Tarhan, yaptığı yazılı açıklamada, "Siyaset yargıyı nasıl mı kuşatır?" diye sorarak, önce siyasetin yargı tarafından nasıl kuşatıldığı konusunda işaret fişeklerinin atıldığını, şikayet edildiğini, yargıdan bahsederken "bizi ciğerlerimize kadar kanatıyorlar" gibi acıklı laflar söylendiğini belirtti.

"Bu söylev ve işaret fişeklerine, temin edilmiş besleme kişi ve bu amaç için kurdurulan derneklerin eklendiğini", bunlar aracılığıyla toplumun manipüle edildiği ifade eden Tarhan, bu söylemlerin, iktidarın yayın organlarında koro halinde dillendirmelerinin sağlandığını iddia etti.

Tarhan, açıklamasında şunları kaydetti:

"Sonra bakılır, koşullar elverişlidir ve düğmeye basılır. Siyasetin, iktidarın yargıyı kuşatması ve onun yerine kendi modelini koyarak onu uysal ve onaylayıcı bir yapı haline getirmenin hukuksal altyapısı böylece oluşturulmaya başlanır. Anayasa değiştirilir, aslında sadece yargı hedef alınır ama ana yemeğin yanına kimsenin kolay kolay hayır diyemeyeceği, nefis görünümlü soslar katılır. Gerektiğinde göstermelik darbe yargılamalarına bahane edilmek üzere.

Yapılanı anlayan ve anlatmaya çalışanlar ise karalanır, birileri tarafından ve aralarında bugün kuşatmadan söz eden Haşim Kılıç da vardır.

Olacakları sezenler 'statükonun kibirli temsilcileri' ilan edilir, röntgenlenir, izlenir, dinletilir, meydanlarda yuhalatılır, halledilmeye çalışılır. Olmadı, 1930-1940 yıllarından deliller gösterilerek lince çağrı yapılır, karşısına tetikçi kuklalar konur, çarpık düzen karşıtlarının kabaran iştahı beslenir, bunlarla ittifaklar yapılıyor gibi yapılır, (bakınız yetmez ama evetçiler) oysa o sırada ellerini ovuşturan yandaşlarına 'hazır olun, geliyoruz' gibi mesajlar verilir, kişisel listeler gönderilir, 'demokratik' seçimler yapılır, sınıf arkadaşları kilit noktalara yerleştirilir.

Yargıda demokratik meşruiyet -artık ne demekse- sağlanır. Kimi yasal, kimi kanun hükmünde kararnamesel operasyonlar ile hukuksal altyapı tümüyle oluşturulur ve artık söylemenin zamanı gelmiştir. 

Haklı her şikayet karşısında, her yargı işkencesi, hukuk skandalı karşısında, muktedir ağızlardan papağan gibi aynı sözler dökülür. 'Bu bir yargı tasarrufudur, bizimle ilgisi yok' denilmeye başlanır. Yargı nasıl mı kuşatılır, işte tam da böyle kuşatılır, yok edilir, fethedilir, kendileştirilir. Peki bugün siyasetin yargıyı kuşatmasından bahsedenler bütün bu operasyonlar sırasında nereydiler? Bir bakın bakalım, neredeydiler? 

Steril alanlar bulduklarında, mangalda kül bırakmayanlar neredeyseler, onlar da oradaydılar. Boğaziçi sırtlarından hiç ders vermedikleri tabela üniversitelerini savunanlar neredeyseler oradaydılar. Beş yıldızlı lüks otel görünümlü, fitness merkezli, içinde hukuk dışında başka şeyler de üretildiği kuşkusu yaşadığımız koca mahkeme binalarında arzı endam edenler neredeyseler oradaydılar. " 




Cnn Türk