ANKARA - SELEN TEMİZER

Ankara'da Önder mahallesinde, iç içe yaşayan Suriyeliler ve Türkler, son dönemde kardeşliklerini hedef alan söylentilerden kaygı duyuyor. Mahallenin sakinleri, provokasyonlara karşı birlik içinde oldukları mesajını veriyor.

Altı yılını dolduran iç savaştan kaçarak başkente gelen Suriyeliler, Önder mahallesinde Türklerle iç içe yaşıyor.

Altındağ ilçesinde, mobilya imalathaneleri ile bilinen Siteler semti yakınındaki mahallede, Türk ve Suriyeli esnaflar yan yana çalışırken, aileler de komşuluk ediyor.

Son dönemde sosyal medya ve bazı basın organlarında Suriyelilerin "suçu tırmandırdıklarına yönelik" haber ve yorumlar, mahallelinin huzurunu kaçırıyor.

Önder sakinlerinden 65 yaşındaki Cavit Etleç, 6 yıldır Suriyelilerle Türklerin, komşuluktan da öte, aile ilişkisi içerisinde yaşadıklarını söyledi.

Mahalledeki Suriyelilerin kendisine "baba" dediğini duygulanarak ifade eden Etleç, onlarla kurduğu ilk iletişimi şöyle anlattı:

"Savaşın ilk dönemleriydi. Kıştı. Boş olan bir evden sesler geldiğini duydum. İçeri girdim ki onlarca genç ve 6 tane çocuk, betonun üzerinde yatıyor. Konuştuğumda Türkçe bilmediklerini anladım. Eve gittim ki hanım uyumuş. Kış olduğu için soba yaktığımız odada yatıyorduk. Yatak odasına girdim, döşek, yorgan, battaniye, ne varsa Suriyelilere götürdüm. Sabah uyandığımızda hanım eve hırsız girdi sanarak telaşlandı. Eşyaları benim götürdüğümü öğrenince, belki de en büyük kavgamızı ettik. Ama ertesi gece hanımı yüklükte ne kadar yorgan varsa onlara taşırken gördüm. İşte bizim hayatımız o gece değişti."

Etleç, bir süre öksürdükten sonra, Hayat isimli genç Suriyeli kadının kendisine su getirmesi üzerine "Bakın işte, öksürdüm diye bana hemen koşup su getirdi. Hayat, benim kızım. Onun kız kardeşi Diyana da kızım. Onun çocukları da benim torunlarım." diye konuştu.

"Yardımlaşma üzerine bir hayat kurduk"

Mahalledekilerin deyimiyle "Baba Cavit", son dönemde münferit olayların Suriyelilere atfedilmesinden rahatsızlık duyduklarını vurgulayarak, "Mahallemizde 2 bin 550 aile, 30 bin insan var. Bunlar içinde Suriyelilerin suç oranı yüzde 1 bile değildir." dedi.

İçişleri Bakanlığının 5 Temmuz'daki açıklamasını hatırlatan Baba Cavit, "Yüzde 1 civarında olduğunu varsayarsak, kalanı Türklerden, Türkler de onlardan razı. Öyle bir durumdayız ki sanki onlar Arap değil, biz de Türk değiliz. Bunlar anlamını kaybetti. Biz aile olduk. Son zamanlarda Suriyeliler üzerinden yapılan algı operasyonunun gerçekle hiç alakası yok. Bakın, ben hem Önder sakini hem esnafıyım. İç içeyiz. En iyi biz biliyoruz. Burası sıradan bir mahalleyken, Suriyelilerin gelmesiyle, mahalleye iyilik geldi. Yardımlaşma üzerine bir hayat kurduk. Bunun tadı hiçbir şeyde yok."

"Provokatif olayların önüne geçmek için önlemler alıyoruz"

Baba Cavit, bu tür provokasyonların önüne geçebilmek için Önderli Türk ve Suriyeliler olarak önlem aldıklarını belirtti.

