Aysun Yazıcı-Taraf

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kürtaj ve sezaryenle ilgili sözlerinin ardından başlayan tartışmalar tüm hızıyla sürüyor. Sağlık Bakanı Recep Akdağ “Gereksiz yere sezaryen oranlarını çok yükseltmiş olan özel hastanelerle ilgili yaptırımlarımız olacak” derken, CHP’li Aylin Nazlıaka “Başbakan vajina bekçiliğini bıraksın” açıklamasıyla feministlere destek verdi. Öte yandan, Müslüman kimliği öne çıkan kadınlar, günübirlik ilişkiler sonrası kürtaja karşı olduklarını açıkladı.

Önceki gün İstanbul’da düzenlenen nüfus ve kalkınma gündemli konferansta konuşan Başbakan Erdoğan, “Sezaryenle ilgili doğumlara karşı olan bir başbakanım. Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum” demişti. Bunun ardından Sağlık Bakanı Akdağ dün Balıkesir’de düzenlenen Sağlıkta Dönüşüm Programı Değerlendirme Toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada, Başbakan’ın halkı uyardığını belirterek şunları söyledi: “Bakanlık olarak 3 yıldır bu konuyla ilgili yoğun bir çalışma yürütüyoruz (...) Şunu açıkça ifade ediyorum, gereksiz yere ihtiyaç olmadığı halde sezaryen oranı çok yüksek olan uzman hekimleri bu husustaki doğum eksikliklerini tamamlamak üzere eğitime alacağız. Bunun ilk uygulamasına haziran ayında başlıyoruz. Ayrıca gereksiz yere sezaryen oranlarını çok yükseltmiş olan özel hastanelerle ilgili yaptırımlarımız olacak’’

Beden üzerinden siyaseti bıraksın

CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ise Anka Ajansı’na yaptığı açıklamada “Başbakan önce üç çocuk önerisinde bulundu, arkasından bunu beş çocuğa çıkardı. Arkasından kürtaj ile ilgili böyle bir açıklama yaptı. Avrupa ülkeleri içerisinde kürtajın yasak olduğu tek ülke Malta’dır. Başbakan ‘Bir yandan dünyanın 16’ıncı, 17’inci büyük ekonomisiyiz’ diye övünüyor ama öte yandan Türkiye’yi Malta’yla aynı kategoriye sokuyor. Ayrıca Başbakan’ın kadının bedeni üzerinden siyaset yapmayı bırakması gerekiyor, özetle diyorum ki Başbakan vajina bekçiliğini bıraksın” dedi.

» Feministler tepkili, doktorlar temkinli

SEZARYEN ORANI EN FAZLA TÜRKİYE’DE

Prof. Dr. İsmail Mete İtil (Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Bşk.): En yüksek kürtaj oranları, kürtajın sınırlandırıldığı Asya, Latin Amerika gibi ülkelerde görülüyor. Kürtajın serbest olduğu ülkelerde ise kürtaj oranı düşük. Türkiye’de 1983’ten bu yana, 10 haftaya kadar annenin kendi isteği ile düşük yapması yasal. Daha uzun süreli gebeliklerin tahliyesi içinse anne hayatını tehdit eden bir durumun olması gerekir. Sezaryen oranına gelince, bu oran Türkiye’de yüzde 45 civarında, OECD’de ise ortalama yüzde 25. Sezaryen oranının yüksekliği bütün dünyada sorun ve gittikçe yükseliyor. Örneğin Norveç’te yüzde 14’tü bu yıl yüzde 26 oldu. Yıllardır sezeryanın anne ve bebek sağlığına olumsuz etkilerinin normal doğuma göre daha fazla olduğu düşünülüyor. Normal doğuma yakın sonuçlar olsa bile yine de dezavantajları mevcut.

KOCA RIZASINDAN SONRA DEVLET RIZASI

Avukat Habibe Yılmaz Kayar (Kadınlara Hukuki Destek Merkezi Bşk.) Bir insanın bedeni hakkındaki -tıbbi sınırlar dahilinde- kararları kendisinin alması, insanın temel özgürlüklerinden birisidir. Kadını bu hakkından yoksun bırakmak, yaşam hakkını, sağlık hakkını ve doyurucu bir yaşam sürme hakkını da sınırlamak anlamına gelir. Kadınların isteyerek düşük konusu temel haklar bağlamında ele alınmalıdır. Mevcut yasal düzenleme, taraf olduğumuz ve doğrudan uygulanma özelliği olan BİYOTIP sözleşmesine aykırı olarak evli kadının kürtajında eşin rızasını aramaktadır. Yapılan açıklama, bir de devletten izin almaya zorlayan bir öneridir. Kürtajda karar verici olması gereken sadece ve sadece kadınlardır. Aynı durum sezeryan için de geçerlidir.

SERBEST İLİŞKİNİN SORUMLULUĞU

Neslihan Akbulut Arıkan (Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği Gen. Sekr.): Kadınlar keyfi olarak çocuklarını öldürmek için kürtaj olmuyor. Belli zaruret noktaları var ki bunu yaşıyorlar. Ancak günü birlik ilişkiler yaşayıp tedbir alınmadığı durumlarda kürtaja karşıyız. Özgür cinsel hayat yaşayanlar tedbir almadıkları eylemlerinin sorumluluğunu yeni oluşan bir bebeğin yaşam hakkını elinden alarak ona yükleyemezler. Siyasiler de kürtaj gibi hassas konularda keskin açıklamalar yapmaktan kaçınmalılar ki zaruret hallerinde bu yola başvuracak kişileri zan altında bırakmasınlar.

ERKEK KENDİNİ TUTSUN

Cemre Baytok (İstanbul Feminist Kolektif Üyesi) Başbakan’ın açıklamalarını kadın düşmanlığı olarak görüyoruz. Kadın cinayetleri bu kadar artmışken, başbakan kürtaj cinayettir diyor. Bu konuda bir şey söylenmesi gerekiyorsa bu erkeklere söylenmeli, öncellikle erkeklerin penisini tutması gerekiyor. Kürtaj bir haktır. Bunu tartışmaya açmak tamamen bir kadın düşmanlığıdır