Türkiye'nin yerli ilk ilaç adayı Türkiye'nin yerli ilk ilaç adayı

Yargı paketi düzenlemesi ile ilgili son dakika haberi geldi! Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ‘Nasıl olsa hapse girmeyeceğim’ deyip suç işleyenlerin toplumda rahatsızlık uyandırdığını belirterek, “Şu anda 18 ayın altında hapis cezası alanlar cezaevine hiç girmiyor. Yeni düzenlemeyle hapis cezası alan, cezanın en az 5’te birini yatacak” dedi. İşte Bakan Gül'ün yargı paketi ve infaz düzenlemesi ile ilgili SABAH için yaptığı son dakika açıklamaları!

Toplumda yargıya olan güveni pekiştirmek üzere bir dizi reform paketi hazırlayan Adalet Bakanlığı suç işleyenin yanına kar kalmayacağı yeni düzenlemelere imza atmaya hazırlanıyor. SABAH Gazetesi Ankara bürosuna konuk olan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül yeni yargı paketinin neler getireceğini anlattı. İşte söyledikleri:

HÜKÜM GİYEN CEZAEVİNE GİRECEK: Yeni hazırlayacağımız infaz yasasında cezasızlık algısını ortadan kaldıracak düzenlemeler olacak. Şu anda 18 ayın altında hapis cezası alan birisi cezaevine girmiyor. İşlenen suçların büyük bir oranını bu kapsamdakiler oluşturuyor. Örneğin biri hırsızlık yapıyor ama hapse girmeyeceğini hesap ediyor. Bu durum da haliyle toplumda rahatsızlık uyandırıyor. Artık suçlular bu cezanın 5'te birini cezaevinde geçirecek.
HAFTA SONU CEZAEVİ: Ceza infaz paketi kapsamında, kadınlar, yaşlılar, çocuklu kadınlar, çekini ödeyemediğinden hapse giren işadamları için hafta sonu infaz uygulamasını tartışıyoruz. İnfaz hafta sonu uygulansa İşadamı hafta içi fabrikasına gitse, işletse borcunu ödeyip hapisten çıkma şansı olacak. Bu gibi belli suçlarda hakim takdir yetkisini kullanacak.

CEZANIN YARISI ÇEKİLECEK: 2005 yılında infaz sistemi değişti. Daha önce infazın süresi yüzde 40'tı. Bu oran (cezaevinde kalma süresi) genel suçlarda yüzde 67'ye çıkarıldı. Yeni çalışma kapsamında bu oranı yüzde 50 olarak düzenlemeyi düşünüyoruz. Terör ve örgüt suçlarıyla, kadına şiddet ve cinsel taciz gibi suçların infaz oranlarında indirim gündemimizde yok.
4.2 MİLYON DOSYAYA NEŞTER: Birinci yargı paketi ceza hukukuyla ilgiliydi, ikincisi ise hukuk yargılamalarını kapsayacak. Yaklaşık 4 milyon 200 bin civarında dosya var. Mevcut yargılamaların hızlanmasını hedefliyoruz.
Bakan Gül'ün ziyaretinde, (Soldan sağa) Daily Sabah Ankara Temsilcisi Nur Özkan Erbay, Sabah Gazetesi Ankara Haber Müdürü Akif Bülbül, aHaber Ankara Temsilcisi Murat Akgün, Sabah Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, Sabah Parlamento Şefi Zübeyde Yalçın, Takvim Ankara Temsilcisi Zafer Şahin ve Sabah Yargı Muhabiri Yüksel Temel yer aldı.

TATİLDE BEĞEN, NOTERE GİT AL: İkinci pakette, noter sayısı ve bakacağı işler arttırılacak. Mesela delil tespitlerini noterde yapılmasını düşünüyoruz. Hafta sonu noterlik uygulaması başlattık, 7 ayda 400 bin işlem yapılmış. Bu bir ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Tapu işlemlerini de notere vermeyi tartışıyoruz. Hafta sonu bir kişi eşiyle birlikte evi gördü 'alalım' diyecek. Gidip hemen noterde işini yapacak. Bu, ticari hayata da pozitif katkı sağlayacak.

