ANKARA

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Bugüne kadar Filistin meselesinin en büyük problemi, Filistin'in yalnız bırakılmasıydı. Şimdi tam tersi oldu. Bence İsrail ve Trump yönetiminin oraları buraları arayıp, baskı, şantaj, tehdit diline başvurmasının temel sebebi de bu gidişatı görmeleridir." dedi.

Kudüs tasarısı ABD’nin tehditlerine rağmen BM’de kabul edildi

Kalın, TGRT Haber'de katıldığı programda, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulundaki Kudüs oylaması ile ilgili soruları yanıtladı ve açıklamalarda bulundu.

BM Genel Kurulundaki Kudüs konulu özel oturumda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, Amerika Birleşik Devletleri'nin aldığı tek taraflı kararın neden yanlış olduğunu anlatan güzel bir konuşma yaptığını söyledi.

Kudüs konusunda 3'te 2 çoğunluğun sağlanmasını beklediklerini ifade eden İbrahim Kalın, "Dün itibarıyla tahminler 170 civarındaydı ama Amerika'nın baskısı neticesinde fireler olacaktır. Bazı ülkeler katılmayacağını ve çekimser oy vereceklerini açıkladı. Bu tartışmanın kendisi bile Kudüs meselesinin ne kadar hassas olduğunu ve küresel bir nitelik kazanmasını göstermesi açısından önemli." değerlendirmesinde bulundu.

Kalın, Kudüs konusunda Birleşmiş Milletler Genel Kurulundan çıkacak netice her ne olursa olsun konunun takipçisi olmaya devam edeceklerini belirterek, "Amerikan yönetimi bu kararından vazgeçmeyebilir ama BM kararları ile tescil edilmiş, gayri hukuki, hukuksuz bir işlem yapmış olur. Aslında şu anda da daha önceki Amerikan yönetimlerinin altına imza attığı bir kararı ihlal ediyor." diye konuştu.

Kararın aynı zamanda iki devletli çözüm sürecini son derece zora sokan bir karar olduğunu dile getiren Sözcü Kalın, "Trump yönetiminin, 'biz yeni bir Ortadoğu barış süreci planı üzerinde çalışıyoruz. İki devletli çözümden yanayız.' açıklamalarının, ilk tezahürü olarak Kudüs'ün tek taraflı İsrail'in başkenti olarak ilan edilmesi varsa, zaten bu plan baştan ölü doğmuş demektir." ifadesini kullandı.

Filistin meselesindeki temel problemin İsrail'in yaptığı işgal olduğunu savunan Kalın, İsrail'in kurulduğu tarih olan 1948'ten bu yana ortaya çıkan tablonun, tek taraflı olarak ABD ile kurduğu ittifak ve bazı Avrupa ülkelerinden de aldığı destek neticesinde olduğunu vurguladı.

"Temelinde bu bir adalet ve vicdan meselesidir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Filistin topraklarının nasıl eridiğini gösteren bir harita paylaştığını hatırlatan İbrahim Kalın, şunları kaydetti:

"İşgal politikaları devam ettiği müddetçe ne Kudüs, ne Filistin toprakları ne de Ortadoğu'da barışın ve istikrarın gelmesi mümkün değil. İsrail'in yapması gereken işgal politikalarına son vermektir. İki devletli çözüm önerisinin arkasında yatan temel yaklaşım da budur. Bugüne kadar da Amerikan yönetimleri, Avrupa'daki ülkeler, Ortadoğu ülkeleri, İslam dünyası ülkeleri hep bunun üzerinde durdular. İsrail bu işgal politikalarından vazgeçmediği müddetçe Ortadoğu'daki sorunlar büyümeye devam edecek. Arap Baharı, Suriye, Irak, terör, DEAŞ meselelerinden dolayı Kudüs meselesi unutulmuş ya da unutturulmuştu. Trump yönetiminin kararı, Kudüs ve Filistin meselesinin hatırlanmasına vesile oldu. BM'deki oylamayı şu anda bütün dünya son dakika olarak takip ediyor."

Kalın, BM Genel Kurulundaki oylamanın 129 ülkenin oyuyla kabul edilmesinin tarihi bir karar olacağını ifade ederek, "Özellikle Filistin gibi modern siyasi tarihin en adaletten uzak, kan ve gözyaşına sebep olmuş meselesiyle ilgili böyle bir konunun BM gündemine taşınmış olması ayrıca anlamlı. Bizim açımızdan Filistin meselesi son derece net bir işgal meselesidir. Bu bir Yahudilik, İslam meselesi değildir. Bir Arap meselesi de değil. Bu bir toprak meselesi bile değildir. Bunların hepsi önemlidir. Temelinde bu bir adalet ve vicdan meselesidir." şeklinde konuştu.