Camide namazlardan sonra kendi aralarında istişare ederek, her iki toplumun gençlerine öğütler verdiklerini belirten Baba Cavit Etleç, "O yüzde 1'lik kesim, gençlerimizin aklını çelmesin diye onlara nasihat ediyoruz. Kendi aramızda WhatsApp grubumuz var. Beni de eklediler. Provokatif olayların önüne geçmek için önlemler alıyoruz. Böyle bir olayı önceden haber aldığımızda, olay büyümeden internet üzerinden haberleşiyoruz. Gruptan yayıyoruz."

Etleç, gelecekle ilgili kaygı duymadığının altını çizerek, "Ben artık kaynaşmış bu iki toplumun oyuna geleceğine inanmıyorum. Şurada bir kargaşa görüp de sopayı alıp gitmek çok kolaydır. Ama onu kucaklayıp da yaptığının yanlış olduğunu anlatmak zordur. Ama en güzelidir. Biz güzel olanı seçtik." ifadelerini kullandı.

Eşi Hafize Etleç ile, mart ayında Türkiye Diyanet Vakfının 'İyilik Ödülü'ne layık görüldüklerini gururla anlatan Baba Cavit, ödülü göstererek, "Ödülü bile ona göre yapmışlar. Dünyayı, iyilik eli kucaklıyor." dedi.

"Suriye'ye döndüklerinde onlarsız ne yapacağım?"

Suriyelilerin Anne Hafizesi, Hafize Etleç de, Hayat ve Diana ile torunu yerine koyduğu 10 ve 8 yaşlarındaki Neda ve Neca'yı göstererek, "Onlarla ağlayıp, onlarla gülüyorum. Evlenen olursa çeyizlerini hazırlıyorum. Alıştınız mı diye soruyorlar. Çok daha fazlası. Onlarla telefonlaşmadan duramayız. Yemekleri bir arada yeriz." şeklinde konuştu.

Anne Hafize, gözyaşlarına boğularak, şunları söyledi:

"Bazıları maksatlı haberlere inanıp onların gitmesini isterken, ben 'yarın bir gün savaş biter de Suriye'ye dönerlerse onlarsız ne yapacağım' diye üzülüyorum. İyi günümüz de kötü günümüz de beraber geçiyor. 'Bırakmayız sizi, götürürüz' diyorlar. Unutmasınlar, bana yeter."

"Birbirimizi tembihliyoruz"

27 yaşında, 7 aylık hamile Diyana Dabah da, kızının ismini Hafize koyacağını belirterek, Suriye'ye döndüğümde, bugünlerden bir hatıra olsun istiyorum." dedi.

2,5 yıl önce Türkiye'ye geldiğinde Türkçe bilmediğini anlatan Dabah, şunları kaydetti:

"Bazı yerlerde çalıştım. Çoğunlukla iyi insanlarla karşılaştım. Baba Cavit ile tanıştıktan sonra her ihtiyacımızla ilgilendiler. Baba Cavit, eşime mobilya dükkanında iş buldu. Anne Hafize de Türkçe öğrenmemize yardım etti. Provokasyonların tekrarlanmaması için dua ediyoruz. Çok üzülüyoruz. Birbirimizi sakin kalmak için tembihliyoruz."

Dabah'ın yeğeni 10 yaşındaki Neda da, "Nene Hafize'yi çok seviyorum. Benim gerçek anneannem gibi. Burada herkes bizi seviyor. Biz de onları sayıyoruz. Günlerimiz oyunlar oynayarak geçiyor. Türk arkadaşlarımız da var. Mahalledeki Nazife Hatun İlkokuluna gidiyorum." diye konuştu.

İçişleri Bakanlığı, Suriyelilerin karıştıkları olayların Türkiye'deki toplam asayiş olaylarına oranının 2014-2017'de yıllık ortalama yüzde 1,32 olduğunu açıklamıştı.

Kaynak: AA