Hazırlayan: CAN UĞUR [email protected]

Türkiye’nin Cerablus’a girmesini öngören Fırat Kalkanı isimli operasyon dün sabah saatlerinde resmen başladı. IŞİD’in hedef alındığı iddia edilen operasyonlarda YPG’nin bölgedeki ilerleyişinin durdurulmak istendiği resmi ağızlar da dahil olmak üzere birçok kesimce dillendiriliyor. Operasyonda Türkiye’nin destek verdiği gruplar ise cihatçılık konusunda IŞİD’den farksız. Konunun en dikkat çeken ayrıntılarından bir tanesini bu kısım oluştururken operasyonun uluslararası ilişkiler bağlamında nasıl bir etki yaratacağı ise tartışılan bir diğer konu. Bölgeyi oldukça yakından takip eden isimlerden Gazeteci-Yazar Hüsnü Mahalli, Ortadoğu Uzmanı Hasan Sivri ve Eski CHP Milletvekili Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu ile operasyonun tüm boyutlarını masaya yatırdık. Konunun uzmanı 3 ismin de ortaklaştığı konu cihatçılardan oluşan bir ekiple bölgede IŞİD’e karşı verilen mücadelenin demokratik bir kanal açmayacağı.

‘Operasyonda IŞİD’in hedeflendiği söylenemez’

>>Operasyonun arka planında ne bulunuyor? Niye böyle bir adım atıldı?
Bu müdahale psikolojik arka planı olan bir müdahale gibi duruyor, askeri anlamda büyük ve stratejik öneme sahip adımları doğurabilecek bir müdahale gibi görünmüyor. Çünkü Cerablus küçük bir kasaba, orada bulunan IŞİD’ci sayısı da en fazla 200 civarındadır. Her ne kadar PYD’nin diğer Arap gruplarla Menbiç’i ele geçirip oradan da bir koridor oluşturacağı söylense de bunun altyapısı bulunmuyor. Bu grupların Menbiç’ten Cerablus’a ilerlemesi - ki 33 km’dir orası- oradan da tüm sınırı ele geçirecek biçimde bir koridor sağlaması teknik olarak mümkün değil. PYD’nin öyle bir gücü yok. Çünkü Türkiye-Suriye sınırı 900 km’dir burayı PYD’nin kontrol etmesi çok uzak bir ihtimal. Cerablus’tan Afrin’e kadar olan noktada Kürt kardeşimiz, Türk kardeşimiz bulunmuyor nasıl doldurulacak o 100 km! Dolayısıyla bu harekatın da psikolojik bir baskı amacı taşıdığını düşünüyorum.

>>Operasyonun IŞİD’e karşı yapıldığı söyleniyor ama PYD’ye yapıldığını söyleyen de çok. Operasyonun hedefi kim?
Türkiye’nin murad ettiği nokta PYD’dir. Burada IŞİD’e açık bir mesaj verilmiyor. Bugün Cerablus’ta IŞİD’e karşı operasyon yapıldığı söyleniyor lakin o IŞİD’cilerin hepsi Türkiye’den oraya geçti. Bunu bilmek zorundayız. Sen önce bunlara izin veriyorsun sonra da bunları bitirmek için operasyon yapıyorsun. Bunun ciddi bir inandırıcılığı bulunmuyor. Şu an Cerablus’taki IŞİD’cilerin komutanı olan kişi Mısırlı ve bu kişi Mısır-Türkiye hattı üzerinden Cerablus’a geçti çok büyük bir ihtimal. Yine Cerablus’ta çok sayıda savaşan Uygur Türkü var. IŞİD’ci bunlar. Bu isimler Türkiye üzerinden gidiyor. Belçikalılar var yine aynı yolu kullanan. Geçişlerin Türkiye üzerinden olduğunu herkes biliyor. Bunu sadece ben söylemiyorum. Almanya Başbakanı Merkel söylüyor ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden söylüyor. IŞİD’e hareket alanını sağlayan Türkiye, o yüzden onlara dönük açık bir operasyon çok manalı gelmiyor asıl hedefin PYD/YPG olduğunu düşünüyorum.

>>Operasyon ÖSO’ya bağlı cihatçılar eliyle yapılıyor. Cihatçılarla bir düzen kurmak ne kadar mümkün?
Bu operasyon mutlaka Rusya’ya bildirilmiştir. Çünkü Suriye’nin hava sahası Rusya’nın hava sahası demektir. Rusya’nın haberi, bilgisi olmadan böyle bir adım atılamaz. Rusya’nın bilgisi varsa Şam da biliyordur. IŞİD’den boşalan gruba radikal İslamcı katliamcı grupları yerleştirirseniz bir kere bunun bir anlamı olmaz buna izin de verilmez. Bu aynı zamanda Türkiye için de bir ‘samimiyet testi’ olacaktır. Kanımca Ruslar Cerablus’a girilmesine izin vermişse Nusra benzeri gruplar olmayacaktır bunlar. ‘Daha ılımlı’, Ruslar tarafından kabul edilebilir gruplara izin verilecektir. Aksi, takdirde Türkiye’nin ‘samimiyet testinden’ kalacağını söyleyebiliriz. Bu da Putin-Erdoğan görüşmesini ve yakınlaşmasını boşa düşürecektir.

