İstanbul Barosu olarak ölenlere Allahtan rahmet , yakınlarına sabır diliyoruz. Yaralı yurttaşlarımıza acil şifalar temenni ediyoruz.

Bir hukuk kurumu olarak ilan etmeliyiz ki; bu yangın başkadır... Bu yangın, bir Ceza İnfaz Kurumunda çıkan kavga veya isyanın sonucu değil, Türkiye Adalet Sisteminin geldiği son noktanın yangınıdır.

Uzunca bir süreden bu yana, toplumun  özel ilgi alanına dahil olan davaları  izleyen ve bu alandaki odaklanma nedeniyle ihmal edilen “adi suçlularla” ilgili yaşanan gelişmeler, Şanlıurfa’da bir yangınla noktalanınca, su yüzüne çıkma imkanı buldu.

Bu “yangın” sayesinde,  Cezaevlerinin insanca yaşam koşullarından mahrum olduğunu öğrendik.

Bu “yangın” sayesinde, kapasitelerinin çok üstünde mahkum ya da tutuklu barındıran Ceza İnfaz Kurumları olduğunu, insanların yerlerde yattıklarını, günde iki kez yarım saat verilen su ile ihtiyaç giderdiklerini öğrendik.

Bu “yangın” sayesinde, aslında hemen ertesi gün sağlanabileceği anlaşılan klimanın bir yerler yanmadan temin edilemeyeceğini de anladık.

Bu yangın bize çok şey anlattı.

Bundan bir süre önce, bir “özel hükümlü” için özel Cezaevi aranmış ve O’nun  “rahatı” Bakanlığa dert olmuştu. Dilerse rahat ettirebilen Bakanlığın, bu özeni her mahkum için gösteremediğini bu “yangın” öğretti bize...

Ve nihayet; 237 kişi kapasiteli bir Ceza İnfaz Kurumunda bu kapasite 367 kişiye çıkarılmış iken 1057 mahkum barındırılınca  “yangın” çıkması kaçınılmazdı.

Şimdi bu yangın, başsağlığı mesajları ile geçiştirilecek basitlikte değildir...

İstanbul Barosu olarak bütün sorumluları önce “vicdani muhasebeye” davet ediyoruz. Ardından  Adalet Bakanından, İnfaz Koruma Memuruna kadar bütün sorumluların hesap vermesi gerektiğini düşünüyoruz.

Kişi özgürlüğünü kısıtlayarak kamu otoritesini sağlayan devlet;  sorumluluğu altındaki  yaşam hakkının yok olmasına neden olan yangını, bu hiyerarşideki bütün görevlilerin sorumlu davranmaları ile  söndürebilir.

“Mahkumlar arasındaki kavgaya” dikkat çekerek, sorumluluklarını  kendileri üzerinden uzaklaştıracaklarını sananlar, bu çabalarında başarılı olamazlar. Yaşananları yangın öncesinde Bakanlığa yazılı başvuru ile ulaştıranlara yanıt bile verilmemiş ise, Bakanlığın bu sorumluluktan kaçması olası değildir. Çünkü bu yangın başkadır.

İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI