Anımsarsınız. iki meslektaşımız, Can Dündar ve Erdem Gül, yaptıkları haberler nedeniyle ömür boyu hapis istemiyle tutuklandığında, Silivri’nin önünde dayanışma nöbeti tutmaya başlamıştık.
* * *
Sırayla cezaevinin önünde bekleyenlerden biri Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu’ydu. Arkadaşlarının tutuklanmasını protesto ettiği eylemden birkaç ay sonra, Özgür Gündem’in kapatılmasına karşı karşı çıktığı için tutuklanma sırası Erol’a geldi.
* * *
Bu kez, Erol’un serbest bırakılması için sokağa çıkmıştık. Metris’in kapısında elinde #FreeErol yazılı fotoğrafla “Gazetecilik suç değildir” diyenlerden biri de bendim. Birkaç ay sonra bu kez ben gözaltına alındım.
* * *
Benim gözaltına alınmamdan hemen sonra, meslektaşlarım, dostlarım, adliyenin önünde eylem yaptılar. #FreeBulentMumay dövizleriyle. Dayanışma için gelenlerden biri, gözaltına alındığımda Emniyet’in önüne koşan meslektaşım Tuğba Tekerek’ti. Lanetli zincir kırılmadı elbette, önceki gece de Tuğba’yı gözaltına aldılar.
* * *
Tuğba, geceyi Emniyet’te geçirdi. Dün öğleden sonra sevk edildiği adliyeden serbest kaldı. Geçmiş olsun sevgili Tuğba... Onun için adliyeye dayanışmaya giden dostlar. Aman dikkat, bir gece ansızın gelebilirler!.

Fabrika ayarlarına dönmeyin

Bu ara iktidara yakın gazetelerde ‘Yenikapı ruhu’ vurgularından geçilmiyordu. 15 Temmuz’daki alçak darbe girişiminden hemen sonra Saray ve AKP saflarından dda epey uzlaşma vurgulu mesajlar gelmişti.

Ama ne yazık ki bu birleştirici yaklaşım çok uzun sürmedi. Daha demokratik ve şeffaf bir Türkiye özlemi varken, belli merkezlerin fabrika ayarlarına döndüğü görülüyor.

Danışmanlar yine ‘trolleşmeye’ başladı, milletvekilleri yine katliamlardan, kıyımlardan oy devşirme peşine düştü. Medyaları da boş durmuyor, her gün bir başkası için “PKK’nın gazetecisi, paralelin maşası” başlıkları atıyor. İlk kez haberlerini kullandıkları muhalefet partilerine yine aba altından sopa göstermeye başladılar.

Merkez, yaptığınızı görüyor herkes!

Kaynak: Birgun.net