>>Rusya-Suriye-İran ve ABD ilişkileri nasıl etkilenir bu operasyondan?
Burada operasyondan sonra Türkiye’nin ne yapacağı asıl belirleyici olan. Türkiye içinde bulunduğu sıkışmışlığı aşmak için çok dikkatli davranacaktır. Çünkü Putin’in barışma şartı Suriye politikasında esneme olması gerektiği. O yüzden Türkiye’nin esneyeceğini düşünüyorum. ABD ile ilişkilerin ise kısa vadede ciddi biçimde etkileneceğini düşünmüyorum. ABD açısından PYD’nin müttefikliği devam edecektir ama ‘Türkiye de önemli bir müttefiktir’ söylemleri sürecektir. Top çevirme üzerine odaklanan bir görüşme olacaktır.

>>Bu süreçte IŞİD’in Türkiye’ye yönelik saldırıları olabilir mi?
IŞİD bu operasyonun karşılığını verecektir. IŞİD’e yönelik çok ciddi bir operasyon olmasa bile IŞİD bu müdahaleye ilişkin bir şey yapmak isteyecektir. IŞİD’in resmi verilerine göre örgütün Türk uyruklu 6000-7000 militanı bulunuyor. Yine Türkiye içerisinde 70’den fazla ilde uyuyan hücrelerden bahsediliyor bunların ciddi biçimde bir hareketliliği olacaktır diye düşünüyorum.

***

Cerablus’ta Halep pazarlığı olabilir

Operasyonların kısa, orta ve uzun vadede nasıl bir tablo açığa çıkaracağı merak konusuyken bölgenin dinamikleri bu noktada hayati önem arz ediyor.Bölgeyi yakından takip eden Ortadoğu Uzmanı gazeteci Hasan Sivri, operasyonu ve operasyonun sonrasında açığa çıkabilecek olası durumları şöyle yorumluyor: Cerablus, Menbiç’in kuzeyinde IŞİD’in kontrolünde olan bir yer. Menbiç’i IŞİD’den alan YPG’nin de içerisinde olduğu Demokratik Suriye Güçleri, Cerablus’ta da aynı operasyonu hazırlamak için askeri bir konsey kurdular. Türkiye, Rojava konusu da dahil olmak üzere o bölgede YPG’nin ilerleyişini durdurmak için birçok meselede hem ABD’ye hem de koalisyon güçlerine çeşitli kerelerde önerilerde bulundu fakat bunlardan doyurucu bir yanıt alamadı. YPG’nin son dönemde Fırat’ın batısına geçerek Menbiç’i alması ve Cerablus’a operasyon yapmak için hazırlık yapması açıkçası Türkiye’yi son noktaya getirdi. Özellikle Rusya’dan dilenen özür, Suriye konusunda esneme ve İran’la yakınlaşma bu denklemin sonucu olarak okunmalı. Operasyona gelecek olduğumuzda ise bu tablo çerçevesinde hem Rusya’dan hem de ABD’den ‘onay’ alınarak start verilmiş oldu. Şimdi asıl mesele bundan sonra ne olacağı konusu. Ben Cerablus’ta çok ciddi bir ‘direnişle’ karşılaşılabileceğini düşünmüyorum. Ama şöyle önemli bir nokta var. Evet koalisyon bu operasyona onay veriyor ancak Cerablus’un güneyinde ise YPG var. YPG’nin oradaki varlığı da yine Türkiye’ye onay veren koalisyon güçlerinin desteği ile başarılı hale geldi. Burada oldukça çetrefilli bir durum açığa çıkıyor. Cerablus operasyonunun bitmesinin ardından koalisyon güçlerinin ne yapacağı belirleyici olacaktır. ABD’nin alacağı tavır da önemli. Önümüze iki seçenek çıkıyor aslında, ilki Cerablus’a giren Türk Ordusu adımlarını hızlandıracak ve PYD’yi de bulunduğu alandan ‘süpürmek’ isteyecektir. İkincisi ise cihatçı gruplarla YPG’nin başını çektiği grupların karşı karşıya gelmesi olacak bu da oldukça tehlikeli bir pozisyona işaret ediyor. Bu iki seçeneğin gerçekleşip gerçekleşmemesi ise yine koalisyon güçlerinin, ABD’nin alacağı pozisyonlara bağlı gibi görünüyor.

