ANTALYA - AYŞE YILDIZ / GÜLSEM ADAM

Polis Akademisi Uluslararası Terörizm ve Güvenlik Araştırmaları Merkezinin (UTGAM) hazırladığı "Yeni Nesil Terör: FETÖ'nün Analizi" başlıklı raporda, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) başörtüsü üzerinden yaptığı algı operasyonlarına da yer verildi.

Antalya'da gerçekleştirilen "Uluslararası Bir Tehdit Olarak FETÖ" temalı "2. Uluslararası Güvenlik Sempozyumu"nda açıklanan raporda, örgüt üyelerinin sosyo-psikolojik analizi ortaya konuldu.

Fetullahçı Terör Örgütü üyelerinin davranış kalıplarının sosyo-psikolojik analizinde, örgütten 15 Temmuz darbe girişimi öncesi ayrılan kişilerle yapılan mülakatlar neticesinde elde edilen itiraflara, darbecilerin basına sızan ifadelerine ve örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in konuşma metinlerine başvuruldu.

FETÖ'nün dünyada var olan benzeri modern kült ve terör yapılanmalarından oldukça farklı olduğu vurgulanan raporda, örgütün militanlarını geri planda ve saklı tutan, gerektiğinde aktif hale geçebilecek gizli hücreler şeklinde kurgulandığı bildirildi.

Raporda, asıl amacı devleti ve milleti bölmek olan örgütün taban desteği azalsa da özellikle 15 Temmuz sonrası kendilerini gizlemiş olanların sosyal medya aracılığıyla kendilerini mağdur olarak tanıtıp, daimi mağdur rolünü oynadıkları belirtildi.

Üyelerin örgüte tam bir aidiyet duygusuyla bağlandıklarının görüldüğü vurgulanan raporda, "Dünyadaki birçok radikal örgüt gibi FETÖ 'biz' ve 'onlar' vurgusunu sürekli başvurmuştur. 'Biz' kavramının içinin dindarlık, temizlik, ulvilik ve yücelik gibi değerlerle doldurulmasıyla örgüt militanları ahlaki açıdan saf ve üstün kimseler haline geldiklerine inanmaktadırlar. FETÖ'nün gazete tirajından farklı ülkelerde açtığı okul sayısına kadar her alanda en çok sayıda ve üstün olana sahip olma tutkusunun temelinde bu duygusal bozukluk yatmaktadır." ifadelerine yer verildi.

Örgütten kadın üyelerine "başınızı açın" telkini

"Biz" kavramının örgütün gizli yapısının oluşmasında da önemli işlevlere sahip olduğu ifade edilen raporda, şunlar kaydedildi:

"Örgüt üyelerinin bütün ihtiyaçları karşılanarak, bu kişilerin 'biz' içerisinde yer almadıkları durumlarda başlarına maddi ve manevi büyük felaketlerin geleceği yönünde yüksek tehdit algısı kritik bir noktadır. Sözde yüksek tehdit algısıyla kadınların başörtüleriyle üniversitelere girmeleri, kamuda çalışabilmeleri yasal olarak mümkün hale gelişmişken dahi örgüt, üyelerine tedbiri elden bırakmamaları gerektiğini belirtmiştir. Bu durumun kendilerini ortaya çıkarmak için yapılmış bir 'tuzak' olduğu algısını oluşturan örgüt, kadın militanlarının başlarını açmaları yönündeki telkinlere devam etmiş, aksi takdirde kendileri gibi örgütün de ifşa edileceği yönünde yüksek tehdit duygusu aşılamıştır. 'Biz' vurgusuna diğer kritik bir örnek, Hristiyanlıkta papanın söylemleridir. Bir kardinal papa olarak seçildikten sonra hayatının geri kalan süresinde daima 'biz' zamirini kullanmaktadır. Bir grubu temsil ettiğini düşünmektedir. Bu temsiliyet kavramı örgüt elebaşı Gülen tarafından da daima kullanılmaktadır. Kendisini 'kainat imamı' olarak adlandırmasıyla dini bir lider ve temsilci olduğu yönündeki vurguları da kuvvetlendirmektedir."

FETÖ'nün "biz" kavramını kullanmasının bir diğer nedeninin örgüt üyelerinin tüm eski sosyal çevresinden ve dahası ailelerinden dahi duygusal olarak koparılmak istenmesinin teşkil ettiği aktarılan raporda, üyelere verilen kod isimlerle ailenin verdiği değer ve ahlak anlayışının dışında yeni bir değerler kümesine ve ahlak anlayışına sahip olunmasının amaçlandığı belirtildi.

Raporda, yeniden inşa edilen sahte kimlik ve ahlak anlayışı sayesinde kişinin tüm ahlaksızlıkları ve suçları en ufak vicdan rahatsızlığı yaşamadan gerçekleştirir hale geldiği kaydedildi.

Kaynak: AA