Beypazarı’nda 7 Eylül günü Dağlıca’dan 16 şehit haberi gelmesinden sonra “teröre lanet” için konvoy oluşturan bir grup, Kürt tarım işçilerinin yaşadığı mahalleye saldırmıştı. Linç korkusu yaşayan işçiler ilçeyi terk ederken, üç ay sonra Beypazarı’nın demografik yapısı tamamen değişti. Başkentin bir ilçesinde “Ya sev, ya terk et” diyenler kazandı. Kürt işçilerin yerini Suriyeliler ve “törenle” karşılanan Türkmenler almaya başladı. Yaşananlar seçim sonuçlarına da yansıdı. Kimse kiralık yer vermediği için ilçe binası bile olmayan HDP, 7 Haziran’da 1004 oy almıştı. 1 Kasım’da ise oyu 212’ye düştü. 7 Eylül gecesi Beypazarı’nda Diyarbakır (21), Mardin (47) ve Şanlıufra (63) plakalı araçlar yakıldı, evler ateşe verildi. Ertesi sabah Beypazarı’na gittiğimizde yol boyu araçlarının plakasını sökerek ya da önüne Türk bayrakları asarak ilçeyi terk etmeye başlayan tarım işçilerini görmüştük. Ne de olsa bu topraklarda coğrafya kaderdi, nüfus kâğıdı kaderdi, plaka da kaderdi. Kürt işçilerin yaşadığı Zafer Mahallesi’nde de denklerini buldukları araçlara yükleyip ilçeyi terk etmeye hazırlananlara kulak vermiştik. Üç ay sonra yeniden Beypazarı’na gittiğimizde, bu kez Zafer mahallesinde yakılan evlerin üstüne ay yıldız ve bozkurt resimleriyle basılan “damga”yı gördük. Neredeyse her evde Türk bayrağı asılıydı, bir tür güvenlik kalkanı olarak, birilerine mesaj niyetine. Yakılan bir aracın üstüne de püskürtme boyayla Türk bayrağı çizildiğini, sonra aracın kaldırıldığını anlattılar.

 

Vaatlerin dili

Muhtarla terk edilmiş gibi görünen sokaklarda dolaşırken, birçok Suriyeli kadın görüyoruz. “Devletin eli, sesi” muhtarı tanıyorlar. Muhtar da onlarla vaatlerin diliyle “Odun, kömür....” diye seslenerek iletişim kuruyor. Olay gecesini anlatırken “Kürt kökenliler konvoy yapanların aracını taşlamışlar, bizimkiler de karşılık vermiş” diyor. Ayrışma nasıl da olağanlaşmış, nasıl da yansıyor dile. “Sizinkiler kim” diye soruyoruz. “Beypazarı yerlileri, Türk kökenliler” karşılığını veriyor. “Bunlara 20 senedir ekmek veriyorduk, ekmek yediğin yere ihanet etmeyeceksin. Şimdi evler boşaldı, ekonomiye zarar. Ev, araba yakılması da doğru değil, milli servet. Şimdi yakan da memnun değildir ama o atmosferde olmuş bir şeyler” diye ekliyor. Kürt işçileri çalıştıran bostancılara büyük baskı olmuş. 4-5 bin kişi göçmüş. Muhtar, “Bizimkiler dokunmaz ama korkuyorlar” diyor.

 

Bir korku hikayesi

Beypazarı’nda ‘Ekinci’ soyadlı pek kimse kalmamış, daha çok onların evleri, araçları yakılmıştı. Muhtar Onur Karacaoğlu ile mahalleyi dolaşırken, Birgül Ekinci ile sohbet ettik. Olayların yaşandığı gün Beypazarı’nda değil, Mardin’deymiş. 6 çocukları var, biri engelli. Birgül Ekinci iki çocuğuyla gelmiş, kendisine kol kanat geren evsahibine sığınmış. Eşi 4 çocuklarıyla Mardin’de. Şimdi, daha önce oturdukları kiralık evde Suriyeliler var. O karanlık geceden duyduklarını “Kapıya dayanmışlar, arabalar yakılmış, çocukların başlarını kırmışlar” diye anlatırken, muhtar ayar veriyor: “Bizimkilerden de varmış, sizinkilerden de.”

 

CHP'li Uysal: Her sınıftan öğrenci eksildi

CHP İlçe Başkanı Ali Uysal, seçim öncesi birçok yerde aynı anda yaşanan olayların “bilinçli olduğu” görüşünde. “Tek noktadan düğmeye basıldı” diyor. İlçedeki değişimi de şöyle anlatıyor: “Türkmen dernekleriyle bağlantı kurup Türkmen işçiler getirdiler, terminalde törenle karşılamışlar. Suriyeliler geliyor ama 3 Kürt işçinin işini 10 Suriyeli yapamıyor, diyorlar. Ayrıca dil sorunu var. Her sınıftan birkaç öğrenci eksildi. Olaylara yerli halk müdahil olmadı. Dışarıdan gelen bir aracın olayları başlattığı söylendi. O günlerde ‘Osmanlı ocakları’ dendi. Sorumlular ortaya çıkarılmadı. Uysal, “7 Haziran’da HDP’ye çıkan oyların ülkücü kesimde reaksiyon yarattığını” vurguluyor.

 

HDP İlçe Başkanı da göçmüş

HDP İlçe Başkanı Abdo Öner de Diyarbakır’a göçmüş. Telefonla konuştuk. “Sürekli oyumuz artıyordu. Yine destekçilerimiz var ama korkuyorlar” diyor. “Ülkücülerin etkin olduğu bir ilçede HDP’li olmak” üzerine konuşurken, “16 yıldır Beypazarı’ndaydım. Bir iki kavga olurdu ülkücülerle, ama öyle ev, araba yakmak gibi bir saldırı hiç olmadı. AKP’nin faşistleri gibisini görmedik” görüşünü dile getiriyor. “Çıkarıldığımız yere dönmem” diyor ve ekliyor: “Artık nasıl olsa tek başlarına iktidar oldular. Aynı şeyler olmaz”.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr