Yargının “çökmek üzere sallandığını” vurgulayan Ayşegül Aksu, “Kritik bir davada yargıç aklından hiçbir korku, endişe geçmeden karar verebilmeli. Şu anda arkadaşlarımız ‘Hoşa gitmeyecek karar verirsem başıma ne gelir!’ endişesini taşıyor” dedi. Yargıçların “korktuklarını söylemekten bile korktuğunu” anlatan Aksu, “HSYK kararnameleri ile temizlik operasyonu yapılıyor” dedi.


Ayşegül Aksu, Amasya’da yargıçlık yaparken isteği dışında Üsküdar’a atanır. Aksu, kendi deyişiyle bunu “sineye çekmişken” bu atamanın üzerinden daha 7 ay geçmişken Gaziantep’e tayin edildiğini öğrenir. Aksu, “Eşimle benim Üsküdar’dan tayinimiz çıkarılarak diğer meslektaşlara gözdağı verilmek istendi. Çünkü Üsküdar Adliyesi’nde tayini çıkarılan yalnızca üç kişiydik. Sebep eşimin HSYK seçimlerinde onların istediği biçimde talimatlarına uymamasıydı” dedi. Yargıç olarak siyallaşmalarının söz konusu olmadığını kaydeden Aksu, “Bunlar (HSYK) bizleri kendi tarafından görmediler herhalde, bilemiyorum. Hiçbir sebep göstermeden tayinimiz çıkarıldı. Üç çocuğum var. Onların okullarını yeni ayarlamıştık. 7 ay sonra okullarını değiştirdik... Yeniden inceleme talebimizin ret gerekçesine ‘istek üzerine’ tayinimiz yapıldığı dahi yazıldı. Oysa bizim böyle bir talebimiz hiç yoktu” diye konuştu.

Yargıca yargısız infaz

Beynindeki tümör nedeniyle ameliyat olan Aksu, neden tayininin çıkarıldığı sorusuna HSYK yetkililerinin “Aldığınız raporlardan artık çalışmak istemiyorsunuz biçiminde değerlendirdik” yanıtını aldığını söyledi. Aksu, “Aldığım sağlık raporları sadece bir varsayıma dayanılarak değerlendirildi, hiçbir gerekçe gösterilmeden yargısız infaz şeklinde uygulandı. Raporlarımın ne kadar gerçekçi olduğunun delili, geçirdiğim ameliyattır” sözleriyle kırgınlığını dile getirdi.

Yargıçların karar verirken ya da çok önemli kritik bir dava dosyası önüne geldiğinde hiçbir korku, endişe ve çekince yaşamadan karar verebilmesinin önemine dikkat çeken Aksu, yargıçların yaşadığı çekinceyi şöyle dile getirdi: “Şu anda eminim ki arkadaşlarımız bazı davalara bakarken akıllarında bir endişe, çekince, korku taşıyor, ‘Acaba ben burada başkalarının hoşuna gitmecek şekilde bir karar verirsem başıma ne gelir’ diye. Eğer yargıçlar bu şekilde düşünmeye başlamışsa artık bağımsızlık denilen kavram ortadan kalkmıştır. Görev yeri değiştirilen arkadaşlar içinden birkaç ses çıktı ama kimi arkadaşlar kendi kişisel nedenlerinden dolayı bunu dile getirmedi. Kimileri korkuyor. Korktukları için bu kararlarına da yansıyor. Çeşitli nedenlerle korktuğunu söylemekten bile korkuyorlar.”

Temizlik operasyonu

Yeni HSYK oluşturulduktan sonra kararnamelerin birer “temizlik operasyonu” haline getirildiğine işaret eden Aksu, bunun nasıl yapıldığını şöyle anlattı: “Hâkim arkadaşlar kendi aralarında haftalık kararname günü diyordu çarşamba ve cuma günleri için. Çünkü gruplar halinde bu günlerde çıkarılmaya başlanmıştı. Hatta çıkarılıp hemen ertesi hafta vazgeçilenler oldu. Çocuk oyuncağı haline getirildi. İnsanların talebi olmadan oradan oraya atanıyor. Kargaşa oldu. Kimi yargıçlar hem çemberin dışına itiliyor hem de sizin hakkınızda istediğimiz gibi tasarruf yapabiliriz görüntüsü veriliyor. HSYK kendi kurallarına, düşüncesine uygun şekilde atamalar yapıyor.”

‘Türk ulusuna bağlı değil’

Türkiye’deki sorunların yargıda daha çarpıcı biçimde yaşandığını anlatan Aksu, şunları söyledi: “Hukuk, temel kavramlar, devlet teammülleri, sosyal devlet ilkelerimiz vardı eskiden. Bunların hiçbirisi kalmadı. Bunların yargıda yaşanması en kötüsü çünkü insanların en son başvuracağı kapıdır yargı. O açıdan yargının ayakta durması gerekiyor. Yargı da ayakta duramazsa ülkenin geleceğini düşünemiyorum. Yargı şu anda ayakta ama çökmek üzere sallanıyor. Onurlu, şerefli yargıçlar sayesinde ayakta kalmaya çalışıyor ama nereye kadar dayanabilir bilemiyorum. Türkiye’de kimin kime bağlı olduğu artık karışık. Yargı da artık Türk ulusuna bağlı değil. ”

Ayşegül Aksu, hukuk alanındaki savaşımına, insanlara adalet dağıtma amacına avukatlık yaparak sürdüreceğini söyledi.


Cumhuriyet