ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Uluslararası Yargı Reformu Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada üstü örtülü biçimde hükümete eleştiriler yöneltti. Yapılacak reformların, geçmişten intikam alma aracı olarak kullanılması gibi bir yanlışlığa düşülmemesi gerektiğini vurgulayan Kılıç, “Dün yargının siyaseti kuşatma gayretlerine karşı çıktığımız gibi bugün de siyasetin yargıyı kuşatmasına izin vermeyeceğiz” dedi.

Dünya Bankası’nın katkılarıyla düzenlenen Uluslararası Yargı Reformu Sempozyumu’nun açılışına, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Martin Raiser ile yüksek yargı başkanları, yargıç ve savcılar katıldı.Açılışta konuşan Kılıç, yargının “bir cümle ile, yaşanmış gerçeklere ulaşma sanatı” olarak tanımlanabileceğini belirtirken “Bu gerçeklere ulaşmakla hak ve özgürlükleri ihlal edilmiş olanların, haklarını zamanında ve adilce teslim etmiş oluruz. Yargının topluma sunduğu yegane ürün adalettir. Ve bu ürünün alternatifi de yoktur. Adalet hizmetlerinin onarıcı niteliği, üretim kalitesi ve zamanında dağıtımın varlığı ile güç kazanır. Aksi durum bunalım, kaos ve vicdanları isyana sürüklemekten başka sonuç doğurmaz” dedi.

Haşim Kılıç, hâkimin tarafsızlığının sağlanamaması, mesleki eğitimdeki eksiklikler, evrensel değerlere uzaklık gibi nedenlerin uygulamada toplumu ikna edecek güçlü kararların çıkmasına imkân vermediğini kaydetti. Doğan bu boşluğun, her seferinde siyaset kurumlarınca yasal düzenlemeler yapılarak doldurulduğunu ve yargının yorum alanının daraltıldığını belirten Kılıç, bunun bir şekilde yargıya olan güvensizlik olarak da tanımlanabileceğini kaydetti. Kılıç,“Yargının hesabını veremediği sınır tanımaz uygulamaları, ağır bedeller ödenmesi sonucunu doğurmuş, anayasa ve yasalarda radikal değişimlerin yapılmasının haklı nedenini oluşturmuştur. Dün yargının siyaseti kuşatma gayretlerine karşı çıktığımız gibi bugün de siyasetin yargıyı kuşatmasına izin vermeyeceğiz” diye konuştu.

Hâkimlerin, yasaların ve kuralların dili olduğunu vurgulayan Kılıç, şunları kaydetti: “Bu dili nasıl kullanırsanız, hukuk devleti ona göre oluşur ve gelişir. Hâkimin iç dünyasındaki endişe, kaygı, korku, ideolojik baskı, dostluk ve düşmanlık duygularından arındırılması, tarafsızlığının olmazsa olmaz koşuludur. Vicdanlar üzerinde oluşan bu işgaller kalkmadıkça, bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşumunu sağlamak mümkün değildir. Hukuk, siyasal, kültürel ve sosyal hayatı dönüştüren çok güçlü bir araçtır. Bu aracın dö-nüştürücü gücünü, toplumu hizaya sokan vesayetçi bir anlayış için değil, insan onurunu huzura erdiren hak ve özgürlüklerin adil dağıtımında tüketmeliyiz.

Yapılacak reformların, geçmişten intikam alma aracı olarak kullanılması gibi bir yanlışlığa da düşülmemelidir. Aktörleri değişmiş yeni vesayet odaklarının oluşmasına imkân vermeyen samimi değişimlere inanmak istiyoruz. Toplumun ve dünya barışının buna ihtiyacı vardır.

Bağımsızlık ve tarafsızlık sorunlarını çözmüş bir yargının, adil, makul ve ölçülü kararlarıyla uygulama sorunları ortadan kalkacak, oluşan bu güven ikliminde hak ve özgürlüklerin daha rahat yaşanması sağlanacaktır. Halkımızın mutluluğu adına evrensel değerlerle bütünleşmiş, her türlü siyasi ve ideolojik etkiden arındırılmış, hızlı ve etkin bir yargı ihtiyacı, konuşacağımız reform projelerini gerçekleştirmeyi zorunlu kılmaktadır.”

Hâkimlerin uygulamaları ile yüksek yargının birikmiş dosya mağduru olma yükünden kurtulmasının yapılacak reformlara bağlı olduğunu vurgulayan Kılıç, “Hukuk sistemini geliştirirken, yeni mazlum ve mağdur yaratmayalım. Farklılıklarla bir arada yaşamanın yolu, başkalarının hak ve özgürlüklerini savunma erdemini göstermemize bağlıdır. Bilinmelidir ki bir mazlumun seher vaktinde döktüğü bir damla gözyaşının tanıdık silahların gücünden daha etkili olduğunu, geçmişte yaşadıklarımız bize göstermiştir” dedi.

CUMHURİYET