"İki devletli çözüm konsensusla sağlanabilir"

ABD Başkanı Donald Trump'un BM Güvenlik Konseyindeki Kudüs oylaması sonrasında, ABD aleyhine oy kullanan ülkeleri tehdit etmesini de eleştiren Sözcü Kalın, "BM'de işleri bu noktaya getiren, Trump yönetiminin aldığı tek taraflı karardı. Kimse durup dururken Amerikan karşıtlığı falan yapmıyor. Bunlar bir etki tepki meselesidir." ifadelerini kullandı.

BM Genel Kurulunda Kudüs'ün mevcut statüsünün korunması yönünde karar çıkması durumunda yeni dönemde nelerin olacağı yönündeki bir soru üzerine Kalın, şunları kaydetti:

"Bunu iki düzeyde ele almak lazım. Bir; 3'te 2 çoğunluk sağlanırsa yani 129 veya üstü oy alınırsa hukuki olarak bu Amerikan yönetimini bağlamaz. Çünkü Amerikalılar, 'Karar ne çıkarsa çıksın, biz kendi kararımızı uygulamaya devam edeceğiz.' dediler. Fakat BM ve küresel sistem açısından bu kararın hukuksuz olduğu bir kez daha teyit edilmiş olacak. Buna rağmen Trump yönetimi 'Biz büyükelçiliğimizi de taşıyacağız.' diyebilir. Ama Amerika'yı kim takip edecek, hangi ülke bu niyet ve düşünceyle büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıyacak. Gördüğümüz kadarıyla hiçbir ülke bunu yapmayacak. Bunu bir not edelim. İki; Filistin, iki devletli çözüm, İsrail'in işgali, Kudüs'ün statüsü konusunda çok daha güçlü bir bilinç ortaya çıktı, çok daha net bir duruş ortaya konuldu. AB ülkeleri, Rusya ve Çin başta olmak üzere Asya ülkeleri ile Afrika ülkeleri de bu duruşu ortaya koydular. Bu, Ortadoğu'daki barış süreci açısında da ümit verici tablo. Eğer önümüzdeki süreçte bir adım atılacaksa, iki devletli çözümün hayata geçirilmesi konusunda mesafe alınacaksa, bu ancak böyle konsensusla sağlanabilir."

İbrahim Kalın, Filistin topraklarında yaşayan Hristiyanların da ABD'nin Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıma kararından rahatsız olduğuna dikkati çekerek, "Bugüne kadar Filistin meselesinin en büyük problemi, Filistin'in yalnız bırakılmasıydı. Şimdi tam tersi oldu. Bence, İsrail ve Trump yönetiminin oraları buraları arayıp, baskı, şantaj, tehdit diline başvurmasının temel sebebi de bu gidişatı görmeleridir." dedi.

İki devletli çözümün 1967 yılındaki sınırları esas aldığını vurgulayan Kalın, çözümün uzamasının İsrail'in işine geldiğini, İsrail'in bu sürede Filistinlilerin topraklarını işgal etmeyi sürdürdüğünü söyledi.

"Görüşmelerin neticesini yansıtan bir karar değil"

Sözcü Kalın, ABD Büyükelçiliğinden yapılan vize açıklamasına ilişkin de "Yaptığımız görüşmelerin neticesini yansıtan bir karar değil bu. Bunun çok daha erkene alınması gerekirdi. Bu konuda epey bir görüşmeler oldu." değerlendirmesinde bulundu.

Kalın, ABD ile görüşmelerin devam edeceğini bildirerek, "Biz, Amerika Birleşik Devletleri'yle ilişkiler gerilsin, sürekli bir gerilim olsun arayışı içerisinde asla değiliz. Başkan Trump göreve geldiğinde de ilk temaslar, Cumhurbaşkanımızın görüşmeleri, hem NATO'da iki önemli müttefik olan Türkiye ve ABD ilişkilerini karşılıklı çıkar ve saygı esası çerçevesinde yürütmesi üzerine kurmayı arzu ettik." diye konuştu.

Ancak ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin PYD/PKK konusunda izlediği politikayı değiştirmediğine, Obama döneminden devraldıkları politikayı daha da güçlendirerek devam ettirdiğine dikkati çeken İbrahim Kalın, bu konuda anlaşmalarının mümkün olmadığını dile getirdi.

FETÖ elebaşının ve terör örgütü mensuplarının ABD'de olduğunu hatırlatan Kalın, bu konuda da çağrıda bulunduklarını, delilleri önlerine koyduklarını, haklarında tutuklama kararı olan kişilerin iadesini istediklerini ancak bu alanlarda da herhangi bir adımın atılmadığını kaydetti.

"Başkan bir şey söylüyor, sistem başka bir türlü işliyor"

ABD Başkanı Trump'ın kendilerine "İlişkileri daha iyi noktaya getireceğiz." derken, öbür tarafta sistemin başka türlü işlediğinin altını çizen Sözcü Kalın, bunun en somut örneklerinden bir tanesini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 24 Kasım'da Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde gördüklerini aktardı.

