Rahmi Ofluoğlu

 AKP seçimde, milli irade, seçim, sandık, 17 Aralık darbesi, paralel yapı, Pensilvanya,  kökü dışarıda güçler gibi kavram ve sembolleri içeren kendi hedef kitlesinin sahip olduğu paradigmalarla uyumlu bir seçim stratejisi ve bu strateji etrafında geliştirilmiş taktikler uyguladı.

CHP, kendi varlık nedeni ile uyumlu, hedef seçmen kitlesinin paradigmalarını doğru algılayan bir strateji yerine daha çok kasetlerin peşine takılan,bir stratejiye dayanmayan, birbiri ile uyumsuz taktikler uyguladı..

MHP’nin kendi varlık nedeni ile uyumlu bir seçim stratejisi mevcuttu. Bu strateji şöyle özetlenebilir:

Anti Kürt, açılıma karşı, PKK düşmanı, Türkçü, uniter yapıdan yana bir strateji. MHP’nin bir stratejisinin olmasına rağmen oy oranında ciddi bir artış sağlayamamasının nedeni bu stratejinin seçmen kitlesi içerisindeki alıcısının sınırlı olmasıdır. MHP toplum hafızasında cinayetlerle yer etmiş, bozkurtları ve komandoları ile anımsanan bir partidir. Savaş yanlısıdır..  Bu nedenlerle de seçmen kitlesi içerisinde sınırlı bir paya sahiptir, bu yüzden oy artışı da sınırlı kalmaya mahkumdur.

Siyasi partilerin başarı oranı test sınavları gibi doğru yanlışla orantılı değildir. Seçmen ve seçim bir doğru yanlış sınavı değildir. Bu nedenlerle siyasi partilerin aldığı oyları söyledikleri, savundukları şeylerin doğruluk oranı ile tartmak hatadır.

AKP,  kendi hedef seçmen kitlesine göre bir seçim stratejisi oluşturdu ve bütün seçim kampanyası boyunca bu stratejiye sadık kaldı.

AKP, kendi seçmenine, ısrarlı ve sürekli bir şekilde “ben senin oyunla iktidar oldum, milli iradeye yani senin değerli oyuna dayanıyor ve güveniyorum, paralel yapı 17 Aralık darbesi ile sizin oylarınızla oluşan iktidarı yıkmak istedi, bunların kökü dışarıdadır, dış güçlerle işbirliği halindedirler, bunlar vatan haini”  mesajını verdi.

AKP seçmen kitlesi AKP’yi iktidar yaparken şu paradigmalarla hareket etmişti:

“Kemalistler, ulusalcılar bizi ötekileştiriyor, bizim kimliğimizi tanımıyor. Kemalistler orduya ve darbelere dayanıyor, bunlara karşı oluşacak bir AKP iktidarı bize kimliğimizi geri verecek ve darbelerden kurtulacağız”

AKP bu seçimde bir seçim stratejisi tayin etti ve seçim kampanyası boyunca bu stratejiye sadık kaldı. AKP,  hedef seçmen kitlesine şunu anlatmaya çalıştı:

“AKP’yi siz iktidar yaptınız, AKP sizin oylarınızla sandıktan çıktı. Şimdi Pensilvanya’da yerleşik olan zat dış güçlerle de işbirliği yaparak bize darbe yapmak istiyor.  CHP ve MHP’de bu kökü dışarıda darbe girişimine destek oluyor, kendi seçtiğin iktidara sahip çık”

AKP DOĞRU MU SÖYLÜYORDU?

 AKP’nin söylediklerinin doğru ya da yanlış olmasının hiçbir önemi yoktu. Bu iş bir pazarlama gibi.. Ne sattığınız değil, müşterinin ne istediği önemli.. AKP seçim stratejisi ile talep yaratmaya çalışmıyor, müşterinin ne istediğini iyi biliyor ve bu isteğe uygun ürün pazarlıyordu. Burada ürünün özelliklerinin bir önemi yoktur. Tıpkı moda gibi..

AKP tespit ettiği bu seçim stratejisine hiç ters düşmedi, tutarsız söylemlerde bulunmadı.

CHP, bir stratejisi olmadığı gibi partinin kuruluş felsefesine ters uygulamalar yapıyor, zaman zaman söylemleri partinin varlık nedeni ile çelişiyordu.

CHP’nin bir cemaat ile işbirliği Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ile CHP’nin varlık nedeni ile taban tabana zıttı. CHP kasetlerin peşine takıldı ve günlük söylemlerde bulundu, günlük politikalar uyguladı.

İktidarı hırsızlıkla suçlarken İstanbul’da yolsuzluk suçlaması ile partiden ihraç edilmiş bir kişiyi, Ankara’da bir eski MHP’liyi, bir başka yerde bir türbanlıyı aday gösteriyordu. Bütün bunlar CHP’nin felsefesi ile taban tabana zıttı..

CHP’nin bir seçim stratejisi olmadığı gibi kendi felsefesi ile tutarlı söylem ve uygulamaları da yoktu..

CHP, AKP’ye “hırsız” diyordu.. AKP’nin hedef seçmeni hırsızlık suçlamasına hiç aldırmadı, kendi seçtiği iktidara sahip çıktı, AKP’nin söylemi ile kökü dışarıda, dış güçlerle işbirliği yapan bir güce karşı partisini korudu.

Hırsızlık suçlamasına karşı ortalama yurttaşın cevabı:

-Kim çalmıyor ki? Oldu..

CHP’nin ne alevi sorununda, ne de Kürt sorununda anlaşılır, açık bir politikası yoktu, bu konularda parti içerisinde de görüş birliği yoktu..

Seçmen bütün bunları gördü ve CHP’ye güvenmedi.. MHP ise mazisi ile toplum hafızasında mahkum olmuş bir parti..

Seçmen doğrulara, yanlışlara göre değil olgulara göre davranış sergiledi.