DERVİŞ CEMAL

Cemaat’le birlikte ele ele vererek gizli tanıklar, isimsiz ihbarlar, sahte dijital veriler, üretilmiş deliller ile “kumpas davaları” açan hükümet, dün “Ergenekon”, yaptı dediği davaları bugün Cemaat’e yıkarak sorumluluğunu gizleme arayışında. Darbe girişiminin ardından Ergenekon, KCK, Şike, Dink gibi “torba davalar”ın tek sorumlusu Cemaat ilan edildi. Savcı Ferhat Sarıkaya başta olmak üzere “itirafçılar”ın anlattıkları üzerinden AKP hükümeti bir taraftan kendisini aklamaya çalışırken, öte yandan bütün kötülüklerin “merkezi” ilan ettiği eski yol arkadaşı Cemaat üzerinden kendine yeni siyasi rant alanları yaratıyor.

AKP’nin geçmişte “savcısıyız” diyerek hararetle savunduğu, toplumsal düzenin yeniden dizaynı için kullandığı davalara yönelik yaklaşımı ibretlik. O davalardan bazıları şöyle:

1) Hrant Dink Cinayeti davası

Dün
Şubat 2007’de öldürülen Agos Genel Yayın Yönetmeni BirGün Gazetesi yazarı Hrant Dink cinayeti uzun süre kapatılmaya çalışıldı, kamu görevlilerinin cinayetteki sorumluğu görmez gelindi. Ergenekon davasının başlamasıyla birlikte Dink cinayeti bu yapının üzerine yıkılmaya çalışıldı.

Bugün
Dink cinayetinin faili cemaat ilan edildi. Cemaat’in bu cinayeti Ergenekon ve Balyoz gibi davaları başlatılması için işlediği iddia edildi. Hatta, darbe girişiminin temellerinin Dink cinayetiyle atıldığı dahi öne sürüldü.

2) Şemdinli Umut Kitapevi davası

Dün
Şırnak Şemdinli’deki Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitapevi 2005’te bombalandı. Bir kişinin öldüğü bombalama eylemini, JİTEM’in gerçekleştirdiği açıklandı. Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın ismi de olayla ilişkilendirildi. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, eylemi iki askerle bir PKK itirafçısıdan oluşan "çetenin işi" olduğuna karar verdi.

Bugün
Eylem ‘paralel’e bağlandı. Dönemin Van Cumhuriyet Savcısı olan Ankara Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın “Cemaat”ten talimatla soruşturmayı başlattığını itiraf etmesiyle bu vaka da Cemaat’e havale edildi. “İtirafçı” Sarıkaya, bombalamayı yapanları “Tanırım iyi çocuklardır” sözleriyle savunan Yaşar Büyükanıt’ı yine “Cemaat’in talimatı” ile şüpheli olarak dosyaya eklediğini açıkladı.

3)Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi davası

Dün
Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin Genel Sekreteri Enver Arpalı’nın suçlamaları onuruna yediremeyip cezaevinde intiharına yol açan ‘yolsuzluk’ davasında Rektör Yücel Aşkın da tutuklanmıştı. İddianame, yine Van Cumhuriyet Savcısı olduğu dönemde Ferhat Sarıkaya tarafından hazırlanmıştı.

Bugün
Savcı Sarıkaya, Şemdili’yi itiraf ettiği gibi bu soruşturmayı da “Cemaat’in talimatı”yla açtığını itiraf etti. Dava, daha sonra mantar gibi çoğalacak olan “kumpas operasyonları”nın ilk ‘provası’ olarak görülüyor.

4) Ergenekon ve Balyoz davaları

Dün
Ülke tarihinin en büyük “torba davaları”ndan olan Ergenekon ve Balyoz davalarıyla TSK hedef alındı, yeniden dizayn edildi. ‘Hükümeti devirmek’, ‘Başbakan’a suikast’ gibi gerekçelerle sahte darbe planlarının ‘delil’ olarak sunulduğu davalar sürecinde siviller, gazeteciler, askerler yargılanırken; dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Davaların savcısıyım’ diyerek, yapılan usulsüz yargılamalara sahip çıkmıştı.

Bugün
Büyük mağduriyetlerin yaşandığı Balyoz ve Ergenekon davalarının üzerinden henüz kısa bir süre geçmişken bu davalarda paralel yapıya bağlandı. Paralel yapının kendi adamlarını TSK’ya yerleştirmek için bu operasyonlar gerçekleştirdiği söyleniyor.

5) 3 Temmuz “futbolda şike” davası

Dün
Cemaat ile AKP’nin henüz kavgaya tutuşmadığı 3 Temmuz 2011 tarihinde futbolda şike yapıldığı iddiasıyla geniş kapsamlı operasyonlar yapıldı, yıllar süren davalar açıldı. Özellikle Fenerbahçe Spor Kulübü’nün hedef alındığı operasyonlar AB’ye dahi futbolda “şikeyi”yi temizliyoruz sözleriyle pazarlandı.

Bugün
Fenerbahçe’nin hedef alındığı şike davalarının da Cemaat’in istediği ve yönlendirmesiyle yapıldığı iddia edildi. Bir zamanlar Cemaat’in iki numaralı ismi olan Gülen’in sağ kolu “itirafçı” Hüseyin Gülerce, Cemaat’in operasyonu Fenerbahçe’yi ele geçirmek amacıyla yaptığını “itiraf” etti.

6) On binlerin tutuklandığı KCK davaları

Dün
Kürt siyasi hareketine yönelik gerçekleştirilen bu en büyük operasyonda on binlerce kişi tutuklandı. Ardı arkası kesilmeyen operasyonlarda emniyetin hazırladığı fezlekeler iddianame olarak mahkemeye sunulurken, siyasi iktidar tüm bu usulsüzlüklere göz yumdu.

Bugün
KCK davalarının savıcı ve hakimlerinin ‘paralel’ suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklanmasıyla bu davaların da ‘Cemaat’in marifetiyle açıldığı iddia edilmeye başlandı. Cemaat’in ‘Çözüm süreci’ni bitirmek için bu operasyonları başlattığı iddia edildi.

Kaynak: Birgun.net