O görüşmede Trump'ın PYD/PKK'ya silah verilmeyeceğini söylediğini anlatan Kalın, "Cumhurbaşkanımız da dedi ki; 'Müttefikliğimize yakışan da budur. Bunun takibini yapacağız.' Geri dedi ki (Trump); 'Hiç endişen olmasın, ben generallerime talimat veriyorum ilgili kişilere, bunu durduruyoruz.' 2 gün sürmedi. 2 gün sonra Pentagon açıklama yaptı, 'Hayır, YPG'ye silah yardımımız devam edecek'. Başkan bir şey söylüyor, sistem başka bir türlü işliyor." değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'nin de ona göre tavır aldığını dile getiren İbrahim Kalın, "YPG konusunda katılmadığımızı ifade ettik. Operasyon içinde yer almadık. Biz oradan buradan da izin almayız, gereğini yaparız." şeklinde konuştu.

Kalın, FETÖ'ye karşı dünyanın her yerinde mücadelenin süreceğini vurgulayarak, Amerikalılar şöyle, böyle düşünüyor diye geri adım atmalarının söz konusu olmadığının altını çizdi.

"Ne Türk, ne Amerikan vatandaşlarının bundan zarar görmesini istemeyiz"

Vize konusunda Türkiye'nin bir karşılık verip vermeyeceğine dair soruyu da yanıtlayan Sözcü Kalın, "Bunun müzakereleri, görüşmeleri devam eder. Ne Türk, ne Amerikan vatandaşlarının bundan zarar görmesini istemeyiz. Bu konuda gerekli adımlar da atılır." ifadelerini kullandı.

İbrahim Kalın, daha üst düzeyde ilişkileri düzeltme noktasında bir takım adımlar atılacaksa, ABD'nin de atması gereken adımlar olduğuna işaret ederek, "İyi niyetimizi hala muhafaza ediyoruz ama bizim ulusal güvenliğimizi tehlikeye sokan bir unsur, husus, gelişme söz konusu olduğunda orada da tavrımızı net bir şekilde koyarız, daha önce de koyduğumuz gibi." şeklinde konuştu.

Rusya ve İran ile Astana sürecini yönettiklerini ve ABD'nin bu süreçte olmadığını anımsatan Kalın, "Halbuki biz en başta dedik ki; 'Cenevre süreci üzerinden bunu yönetelim. Cenevre sürecini belli bir bütünlük ve tutarlılık içerisinde yürütelim. Siyasi geçiş süreciyle ilgili neticeyi, ateşkesi ve diğer konuları burada çözelim'. Ama ne oldu, Cenevre süreci netice üretemedi. Hayatiyetini yitirdi." değerlendirmesinde bulundu.

Astana sürecinin netice üretmeye başladığını anlatan Sözcü Kalın, ateşkes sağlandığını, çatışmaların azaltıldığını ifade etti.

Kalın, Esed rejimine karşı Türkiye'nin tavrının net olduğunu, Suriye'nin geleceğinde Esed gibi bir liderin rolü, pozisyonu olamayacağını söyledi.

"Amerikan yönetiminde bir çok tutarsızlık var"

Amerikan yönetiminde bir çok tutarsızlığın olduğuna dikkati çeken İbrahim Kalın, ABD'nin bir dönem "Bizim önceliğimiz DEAŞ", bir dönem "Esed kalmalı" bir dönem de "Esed kalmamalı" dediğini aktardı.

Kalın, Kudüs meselesinin Amerikan yönetimini zora soktuğunu, tehdit ve şantaj diliyle baskı uyguladıklarını dile getirdi.

ABD'nin son hamle olarak "baskı yoluyla ülkeleri ikna edebilir miyiz" yoluna başvurduğunu kaydeden Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, bazı ülkelerin de "Böyle bir şantajla bize gelirseniz daha da kararlı bir şekilde gidip 'evet' oyu kullanırız." dediğini anlattı.

"Özlediğimiz tablo bu"

Kalın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarıyla ilgili ise reel siyaset üretemeyenlerin bu tür konular üzerinden suyu bulandırmaya çalıştığını söyledi.

Türk siyasetinin şu kritik dönemde bu tür meseleler üzerinden rehin alınmaya çalışılmasının nahoş bir tablo oluşturduğunu kaydeden İbrahim Kalın, Kudüs ve Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanının açıklaması konularına karşı muhalefet partilerinin tavrı için "Özlediğimiz tablo bu" değerlendirmesi yaptı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Cumhur İttifakı" önerisinin hatırlatılması üzerine de Kalın, "Bu konuda AK Parti Genel Merkez'de bir değerlendirme yapıyor arkadaşlar. MHP'deki mevkidaşlarıyla bu konuyu görüşüyorlar. Daha seçimlere var. O, nasıl bir şekil alacak? Benim bildiğim somutlaşmış, adı konulmuş bir formülden ziyade, genel konsensüsten bahsediliyor. Bunun şekli şemali ne olacak? Genel Merkezdekiler kendi aralarında konuşarak bir noktaya getirirler." dedi.

Muhabir: Özcan Yıldırım, Duygu Yener, Aynur Ekiz

Kaynak: AA