DDK’nın Özal raporu yakın mesai arkadaşlarını heyecanlandırdı.

Yıldırım Akbulut otopsi yapılmasını istedi.

Ekrem Pakdemirli de Özal’ın ölümüyle ilgili derin devlet vurgusu yaptı.

Hasan Celal Güzel ise “Ergenekon tipi bir çetenin işi olabilir. Suikast ihtimali güçlü” dedi.

Mehmet Keçeciler “Rahmetli Özal’ı öldürmek isteyen çok insan vardı” diye konuştu.

8'inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın en yakınındaki isimler 'şüpheli ölüm'deki skandallar zincirini ortaya koyan Devlet Denetleme Kurulu (DDK) raporunu değerlendirdi.

Eski Başbakanlardan Turgut Özal Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Yıldırım Akbulut, uzman kişilerle ve teknik ekipmanlarla otopsi yapılmasını istedi.

Eski bakanlardan Ekrem Pakdemirli Özal'ın ölümüyle derin devletin bağlantısı olduğunu belirtirken, eski bakanlardan Mehmet Keçeciler şüpheli ölümün aydınlatılması gerektiğini söyledi. Eski bakanlardan Hasan Celal Güzel ise Turgut Özal'ın suikaste kurban gittiğini savundu.

DERİN DEVLET YAPILANMASI

Eski bakanlardan Ekrem Pakdemirli: Özal'ın ölümüyle ilgili ihmaller araştırılıp sorumlular cezalandırılmalı. İmkanlar seferber edilerek ölümdeki sır perdesi aralanmalı. Raporda akıl tutulması diye güzel bir ifade var. Gerçekten de bu kadar skandalın ortaya çıkması akıl tutulmasıdır. O zamanlar içerisinde iş adamlarının, askerlerin, bürokratların olduğu bir derin devlet yapılanması vardı. Bu derin devlet zamanı geldiğinde Jandarma Genel Komutanını, kendi albaylarını ve paşalarını öldürdü. İntihar denildi, PKK vurdu denildi. Yani bir şeyler yapılıp bilgi kirliliği ile örtülmeye çalışıldı. Özal'ın ölümünün üzerinde sır perdesi olmamalı.

OLAYIN ÜSTÜ KAPATILAMAZ

Eski Başbakanlardan Turgut Özal Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Yıldırım Akbulut: DDK raporuyla ihmaller zinciri belgelendi. Teknik imkanlar ve uzman kişilerle otopsi yapılarak şüpheler giderilmeli. Özal'ın ölümünün normal olmadığı açıkça ortadadır. Raporu veren uzmanlar bu ihmalleri de uzun uzun araştırmalıdırlar. Bir devlette bu kadar skandalın olmaması gerekir. Bu skandalların Cumhurbaşkanına kadar uzanması vahim bir durumdur. En ince detayına kadar düşünülmesi ve korunması gereken makamda bu tarz işler oluyorsa bunun üstü kapatılamaz, açığa kavuşturulmalıdır.

ÖLDÜRMEK İSTEYENLER VARDI

Anavatan Partisi (ANAP) Kurucu Üyesi Mehmet Keçeciler: Özal bu memlekete çok hayırlı işler yapmış önemli devlet adamlarımızdan birisidir. İkincisi Türkiye'nin en çok korunan insanlarından bir tanesidir. Her zaman korumalarını ve özel doktorunu yanında götürürdü. Son programına giderken sağlığı çok bozuktu. Biz arkadaşlarımızla Özal'ı hiç bu kadar bitkin görmemiştik. Zaten 3 gün sonra da vefat etti. O dönemde en ünlü profesörler ve doktorlar kalp krizinden vefat etti şeklinde rapor verince bizim aklımıza hiçbir şüphe gelmemişti. Yakınları olarak zaten cenaze işlemleri ile ilgilendik. Ama şu an ailesi ve yakınları olarak biz ölümünden şüphe duymaya başladık. Rahmetli Özal'ı öldürmek isteyen çok insan vardı.

SUİKASTE KURBAN GİTTİ

Eski bakanlardan Hasan Celal Güzel: Suikast güçlü ihtimal. 1988'de Milli Eğitim Bakanı'yken parti kongresinde ateş edildi. Eğer tesadüfen mikrofona gelmeseydi doğrudan kalbine gidiyordu. Dolayısıyla Ergenekon tipi bir çetenin işi olabilir. Bunun o zamanki şartlar altında darbecilerle bağlantısı kurulabilir. Ayrıca o sırada Sovyetler Birliği dağılmış ve Rusya Federasyonu kurulmuştu. Birçok yeni Türk Devleti kuruldu. Özal onları federatif bir şekilde birleştirmeyi düşünüyordu. Bu da tabi ki başta Rusya olmak üzere hiçbir ülkenin hoşuna gitmiyordu. Ayrıca Balkanlar ve Ortadoğu'da planları olan bir devlet adamıydı. Mutlaka mezarı açılmalı ve otopsi yapılmalı. Bu seneye kadar ihmal edilmiştir.

VERDİĞİM AMBULANSI ALMIŞLAR

Anavatan Partisi kurucularından eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın: Özal’ın ölümü devlet katında şüpheli bulundu. Gerekli çalışmaların yapılıp sonucun alınması lazım. Şüpheli ölüm üzerindeki sır perdesinin kaldırılması Özal’a düzenlenen suikastın çözülmesi ile mümkün olabilir. Bu suikastı Özal çözdü ama kamuoyuna açıklamadı. Artık bu raporun açıklanmasının mahsuru yok. Özal kalp krizi geçirdiği sırada müdahale eden bir doktor bile yoktu. Cumhurbaşkanlığına bağlı iki doktor var, birisi Cengiz Arslan. Özal ile birlikte Türk Cumhuriyetleri seyahatine katıldığı için izin almış, İstanbul’a geçmiş. Diğer doktor Hilmi Bey ortada yok. Özal’a bir doktor müdahale etmesi gerekirken, deniz komando yaveri müdahale ediyor.

Hastaneye götürecek ambulans da yok. Ben oraya tam donanımlı ambulans vermiştim, o ambulans alınmış. Gülhane’ye götürüyorlar. Kalp krizinde en yakın hastaneye gidilir. Cumhurbaşkanlığı ile Gülhane arasında çok uzun mesafe var. Kuğulu Park civarında vazgeçiyorlar ve Hacettepe’ye gitmek için oraya yöneliyorlar. Özal hastaneye götürülürken, kalp krizi geçirdiği haber verilmemiş. Hastane yetkilileri Özal’ı ziyaret yada teftiş yapmak için bekliyordu. Üstelik Hacettepe’ye giderken yol uzatıldı. Kızılay’dan gittiğinizde acil köprüyü geçtiğinizde acil ilk yola girmiyorlar, hastanenin çevresinde bir tur atıyorlar. Bu da en az 3-4 dakika kayıp demektir. Bunlar profesyonel bir hesabın mı yoksa amatörlüğün sonucu mu? Bütün bunların çok iyi incelenmesi lazım. Türkiye’de dağ başında birisi kriz geçirse ancak Özal’ın hastaneye ulaştırıldığı şekilde ulaştırılabilir. Ben ilk gün otopsisinin yapılmasını isteyenlerden birisiydim. Semra Hanım bu otopsiye maalesef izin vermedi. Şimdi otopsi yapılmak isteniyorsa aile izin vermese de millet bu izni alır.

Bugün