Beşiktaş'ın taraftar grubu çArşı'yı 1982 yılında birkaç arkadaşıyla birlikte kuranlardan, liderlerinden biri Cem Yakışkan. Semtin de taraftarların da abisi. Mütevazı ve samimi bir yapısı var. 'Liderlik, abilik' gibi sıfatları pek sevmiyor, 'Kardeşiz biz' diyor. Ama sadece röportaj esnasında bile pek çok gencin onun yanına uğradığını, dertlerini paylaştığını gördüm. Mütevazı dursa da, taraftarın gönlünde lider olduğu, semtin abisi sayıldığı çok belli. Semtte küçük, sıcak bir işletmesi var. Taraftarın da yuvası olmuş adeta. Orada oturup sohbet ettik; semti, Beşiktaş'ı, yeni stadı ve elbette çArşı'yı konuştuk...

İki buçuk yılın ardından Beşiktaş taraftarı hasretle beklediği stadına kavuştu.

»Taraftar bu uzun bekleyişe yakışır, bayram havasında bir açılış düşlüyordu. Fakat öyle olmadı. Tartışmalı bir açılıştı. Halkın takımı Beşiktaş'ın yeni stadının açılışında halk yoktu. Sadece protokol vardı. Dünyada ilk kez bu büyüklükte bir stadın açılışı seyircisiz yapıldı. Taraftar tepkili. "Saray eşrafı neden kendine özel açılış yaptı?" diyorlar. Ben de size sorayım; neden?

Teferruat bunlar. Biz stat açılışını Bursa maçında yaptık. Stat, maçla açılır. Kurdele kesmek filan çok önemli değil bizim için. Stadımız Bursa maçıyla açıldı.

»Yalnızca protokolle yapılan bu açılışa taraftarlar alınmayınca zaten gözler ilk maça çevrilmişti. Yönetim tarafından semtten stada kadar kırmızı halı döşendi bu maç için. "Taraftar kırmızı halılarla karşılanıyor" denildi.

Detay bunların hepsi. Yönetim, kendini Beşiktaş'ın sahibi gibi görmeye başladı son zamanlarda. Aslında Beşiktaş'ın 'yönetimi' sadece. Beşiktaş camiası büyük bir camia. Bugünler de tarihe geçti. Bakalım ileride nasıl yazılacak, onlar neler hissedecekler, herkes ne hissedecek ilerde göreceğiz. Şu anda ülke kaos içinde zaten. Biz de o yüzden fazla önemsemiyoruz. Zaten herkesin yaptığı karşısına çıkacaktır zamanı gelince.

»Taraftarlara, o kırmızı halılı yolda sert bir polis müdahalesi geldi. Ortalık gaza boğuldu, plastik mermiler havada uçuştu yine. Ne oldu da bu tezat yaşandı?

Bunu, onlara sormalı. Biz kırmızı halı da istemedik gaz da istemedik. Onlar yaptılar, biz bir şey yapmadık sonuçta. Biz maça gittik, maçımızı seyretmek için... Hemen hemen bin günü aşkındır o stat kapalıydı. İnsanlarda bir özlem vardı. 40 bin kişilik stada 200-250 bin kişi geldi. Hatta maçtan çıktığımızda, 40 bin kişi çıktıysa, en az 100 bin kişi de stada doğru yürüyüşe geçmişti. Bir izdiham vardı. İnsanlar en azından stadı görmek için yanına gitmek istedi. Beşiktaş taraftarı için özel bir gündü. Gaza falan gerek yoktu. Kırmızı halıya zaten ihtiyaç yoktu.

»Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman'ın açılış konuşması da çok tepki aldı. Futbola siyaset karıştırılmasın diyenler aslında futbolu siyasetin içine mi çekiyor bu tarz beyanlarla?

O kendini Beşiktaş'ın sahibi gibi görmesin. Kendisi, Beşiktaş'ın sadece belli bir dönem için başkanı. Bizim çok başkanımız oldu. O da başkanlardan bir tanesi. O konuşmalarıyla da tarihe geçecek. Futbola kimin ne kattığını gördük işte. Futbola kimin ne kadar siyaset karıştırdığını da herkes gördü.

»Protokole yoğun övgü vardı ama kulübün efsanevi başkanı Süleyman Seba'nın adı bile geçmedi Fikret Orman'ın konuşmasında. Cumhurbaşkanı için ahde vefa vurgusu yapan kulüp başkanının Beşiktaş'ın mihenk taşlarının adını anmamasının nedeni ne olabilir?

Evet; sadece o da değil... Baba Hakkı'nın ismi geçmedi, Şeref Bey'in ismi geçmedi... Demek ki o kadar Beşiktaşlıymış o da... Beşiktaşlılık başka bir şey bizim için. Bizim için Beşiktaş çok farklı bir yerde. Kendisi Beşiktaş'ı demek ki öyle görüyor...

