Recep Tayyip Erdoğan 15 Temmuz darbe girişimi şaşkınlığını henüz üzerinden atamamış görünüyor. IŞİD’in Gaziantep katliamı sonrası “bu ülkede ezanlar susmayacak” demesinden benim çıkarttığım bu. IŞİD’in, bir çok Müslüman gözünde din düşmanı sayıldığı doğru olsa da yine de eylemlerindeki amacının memlekette ezanları susturmak olduğunu düşünen yoktur herhalde. Erdoğan milletinin” bu tür lakırdıları sevdiğini bildiğinden, o hep aynı ezberi tekrarlayıp duruyor.

Birliğimizi bozamayacaklar” lafı da yine aynı şaşkınlık halinin söylettiği bir diğer ezber, bana sorarsanız. Bunu söylediniz mi, kafanıza göre “birliğimizi” bozmaya niyetli kim ya da hangi grup varsa o gelebilir aklınıza. İyi bir lakırdı yani. Dün başka biriyken, bugün FETÖ olabilir birliğimizi bozan. PKK ise dün de bugün de "birliğimizin" zaten "düşmanı".

Bu ezberleri sık sık dile getirmesi tabii ki “birliğimizi” bozanın bizzat kendisi olduğunu unutturacak değil. Reyhanlı katliamı kurbanlarından söz ederken “53 Sünni yurttaşımız öldü” demesi başlı başına “bozucu, bölücü” bir ifadeydi zaten. KPSS sınavlarında hakları yenilen öğrencilerin Türkiye çapında yaygınlaşan gösterileri üzerine “ben de onların karşısına 1 milyon genç çıkartıp yürütürüm” demesi de yine kendisine ait “bizler/sizler” ayrımcılığına pek uygun son derece “birlik bozucu” bir kelamdı. Toplumun büyük bir kesiminin hassasiyetlerini bilerek görmezden gelip bir köprüye “Yavuz Sultan Selim” adını vermesinin de birlikçi bir yanı yoktu elbette. Rabia için ağlayıp, Berkin çocuğa “terörist” muamelesi çekmesi de herhalde “birlik” ruhuna uyuyor değil.

Yemeyelim birbirimizi. IŞİD ya da geleneksel “birlik, beraberlik düşmanları” için aslında bozulacak pek bir birlik beraberlik yoktu memlekette. Bunların olmasını beklediği “milli birlik” sermayeler uzlaşmasıdır, gerisi palavra. İktidar, memleketin büyük sermayesiyle, “İslamcı sermaye” lehine yaptığı kavgayı bitirdi sonunda. Koç’la, Sabancı’yla toplanıp uzlaştılar bir güzel malum. Daha geçen hafta üstelik. Bu denklemde halk falan yok. Ama fakirlikte, ezilmede halk da gayet “birlik beraberlik” sergiliyor, hem de yıllardır. Recep Beyler "birlik beraberlik” ruhunu yakalamış gibi görünseler de bu memlekette, her sınıflı toplumda olduğu gibi, sınıf mücadelesi sürmekte tüm hızıyla.

Ayrıca dürüst olunmalı. Bizim memlekette birlik beraberlik Kürt, sosyalist, muhalif söz konusu oldu mu akla gelir. Kanan kansın yine de. Biz kanmayacağız.Güttüğümüz keçiyi biliriz ne de olsa.

Neye karşı “birlik beraberlik” peki? Dış düşmana karşı. Kim bunlar? Başta Suriye, sonra PYD, ABD, iktidar barışmış da olsa hala Rusya. (PKK dış düşman sayılmaz ne de olsa, onu geçelim). Yani bunların hepsi Recep Bey'in politikalarının “düşman” yaptığı ülkeler, gruplar değil mi? Bölgedeki gelişmeleri okuyamayan, her dönemin yardakçısı birkaç medya rezilinin “büyük hatip” demelerine ciddi ciddi inanan, bu yüzden de her meseleyi “muhteşem hitabetiyle” çözeceğine inanan Erdoğan düşman yapmadı mı bunların hepsini?

Normalde iki ay gibi kısacık bir sürede daha önce attığı her adımı geri alan bir politikacıyı tefe koyarlar. Rusya’ya, Suriye’ye, Mısır’a, İsrail’e ilişkin tüm politikaları çöken Recep Bey hala büyük lider muamelesi görüyor, hale bakın. Bütün politikaları sıfırlanmış birinden söz ediyoruz. Bir tek başarıdan söz edebilirler mi bunlar?

Gerçekten AB’nin mülteciler konusunda Türkiye’ye muhtaç oluşu Türkiye’nin bu konudaki muteşem politikasıyla mı ilgilidir? Sahadan kaçan topu maçı seyretmek için oturduğu ağacın tepesindeyken yakalayan çocuğun, topu geri isteyenler karşısında nasıl bir avantajı varsa, Türkiye’nin ki de odur. Yoksa mülteci politikalarında Türkiye’nin kimseye diz çöktürdüğü yoktur.

Neye karşı birlik beraberlik? “İç huzurumuzu bozan”, (onlar gelmeden önce çok çağdaş, kadına çocuğa çok saygılı insanlardık sanki) Suriyelilere karşı mı? Tümünü memleketlerinden eden kaosu yaratan Recep Bey oysa. IŞİD’e karşı mı peki bu birlik beraberlik? Aylarca ABD’sinden, Rusya’sına, AB’sinden Almanya’sına herkesin "katıl” dediği IŞİD karşıtı koalisyona bin bir nazla katılır gibi yapıp, katılımın gereklerini yerine getirmeyen, yani IŞİD karşıtı “birlik, beraberlik”e pek de gönüllü olamayan Recep Bey değil mi peki?

Bizi ilgilendirmeyen nedenlerle başlayan ama hepimizi ilgilendiren sonuçlar doğuran AKP- Fethullah kavgası sonrası Erdoğan’ın istediği “birlik/beraberlik”, mevcudiyetini, mezhepçilikten, milliyetçilikten alan türden bir “birlik/beraberlik”. Ben yokum. Olmayacağım da.

Ayrıca dürüst olunmalı. Bizim memlekette birlik beraberlik Kürt, sosyalist, muhalif söz konusu oldu mu akla gelir. Kanan kansın yine de. Biz kanmayacağız.

Güttüğümüz keçiyi biliriz ne de olsa..

Kaynak: Birgun.net