TAHRAN - MUHAMMET KURŞUN/ELAHE SALARİ

İran’ın başkenti Tahran’da son yıllarda Türk yemekleri ve kebaplarının yanı sıra Türk kahvesi de rağbet gören orijinal lezzetlerden biri olmaya başladı.

'Türk Kahvesi Kültürü ve Geleneği adı altında' 2013 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne giren Türk kahvesi, yapılışı, lezzeti ve oluşturduğu ortamla Tahranlıların son zamanlarda ilgi gösterdiği içeceklerden biri.

Türk kahvesinin yapılışının pratik olması ve derin bir teknik bilgi gerektirmemesi, hem yapımına hem tüketilmesine olan ilginin nedenleri arasında gösteriliyor.

İran’da son zamanlarda ulusal ve bölgesel düzeyde en iyi Türk kahvesini pişirme yarışmaları düzenleniyor. Bu sayede İran’da Türk kahvesi ustaları yetişiyor.

Ustaların Türk kahvesini geleneksel bir şekilde pişirmesi ilginin daha da artmasına yol açıyor. Ülkede ayrıca Türklerin açtığı kafelerde servis edilen tatlı çeşitlerine de rağbet gösteriliyor.

"Eğer iyi kahve satmak istiyorsak Türkiye’deki gibi pişirmeliyiz"

AA muhabirine konuşan, Tahran'da Türk kahvesi ile meşhur olan kafeler zincirinin işletmecisi Hudadad Aslani, İran'ın başkentinde 7 işletmeleri bulunduğunu ve buralara kentte seçkin kesimler tarafından ilgi gösterildiğini söyledi.

Türk kahvesinin yapılışıyla ilgili fazla tecrübeye sahip olduklarını ve kendileri için önemli olanın, kahveyi İstanbul usulüne göre pişirip sunmak olduğunu belirten Aslani, "Türkiye’deki kıvamı tutturabilmek için o ülkede kullanılan malzemelerin aynısından istifa ediyoruz. Bizim ayrıca Türkiyeli de birçok müşterimiz var. Onlar bizim pişirdiğimiz kahvenin İstanbul’daki kahve kadar olmadığını ancak Tahran’da içebildikleri en iyi Türk kahvesi olduğunu söylüyor." dedi.

Aslani, Türk kahvesinin tadının acı olduğunu ve İranlıların daha önce bu orijinal kahveyi tüketmedikleri için damak zevklerinin değiştiğini anlatarak, şöyle devam etti:

"Şimdi birçok kişi Türk kahvesinin ucuzlaması gerektiğini düşünüyor. Ancak ucuzlaması Türk kahvesinin kafelerdeki kalitesinin de düşmesi anlamına geliyor. Eğer iyi kahve satmak istiyorsak Türkiye’deki gibi pişirmeliyiz. Elbette bu da fiyatının yüksek olması demektir. Her şeye rağmen benim için önemli olan müşteriye iyi kahve servis etmek. Müşteri Türk kahvesinin orijinal tadına da bu şekilde alışabilir."

"Türk kahvesi bölgenin tarih ve medeniyeti üzerinde etkilidir"

İranlı yemek uzmanı ve lezzet ustası Bahadır Emini, Türk kahvesinin sunum kültürü ve etrafında oluşan alt kültürlerle sosyal ilişkilerin de bölgedeki beşeri medeniyeti genel olarak etkilediğini ifade etti.

Türk kahvesinin son zamanlarda başkent Tahran başta olmak üzere İran’ın genelinde yeni neslin ilgi odağına dönüştüğünü dile getiren Emini, bu içeceğin UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne girmesinin öneminin anlaşılması için yeterli olduğuna dikkati çekerek, "Türk kahvesi; kahve etrafında dönen sohbetler ve siyasi tartışmalarda sosyal ortamları ısıtan bir faktör olarak Orta Doğu ve dünyada büyük bir etkiye sahiptir." görüşlerini paylaştı.

Bursa Ovası nasıl kaybedildi? Bursa Ovası nasıl kaybedildi?

Kahvenin aynı zaman diliminde hacılar vasıtasıyla Hicaz’dan Osmanlı topraklarına ve İran’a getirildiğini ve iki coğrafyada da kahvenin yapılış sanatının Arapların kahvesinden geliştirildiğini dile getiren Emini, "Kahvehaneler iki ülkede de toplanma mekanları olarak ortak rollere sahiptir. Siyasi, kültürel ve sanatsal konular kahvehanelerde konuşulur. Kahvehaneler, hamamdan sonra 16. ve 17. asırlarda Osmanlı ve İran’da üçüncü mekan olarak esas uğrak yerlerini teşkil etmiştir." diye konuştu.

Kahvenin Osmanlı topraklarına girdiği dönemde Farsçanın sevilen bir dil olduğunu ve bunun etkilerini “usta kahveci” “fincan” ve “kahvehane” gibi kelimelerde görmenin mümkün olduğunu vurgulayan Emini, şunları söyledi:

"Türk kahvesinin etrafında oluşan kültür, Osmanlı kültür ve sanatına çok derin etkiler yapmıştır ve kahve aynı etkiyi 200 yıl sonra İran kültür ve sanatında göstermiştir. Türkiye'deki kukla ve orta oyunları kahve ve kahvehaneler sayesinde ortaya çıkmıştır. İran’daki anlatı sanatı da kahve ve kahvehaneler sayesinde gelişmiştir."

İran’da kahve yapımına birçok nedenle geç başlandığını hatırlatan Emini, Osmanlı’da ise bunun aksine kahve kültürünün kahvecilerin dikkat ve becerisi ve pazardaki alakayla gelişip büyüdüğünü kaydetti.

İranlıların 1800 yıllarına kadar kahveyi Türk kahvesinden farklı olarak pişirdiğini ancak bu tarihten sonra kahve tüketiminin azaldığına işaret eden Emini, "İran'da kahve kültürü, 2000 yıllarından sonra koyu Türk kahvesinin bu ülkeye girişiyle yeniden canlandı." bilgisini paylaştı.

Tahran’da İstanbul’dakilere benzer kafelerin çoğalmasıyla ilgili olarak da Emini, Tahran'da modern tarzdaki ilk kafenin İstanbul’da bir süre yaşayan biri tarafından açıldığını bu kafenin tasarım, dekorasyon ve mimarisinde Osmanlı kahvehanelerinin çok derin bir etkisinin olduğunu söyledi.

Emini, daha sonra Türkler tarafından da başkent Tahran'da kafelerin açıldığını belirterek, "Buralarda Türk-İran yapımı tatlı çeşitleri ve Türk kahvesi hizmeti veriliyor. Tahran’ın meşhur Lalezar Caddesi’nde Trabzonlu bir işletmecinin açtığı bu kafelerden birisi Tahran aydın ve sanatçılarının uğrak mekanına dönüştü." dedi.

Kaynak: AA