»Konuşmaların ardından protokol sahaya indi ilk atışlar için. Kısa bir şov yaptılar, dar alanda paslaşmalar izledik. Nasıl buldunuz bir futbolsever olarak, devlet büyüklerimiz güzel top çeviriyorlar mı?

Valla ben onu seyretmedim. Çünkü benim için o açılış, açılış değildi. Ne olduğunu kendileri de bilmiyordu aslında. Ne yaptıklarının farkında değillerdi. Yani bizim için stat açılışı Bursa maçı günüydü. Çok da güzel oldu. O gazlar da tuzu biberi oldu...

»Fikret Orman çArşı’yla ilgili bir soruya cevap verirken "Siyaset yapamayız, siyaset siyasetçinin işidir, hükümetle aramız iyidir, kurum olarak devletle işimiz çok" diyor. Toplumsal yaralara karşı taraftarın sesini ve sözünü yükseltmesi yanlış mı bulunuyor kulüpte?

Bu kulüple ilgili değil, Fikret Orman'ın kişisel görüşü. Bizi anlamıyor, biz siyaset yapmıyoruz. Defalarca söyledik, her yerde söyledik biz siyaset yapmıyoruz arkadaşım. Biz sadece toplumsal duyarlılık örneği gösteriyoruz. Bir sivil toplum örgütü gibi hareket ediyoruz. Biz bu halkın içindeyiz. Hiçbir parti liderine veya bir devlet büyüğüne gidip methiyeler dizmiyoruz mesela. Hiçbir zaman sarayın palyaçoluğunu yapmadık. Biz her zaman kral çıplak diyebiliyoruz en azından. Kendisi biraz daha geniş çerçeveden bakarsa görecektir. Biz hiçbir zaman, hiçbir siyasi partinin bayrağı altında olmadık. Çarşı olarak bizi yansıtmıyor hiçbir parti, siyaset ve siyasetçi... Biz halkız!

»Taraftar Beşiktaş'ı halkın takımı olarak görüyor, Fikret Orman "Beşiktaş saray takımıdır" diyor. Başkanla, taraftarlar arasında bir "doku uyuşmazlığı var" diyebilir miyiz?

Biz halkın takımıyız, halkız. O, onun görüşü, bu da bizim görüşümüz. Camiamıza bakarsanız her zaman halkın içindedir, halkın takımıdır, bunu kimse inkar edemez. Tarihte pek çok örneği var. Kimi saraya yakındır Hızır Paşa gibi, kimi de haktan ve halktan yanadır Pir Sultan gibi... Tarih her şeyi yazacak.

»Haziran Direnişi'nden sonra "darbe yapmaya teşebbüs" iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile yargılandınız. Tuhaf bir iddianamesi vardı bu davanın. Haliyle çok tepki çekti kamuoyunda. Neyse ki beraat ettiniz. Fakat karşı taraf temyize gitti. Sizin de açtığınız davalar var, hak arayışınız ne aşamada?

Hak aramıyoruz, suçlanıyoruz ve savunma yapıyoruz sadece. Birileri kendi aralarında bir savaş veriyor. Anlamadık, neden? Ya da ne oluyor? Davanın savcısı, hakimi, mahkemesi, hepsini değiştirdiler. Biz de tam olarak ne olduğunun farkında değiliz. Bekliyoruz...

»Müthiş bir toplumsal destek var çArşı'ya. Fakat toplumda keskin kamplaşmalar da yaratıldı maalesef. Desteğin yanında sırf çArşılı kimliğinizden dolayı baskı gördüğünüz alanlar da var mı?

çArşı kiminin hoşuna, kiminin zoruna gidiyor. Herkesin sevgisini kazanacaksınız diye bir şey yok. Herkesi memnun edemezsiniz. Ortada bir haksızlık varsa çArşı herzaman haksızlığın karşısında olmuştur. O zaman, karşısında durduğumuz kesim bizden nefret ediyor. Kimi çok seviyor, kimi de nefret edebiliyor yani...

»çArşılı kimliğinizden dolayı başınıza gelen iyi, kötü örnekler?

Örneğin Beşiktaş Belediyesi... Herhalde çArşılı olmamızdan dolayı birtakım uygulamalara tabii tuttular bizi. Özellikle köyiçindeki esnafın ekmeğiyle oynamaya kalktılar geçmiş dönemde. Orantısız işgaliye bedelleri istendi esnaftan. Diğer yandan insanlar buraya gelip teşekkür ediyor bize. Yolda karşılaştığımız insanlar dostça sarılıyor. Bunlar çok güzel tabii. Teşekkür edenlere 'Biz bir şey yapmadık' diyoruz. Yine de çok teşekkür ettiklerini söylüyorlar bu da bizi mutlu ediyor tabii. Öteki durum içinse ne diyeyim gülü seven dikenine katlanır çok da önemli değil.

