Ankara Büro-Cumhuriyet/  Hükümetlerarası Türkiye-İtalya Zirvesi’ne katılan Recep Tayyip Erdoğan, akşam saatlerinde yurda döndü. Esenboğa Havaalanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan’ın hedefinde Cumhuriyet gazetesi yazarı Bekir Coşkun vardı. Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in ABD ziyaretinin ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Özel’e yönelik eleştirilerinin anımsatılması üzerine verdiği yanıtta, şunları söyledi:

“Genelkurmay Başkanımızın bu ziyaretinden daha tabi birşey olamaz, bu bir. İkincisine gelince, Sayın Kılıçdaroğlu siyasetin edebi yanını, adap yönünü hala anlayamadı. Önce eleştiri ve hakaret kelimelerini iyi öğrenmesi lazım. Kılıçdaroğlu tabii sürekli hakaretle yatıp kalktığı için bu tür hakaretlere de herkesin aynı şekilde katlanması gerektiğini ifade ediyor, iddia ediyor. Bir defa kimsenin kimseye hareket yetkisi yoktur, böyle bir hakkı da yoktur. Kalkıp da Türkiye’de TSK’nin başında bulunan paşa ki, bunu sadece Genelkurmay Başkanı olarak değerlendirmek yanlış olur. Genelkurmay Başkanı’ndan al, diğer paşalara; geçmişte ölmüş olan ki, Gazi Mustafa Kemal’e kadar... Çünkü orada bir isim verilmiyor zaten, ‘paşa’ deniyor. Paşa denildiği zaman oraya kadar dayanır. Orada yapılan benzetme talihsiz bir benzetmedir. Ama bu zat, ne yazık ki bütün kaleminden hep pislik akan bir zat olduğu için, bu tür şeyleri yapıyor ve burada Sayın Kılıçdaroğlu önce o makamlarda bulunan TSK mensuplarına sahip çıkması gerekirken, ‘niye cevap verdi’ diyor. Ne yapacaktı?”

‘Bütün paşalar dava açmalı’

Tepkisini bir adım daha ileriye götürerek bütün paşaları Coşkun’a dava açmaya çağıran Erdoğan, geçmişte generaller için “onbaşı olamayacakların general olduğu ülke” manşeti atan ve bu manşeti nedeniyle 312 generale 614 bin TL tazminat ödemeye mahkum olan şeriatçı Vakit gazetesini örnek vererek şunları kaydetti:
“Bence şu anda paşaların bu işin hukuki yönünde de haklarını aramaları lazım. Bakın daha önce bir başka gazete böyle bir hakaret, bu denli bir hakeret söz konusu değildi... Böyle bir yazı yazılmıştı, kalktılar bütün paşalar dava açtılar, kazandılar. Ama burada hakaret var. Orada onbaşılık, generallik gibi bir şey söz konusu idi. Burada ise bir köpekle benzetme yapıyorsun. İşi buraya getiriyorsun. Sayın Kılıçdaroğlu muhalefet etsin. Ben şu anda hem Başbakan hem Ak Parti Genel Başkanı olarak konuşuyorum; bu tür bir hakarete o makamın ve o makamda bulunanların eyvallah etmemeleri gerekir ve verilen cevap da aslında gayet kibar bir cevaptır. Ben de okudum o cevabı, arkadaşlarımla da değerlendirmesini yaptım. Bu tür şeyler yanıtsız kalmamalı.”

‘Başkanlık sisteminde kararı halk verir’

Bir gazetecinin MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Başkanlık sistemi ile ilgili eleştirilerini anımsatması üzerine de Erdoğan, bu konuda nihai kararı halkın vereceğini belirterek, “Yeni anayasa çalışmaları içinde, başkanlık veya yarı başkanlık bu da tartışılır. Yeni anayasada bu yerini alır veya almaz, bu ayrı bir konu. Biz gayet rahatız. Niçin diğerleri hemen isyan ediyorlar, bu kadar hop oturup hop kalkıyorlar? Olmazsa olmazımız diye bir şey söylemedik” dedi. Alparslan Türkeş’in 9 Işık eserinde bu konuda “Milliyetçi hareket, tek başkan, tek meclis sistemini savunur” dediğini anımsatan Erdoğan, “Başka birşey söylemeye gerek yok herhalde” diye ekledi.

Erdoğan, partisinin Adana il kongresinde kırmızı çizgilerini anlatırken kullandığı “tek din” ifadesiyle ilgili eleştirilerin anımsatılması üzerine de bu konudaki açıklamalarının bir “dil sürçmesi” olduğunu söyledi. Erdoğan, yanlışlıkla “tek vatan” yerine “tek din” cümlesini kullandığını savundu.

Erdoğan, 28 Şubat soruşturmasındaki gözaltı dalgalarıyla ilgili bir soruyu yanıtlarken de,  “Şu anda tabi bir süreç işliyor ancak böyle bir dalga, iki dalga, üç dalga, dört dalga filan yani bunlar toplumun huzurunu da doğrusu kaçırıyor ve bundan bizler de ciddi manada rahatsızız. Yani atılması gereken adımlar atılır, biter geçer. Ama bu dalgalar, böyle arka arkaya geldikçe, bu dalgalar da kusura bakmasınlar da ülke boğulur. Bu kadar bu iş bence uzatılmamalı” dedi.