FETÖ ELEBAŞI İADE EDİLSİN: Sayın Cumhurbaşkanımız ABD'ye giderse gündem başlıklarından birisi bu olacak. Son terör raporunda bile FETÖ ele başına dini kanaat önderi diyorlar. Türkiye'de demokrasiyi katleden, 251 insanımızı şehit eden darbeci örgütün ele başı o. Siz buna "din adamı" diyemezsiniz. Buna, "Türk yargısından kaçmış, 251 insanı hayatına kastetmiş, eli kanlı bir örgütün lideri" diyeceksiniz. İkili sözleşmeye göre Amerika'nın iadesi için olası şüphe dahi yeterli. Buna iki devlet imza atmış. Nasıl bir devlet ciddiyeti bu? Nasıl bir hukuk anlayışıdır. Olası şüphenin ötesinde somut deliller var ve siz bunu iade etmiyorsunuz. Mazlum Kobani adını kullanan o terörist de, 196 ülkede kırmızı bültenle aranıyor. ABD'ye gidebilme ihtimali somutlaşınca tekrar iade meselesini gündeme getirdik. Hem FETÖ elebaşı hem de Ferhat Şahin'in iade edilmesini bekliyoruz.
TARİH BU MÜCADELEYİ ANLATACAK: FETÖ ile mücadeleyi sadece yargının verdiği kararla da sınırlı tutmamak lazım. Örgütün palazlanmaması, kriptolarının tüm unsurlarıyla tasfiye edilmesi çok önemli. Bazıları, "Bu örgütün ne menem bir şey olduğunu 15 Temmuz'da öğrendik" diyor. 15 Temmuz'a gelene kadar Cumhurbaşkanımız kaç yıldır bunun mücadelesini verdi, uyardı. Tarih, Recep Tayip Erdoğan'ın bu mücadelesini bir devlet-millet duruşu olarak bizden sonraki nesillere de anlatacak. Ülkenin bekası adına bu örgüte karşı duruş, çok önemli. Bu, partiler üstü bir mesele. Mücadeleyi sonuna kadar kararlılıkla sürdüreceğiz.
FACİA DEMEK FACİADIR: Darbe davalarında 1.224 darbeci ağırlaştırılmış müebbet aldı. 1.103 sanık için müebbet hapis cezası verildi. Bin 511 sanık da 20 yıla kadar hapse mahkum olmuş. 2.644 sanık da beraat etti. Bu beraat edenler kimler? Öğrenci, er vs. Bin 224 sanık, PKK terör örgütü elebaşı Öcalan gibi ömür boyu hapisten çıkmayacak. Türkiye, ilk defa bir darbeyi yargılıyor. Yargı bu süreci yerine getiriyor. Dolayısıyla burada herkes müebbet alacak diye bir şey yok. Kanun, içtihat belli. KHK'lılar ilgili varsa eksik hata buna baksın diye bir komisyon kurduk, yargı yolunu açtık. Nitekim dönenler de, reddedilenler de var. Biz hepsi suçludur demiyoruz. 'KHK faciadır' demek, facia bir söz. Böyle bir genel total bir yaklaşımla olaya bakmak doğru bir şey değil.

TAHLİYE EDİLMELERİ BERAAT ANLAMINA GELMİYOR
(Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan'ın tahliyesi) Tahliye edilen son isimlerle ilgili Yargıtay mütalaasında "örgüte yardım suçu" kararı verilmiş. Bunların yargı paketiyle hiçbir alakası yok. Müebbet veren de Yargıtay kararına göre hüküm kuran da aynı mahkeme. Mahkemenin önünde iki yol var. Kararında direnebilirdi ve dosya Yargıtay ceza genel kuruluna gelebilirdi. Veya mahkeme Yargıtay'ın bozma gerekçesine uyardı. Yargı kararları elbette tartışılır. Burada "daha önce müebbet istenmiş ben de ayıp olmasın diye böyle devam edeyim" diyecek hali yok. Yargıtay bozma gerekçesiyle mahkeme bu davaya bakıyor. Neticede, 8 yıl 9 ay, 10 yıl 6 ay ceza veriyor... Yargıtay bu kararı onarsa, kalan süreleri yatacakları da aşikar. Tahliye edilmeleri berat ettikleri anlamına gelmiyor. Bu konudaki açıklamaları hepimiz gördük. Eleştiriler oldu. Yargı kararları elbette eleştirilebilir. Ama burada dosyanın içerisine, o dellilerin girmesi lazım. Onun ötesinde o dönem yaptıkları yayınlarla operasyonel farklı şeyler oldu. Tamamen mahkeme karar verecek.

ÇOCUK TESLİM MERKEZİ
Karı-koca boşanıyor. Çocukların velayeti anneye veriliyor. Mahkeme diyor ki babaya 'Haftada bir gidip göreceksin'. Ama göremeyince orada sorun başlıyor. Kadın diyor ki 'Götürmem'. Adam kapısına gidip 'Benim çocuğumu göster' diyor. Anne telefona kaydedip veriyor basına. Yani bir şekilde çocuk istismarı orada da devam ediyor. Çocuk mağdur oluyor. Biz diyoruz ki çocuk teslim merkezleri oluşturalım. Kreşler, okullar belli yerlerde. Aile çocuğunu oraya verecek. Çocuk kreşte oynarken, pedagog, psikolog yanında böyle ev ortamında anne ya da baba gelecek ona güzel şekilde teslim edecek. Hepsi kayıt altında. Kimse kimseyle muhatap olmayacak. İcra memuru falan olmayacak. Böyle bir çocuk merkezi düşünüyoruz. Çocuğunu görmek için anne ya da baba 500 lira civarında icraya para yatırıyor. Böyle insani bir olayda para alınmasın dedik ve bunu da kaldırdık.