Yeni Şafak gazetesi, yazısında Uludere katliamı karşısındaki tavrından ötürü başbakan Erdoğan'a sert eleştiriler yönelten köşe yazarı ve Washington temsilcisi Ali Akel'i işten kovdu. Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde gazeteciler için kullandığı "tasmalarınızı çıkardık, uluslararası tasma taktınız" sözlerinin hemen ardından yaşanan gelişme, gazeteciler üzerindeki baskıları birkez daha gündeme getirdi.

Önce yalanladı sonra ayrıldığını açıkladı
Akel, 25 Mayıs Cuma günü yazdığı "Özür açıklanmaz, özür dilenir!" başlıklı yazısında Uludere katliamı ve sonrasında yaşanan tartışmalardan ötürü hükümete ve Erdoğan'a yönelik sert eleştiriler dile getirmişti. İzleyen günlerde yazının Yeni Şafak içinde krize neden olduğu yönünde bilgiler basına yansırken, Akel'in kovulacağına dair söylentiler bazı medya haber sitelerinde yer almaya başlamıştı.

Akel ise dün twitter üzerinden yaptığı açıklamada, iddiaları yalanlamış ve "Yazılanlar yanlış, gazetede yazmaya devam edeceğim" demişti. Ancak bu sabah yine bir açıklama yapan Akel, 16 yıldır çalışmaktan onur duyduğu Yeni Şafak’la bağlarının tamamen koptuğunu duyurdu.

Akel'in açıklamasınde yer alan satır başları şu şekilde:

"- Yeni Safak’taki son yazilar uzerine gazetem ile yollarimizi ayirmak zorunda kaldik.

- Veda satirlarimi sizlerle paylasmak istiyorum

- 16 yıl... Muhabirlik, haber müdürlüğü, yazı işleri müdürlüğü ve son beş yıldır da Washington temsilciliği...

- 16 yıl boyunca, yüklendiğim tüm bu görevlerden onur duydum, onurla yerine getirdim.

.. ve 16 yıl sonra Yeni Şafak Gazetesi ile yollarımız ayrıldı.

- Yuvamdan ve arkadaşlarımdan ayrı bırakıldığım için üzgünüm, ancak vicdanım rahat. Hepsini anlıyorum...

- Patronlarımı, yayın yönetmenimi, kardeş bildiğim çalışma arkadaşlarımı, hepsini.

- Hepsini anlıyorum çünkü, zor zamanlar vardır ve biz bugün her zaman olduğundan daha da zor bir dönemden geçiyoruz.

- Böyle dönemlerde konuşmanın, yazmanın bedeli vardır. Birileri her zaman bu bedeli öder."

Akel, atılmasına neden olan yazıda ne söyledi?
Akel, 25 Mayıs Cuma günü yayımlanan "Özür açıklanmaz, özür dilenir!" başlıklı yazısında Uludere katliamı ve sonrasında yaşanan tartışmalardan ötürü hükümeti ve Erdoğan'ı sert bir dille eleştirmişti. Yazısında Uludere katliamı konusunda Erdoğan'ın baştan itibaren yanlış bir pozisyon aldığını belirten Akel, "Bundan yedi yıl önce Şemdinli'de durduğu yerde dursaydı, bugün, "Hatayı da açıkladık, özrü de açıkladık" demek zorunda kalmazdı" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın konuyla ilgili ilk olarak Pakistan'da yaptığı konuşmayla baştan yanlış bir pozisyon aldığını ve sonrasında bunda ısrar ettiğini belirten Akel, bu konuşmada söylediği "Silahlı Kuvvetlerimiz bu Ahmet mi Mehmet mi bilmez ki" sözlerine dikkat çekti.

Yazısında Erdoğan'ın kullandığı "Hatayı da açıkladık, özrü de açıkladık" ifadelerini de sorgulayan Akel, "Allah aşkına, açıklar mısınız? "Özrü de açıkladık" derken, ne demek istiyorsunuz..." sorusunu yöneltti ve Erdoğan'ın katliamla ilgili aslında hiç özür dilemediğine dikkat çekti. Akel şu satırlara yer verdi:

"Aynı gün İçişleri ile ilgili komuta kademesindekilerin kellelerini alsaydınız, "Evet, bir hata var. O hatayı yapanlar bunun bedelini en ağır şekliyle ödeyecek" deseydiniz, -mış gibi yapıyor, -mış gibi söylüyor, -mış gibi davranıyor zorunda kalmazdınız."

Akel yazısının son cümlelerinde de, özür dilemeyecekse hükümeti bu konuda susmaya davet etti:

"Sizler konuştukça vicdanlarımız kanıyor.

Bir şey söyleyecekseniz doğrusunu söyleyip, gereğini yapın.

Ya da ebediyete kadar susun.

Allah aşkına, susun!.."

(soL - Haber Merkezi)