"Bizden ya da değil" ayrımıyla toplum yeniden şekillendiriliyor. Futbola ve dolayısıyla taraftar gruplarına da yansıdı mı bu tablo? çArşı içinde de kamplaşma var mı?

çArşı içinde öyle şeyler olmaz. Ama tribünde yapmaya çalışıyorlar onu. Belli bir kesim çıkarmaya çalışıyorlar ama onlar da sabun köpüğü gibi eriyip gidecek. Çünkü altyapısı yok, temeli yok. Temeli olmayan, sağlam olmayan bir şey hiçbir zaman ayakta duramaz. Temeli sağlam olacak her şeyden önce. çArşı 82 yılından beri var. Öyle pat diye kurulmadı. Hadi biz çArşı olalım diye kurulmadı. Bunun içinde emek var, gözyaşı var, alınteri var, kan var... Her şey var, onun için temelimiz sağlam bizim. Dostluklarımız da sağlam, eski arkadaşlarımızla özellikle. Kardeş gibi büyüdük biz, okyanusu geçtik, derede boğulmayız!

»Yeni statla birlikte, farklı taraftar grupları arasında bir güç savaşı olur mu?

Hayır herkes kendi yerini bilir, gelir Beşiktaş'ı destekler. Çünkü tek ortak nokta Beşiktaş. Bir fikir ayrılığı olsa bile, ortada bir Beşiktaş var. Zaten amaç da Beşiktaş ve başarısı. Hepimiz için bu çok önemli. Bunun içinde siyahı da var beyazı da... Zaten bizde gri olmaz. Ya siyahtır ya beyaz. Tek derdimiz Beşiktaş olduğu için sıkıntı yok yani...

»Her şeye rağmen semt kültürünün devam ettiği ender alanlardan biri Beşiktaş. İstanbul gibi bir metropolde en merkezi konumda olmasına rağmen, değerlerini korumak için direnen bir mahalle kültürü yaşıyor burada. Bu samimiyet, sıcaklık, dayanışma, komşuluk, abilik, ablalık nasıl korunuyor? Beşiktaş taraftarının semt aşkı ve futbol aşkının çatısı altında bir birleşme mi bu?

Semt... Adı üstünde... Nasıl bir küçük şehrin takımının tüm taraftarları, futbolcusu, yöneticisi birbirini tanıyorsa bu semtte de herkes birbirini tanır. Beşiktaş semtinin özelliği birarada yaşayabilme kültürüne sahip olmasıdır. Mesela Beşiktaş'ta 4-5 cami varsa 4-5 de kilise var. Geçmişten gelen pek çok kültürü barındırır bu semt. İnsanlar kardeşçe yaşamayı ve paylaşmayı bilirler. Çocukluktan öğrendiğimiz gelenek bu...

»Kentsel dönüşüm projeleri konuşuluyor Beşiktaş için. Böyle bir dönüşüm gerçekleşirse semtteki bu ruh yaşamaya devam edebilecek mi?

Kentsel dönüşüm olsun zaten. Eğer çürük binalar varsa yıkılıp yapılsın. Ama bir ara söylenen ada bazında kentsel dönüşümdü. Saçma sapan bir proje önerdiler. Öyle bir şey yok. Onu yapamazlar zaten. Yaparlarsa da herhalde fragman biter film başlar o zaman!

»Tüm yaşananların ardından çArşı yıprandı mı?

Beşiktaş var oldukça çArşı da var olacak. Siyaset karıştırıyorlar gibi sözlerle kimse bizi yıpratamaz. Yıpratmaya çalışanlar da kim olursa olsun ister şu anki başkan, ister başkası, kimse bunu başaramaz. çArşı bir ruh çünkü. O kadar işledi ki insanların içine, iliklerine kadar... Biz de övünüyoruz tabii. Onur duyuyoruz. Bazen ''Beşiktaş'ın önüne mi geçti çArşı'' gibi söylemler duyuyoruz. Bunlar çarşıyı güya yıpratmak için söylenen ucuz sözler. çArşı her zaman ne olduğunu bilir, 'Beşiktaş olmasa çArşı da olmazdı' der. Beşiktaş bizim için her zaman daha önemlidir. Taraftarlık öyle parayla pulla yapılacak işler de değil. Çocukluktan, temelden gelen bir şey. Zor bir şeydir tribüncü olmak. Kalkıp kilometrelerce uzağa, deplasmanlara gideceksin, o kadar eziyet çekeceksin filan herkes yapamaz . Sen istersen fabrikatör ol, o formayı giydiğin an taraftarsın. Hepimiz burada doğduk, büyüdük... Maçlarla büyüdük, vazgeçemiyoruz...

»Bu sene Beşiktaş?

Şampiyon olduk bile...

Kaynak: Birgun.net