

Kılıçdaroğlu'nun suç duyurusuna konu olan açıklaması:

"Ben Davutoğlu'na cevap veririm. Ama o diyor ki 'boşverin Davutoğlu'nu, boşverin bakanı. Ben sana söylüyorum, sen bana cevap ver.' Sen kimsin ben sana cevap vereceğim? Bizim muhatabımız değil o. Muhatap almak istemiyoruz. Dün kullandığı ifadelere bakın. Emin olun önce sizlerden ve bizi izleyen yurttaşlarımdan özür diliyorum, onun kullanacağı cümleyi kullanacağım için. Yaptığım eleştiriye karşı, 'sapık' sözcüğünü kullanıyor. Peki ben soruyorum, o zata soruyorum; 'Dolmabahçe'de oturup, Kadıköy'den gelen vapurlardaki kadınlara, kızlara bakıyorum' demek nedir? Sapıklık değil mi bu? 'Onları dikizliyorum' demek sapıklık değil midir? Türkçesini söyleyeyim, bunun adı cinsel sapıklıktır. Söyleyen kim? Bizzat itirafı yapan Sayın Erdoğan. 'Seyrediyorum' diyor. 'Bakıyorum' diyor. Kime? 'Kadınlara, kızlara bakıyorum' diyor. Ya senin görevin Dolmabahçe'de oturup kadınlara kızlara bakmak mıdır? Böyle bir tablo olabilir mi?

Siyasi sapıklığa gelince, daha güzel bir örnek vereceğim; bu zat çıkıp TBMM'de tarafsız olacağına dair, namusu ve şerefi üzerine söz verdi. Yemin etti, anayasanın gereği olarak. Şimdi ben soruyorum; Siyasi sapıklık nedir? Siyasi sapıklık; parlamentonun önüne çıkıp yemin ettikten sonra, o yeminini tutmayıp, namusunu ve şerefini çöp sepetine atandır. Açıkça söylüyorum. Namus ve şeref kavramının bu topraklarda ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Sen nasıl kalkarsın da bu toplumun en değer verdiği iki konuda, namus ve şeref konusunda böyle bir tavır takınırsın? Şimdi ben soruyorum, bunun adı siyasi sapıklık değil de nedir?"

"Yeri gelince 'kadınları yüceltiyorum' diyor. Sen değil miydin, 'al ananı da git' diyen? Sen değil miydin, Soma'da yüreğe yanan gencecik insana 'İsrail dölü' diye bağıran? Şimdi kalkmış bize ders veriyor. Sapıklığın adresi, konuyu saptırıyor. Hem cinsel sapıklığın adresi orada, hem siyasi sapıklığın adresi orada. Açıkça söylüyorum; Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bu kadar açık, bu kadar net söylüyorum. Kendisine elli kez çağrı yaptım, 'senin cesaretin, yüreğin varsa gel kardeşim karşıma.' Senin istediğin televizyon kanallarında artı, psikologların da olduğu toplantıda oturalım konuşalım bakalım, sapık kimmiş?"

Kaynak: Birgun.net