LONDRA - TAYFUN SALCI

İngiltere’de iktidardaki Muhafazakar Partinin milletvekili ve eski Dışişleri Komisyonu Başkanı Crispin Blunt, gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin Suudi Arabistan’da görülen davayı "saydam ve açık diye nitelendirmenin zor olduğunu" söyledi.

Suudi Arabistan’da tutuklu kadın aktivistlerin işkenceye maruz kaldığı tespitini içeren heyet raporunu kaleme alan İngiliz milletvekilleri arasında yer alan Blunt, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Suudi Arabistan’da geçen yıl tutuklanan 8 kadın hakları aktivisti ile onlara destek veren 4 erkek aktivistin tutukluluk koşullarıyla ilgili “işkence” iddialarını değerlendiren Blunt, “Suudi demokrasi aktivistlerinin ve bazı erkek destekçilerinin tutukluluğuyla ilgili yaygın kaygıları inceleyebilmek için Suudi yetkililerden bir ay önce iş birliği talep ettik. Ancak bir yanıt alamadık.” diye konuştu.

Suudi yönetiminin iş birliğini alamadıkları için bu ülkenin dışındaki kaynaklardan gelen bilgilere dayanarak bir rapor kaleme aldıklarını anlatan Blunt, “Bu tutukluların kötü muameleye maruz bırakıldığına ilişkin iddiaların hemen hemen kesin bir şekilde doğru olduğu sonucuna vardık.” dedi.

Blunt, “Suudi Arabistan'da bu kötü muameleye yönelik bir kovuşturma sürecinin yürüdüğüne dair haberler var. Ancak tabii ki bu görünürlük kazanmadıkça veya uluslararası denetim olmadıkça, buna güvenmek çok zor.” değerlendirmesinde bulundu.


Suudi demokrasi aktivistlerinin tutukluluk koşullarıyla ilgili iddiaların “işkence” sınırlarına girdiğini belirten Blunt, bunun da evrensel hukukun yetki alanına giren bir suç teşkil ettiğini söyledi.

Kaşıkçı cinayeti

Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’yla ilgili olarak Blunt, “Suudi Arabistan'da bir yargılama süreci devam ediyor ama bunu saydam ve açık bir adalet süreci diye nitelendirmek zor.” dedi.

Kaşıkçı cinayetinin de tutuklu demokrasi aktivistlerinin durumuyla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Blunt, “Hepsi göz önüne alındığında şu anlama geliyor: Suudi Arabistan'da aktif bir sivil topluma yer yok.” diye konuştu.

Bakan Şimşek'in iddia edilen söylemleri yalanlandı Bakan Şimşek'in iddia edilen söylemleri yalanlandı

Suudi rejiminin kendisini “istişari monarşi” olarak tanımladığını hatırlatan Blunt, “Eğer istişari monarşiyle yönetilen bir ülkeyseniz, halka kulak vermek ve yanıtlamak zorundasınız.” ifadesini kullandı.

Suudi Arabistan’da sivil topluma getirilen kısıtlamaları eleştiren Blunt, “İnsanlar Cemal Kaşıkçı'nın veya kadın insan hakları aktivistlerinin kaderini paylaşmaktan korktukları için hiçbir şey söylemiyorsa bu ne anlama gelir?” diye sordu.


Suudi rejiminin gerçekleştirme iddiasında olduğu kadınlara araç sürme hakkı, din polisinin yetkilerini sınırlama, sinemaları açma gibi reformları savunan aktivistlerin bile tutuklandığına işaret eden Blunt, “Eğer tartışmaya, muhalefete ve politikalarınızın eleştirilmesine alan bırakmazsanız, halkın başınıza getireceği işler konusunda dikkatli olmanız gerekir.” diye konuştu.

İngiliz milletvekillerinden Suudi Arabistan raporu

İngiliz milletvekillerinden oluşan bir heyetin dün yayımlanan raporunda, Suudi Arabistan'da tutuklu bulunan kadın aktivistlerin "zalim ve insanlık dışı muameleye" maruz bırakıldıkları belirtilerek, "İlkece, en üst düzeydeki Suudi yetkililer de işkence suçundan sorumlu olabilirler." değerlendirmesi yapılmıştı.

Muhafazakar Partili Blunt'ın yanı sıra Liberal Demokrat Partili Leyla Moran ve İşçi Partili Paul Williams'tan oluşan "Tutukluluk Gözden Geçirme Paneli"nin raporunda, Suudi Arabistan'da tutuklu bulunan 8 kadın aktivistle görüşme taleplerinin Suudi yetkililerce yanıtsız bırakıldığı kaydedilmişti.

Tutuklu kadınların maruz kaldığı muameleden sadece muameleyi icra edenlerin sorumlu olmadığı vurgulanan raporda, "İlkece, en üst düzeydeki Suudi yetkililer de işkence suçundan sorumlu olabilirler." ifadesi kullanılmıştı.

Suudi Arabistan'da geçen yıl tutuklanan aktivistler arasında Luceyn el-Hezlul, İman en-Nefcan, Azize el-Yusuf, Semer Bedevi ve Hetun el-Fassi gibi isimler yer alıyor.

Kaşıkçı olayı

Suudi gazeteci Kaşıkçı, evlilik işlemleri için 2 Ekim 2018'de girdiği Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda katledilmişti.

Orta Doğu'nun en etkin gazetecilerinden, Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı'nın, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesi ve sonrasında yaşananlar, Türkiye ve dünya kamuoyunun gündemindeki yerini koruyor.

Cinayetin üzerinden geçen sürede Kaşıkçı'nın ne zaman, nerede ve nasıl öldürüldüğüyle ilgili bilgiler ortaya çıktı ancak cesedinin nerede olduğu konusu hala netlik kazanmadı.

Suudi Arabistan'da cinayetle ilgili olarak bir dava süreci başlatılmış ancak süreç, saydam olmamakla eleştirilmişti.

Son olarak Suudi yetkililer Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard'ın cinayetin işlendiği konsolosluğa girmesini engellemişti. BM Özel Raportörü'nün soruşturma sürecinde elde ettiği bilgileri ve soruşturmaya ilişkin tavsiyelerini BM İnsan Hakları Konseyinin hazirandaki oturumunda rapor olarak sunması bekleniyor.

Kaynak: AA