Operasyonların başarıya ulaşmasının ardından oluşacak tablo yine yanıt aranan soruların başında geliyor. Bana kalırsa ÖSO bileşenlerine bakılması bu sorunun yanıtı noktasında ön açıcı olacaktır. ÖSO içindeki cihatçı gruplar, ki bunlar 12 yaşındaki Filistinli çocuğun kafasını kesmekten parayı fazla veren gruplarla hareket etmeye kadar geniş yelpazede hareket eden gruplar, düzen sağlayabilecek nitelikte değiller. O nedenle IŞİD’in Cerablus’tan kovulması uzun vadede bir çözüm teşkil etmeyecektir. Bir de şu var tabii. Operasyonun IŞİD’e yapıldığı iddia ediliyor ancak şu ana kadar operasyona IŞİD’den bir tepki gelmedi. Buna ilişkin bir şey söylemek için erken ama ortadaki bu olguyu da görmek gerekiyor. Son 3-4 yıllık gelişmelere bakıldığı zaman da Türkiye’nin IŞİD’i güncel bir tehlike olarak görüp buna ilişkin kalıcı adımlar attığını söylemek güç. Zaman zaman dolaylı olarak YPG’ye karşı IŞİD’den faydalanıldığını dahi söyleyebiliriz. Operasyonların daha çok YPG’nin hareket alanını daraltmaya, Kürt koridorunu engellemeye dönük olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Halep’in pozisyonu
Meselenin önemli ayaklarından bir tanesi de Halep. Halep’in güneyinde Suriye Ordusu, Rusya’nın desteğiyle cihatçılarla savaşıyor. Türkiye de bu cihatçı grupları destekliyor. Burada şöyle bir noktanın olduğunu düşünüyorum. Belli ki bazı sözler verilmiş. Rusya, Halep’in güneyindeki cihatçılara Türkiye’nin destek vermemesi şartıyla bu operasyona onay vermiş olabilir aksi durumda ise hem Rusya hem de Şam için başarısız bir durum söz konusu olacaktır.

***

ÖSO’dan medet umulmamalı!

Emekli Büyükelçi ve Eski CHP Milletvekili Faruk Loğoğlu ile operasyonun uluslararası ilişkiler boyutunu konuştuk. Loğoğlu operasyonun kısa süreli ve hedefe yönelik olması gerektiğinin altını çizerken ÖSO ile işbirliği yapılmasını eleştirdi. Loğoğlu şunları söyledi: Bu müdahalenin ne kadar süreceği ve nasıl yapılacağı bu işin asıl belirleyeni olacaktır. Çünkü terörle mücadele bakımından Türkiye’nin meşru savunma hakkı vardır. Birleşmiş Milletler meşru savunma hakkını sadece başka bir ülkenin saldırısı durumunda geçerli kılsa da Suriye devletinin terör eylemlerini önleyememesi nedeniyle Türkiye’nin böyle bir müdahale hakkı vardır. Yine bu müdahale Türkiye’nin de üyesi olduğu uluslararası koalisyon çerçevesinde yapılıyor. Tüm köşeleriyle uluslararası hukuka uygun denemese de böyle bir adımın atılmasında sıkıntı yoktur. Burada asıl nokta müdahalenin ne kadar süreceğidir. Yani müdahaleyi uzun tutmamak ve hedefi gerçekleştirip kısa tutması gerekiyor. Bu müdahale uzarsa ve Türk askeri orada kalırsa süreç kanayan bir yara hâlini alabilir.

Loğoğlu’na Türkiye’nin bu operasyonda ÖSO’ya bağlı cihatçıları hatırlattığımızda ise şöyle yanıt verdi:
Türkiye’nin hâlâ ÖSO’yla hareket etmesi kabul edilemez. Bunun yanlış olduğunu açıkça söylememiz gerekiyor. Bunun nedeni ise çok basit. Siz ÖSO’yu desteklerseniz Suriye’de savaşın tarafı olursunuz. Ayrıca Türkiye’nin cihatçıları desteklediği yönünde ciddi bir iddia var, uluslararası kamuoyunda atılan adımların bu iddiaları desteklememesi gerekiyor. Suriye rejiminin ve uluslararası koalisyonun meşru temelleri çerçevesinde süreci takip etmeniz gerekiyor, uluslararası hukuka uygun davranmanız gerekiyor aksi halde yakıcı sonuçlar açığa çıkacaktır son yıllarda izlediğimiz dış politika maalesef bu konuda bizlere hiç güven vermiyor.

Kaynak: Birgun.net