Adalet İçin Hukukçular Suriye ile ilgili gelişmeler üzerine bir açıklama yayımladı. "Konu Suriye mi? Kovuşturmaya yer olmadığına!" başlığını taşıyan açıklamada, "Emperyalizmin Ortadoğu'yu yeniden yapılandırma projesinde sıranın Suriye'ye geldiği açıktan tartışılmaktadır. Suriye'deki siyasi iktidara karşı emperyalist güçler tarafından açıktan desteklenen "muhalif" unsurlar da Türkiye'de konuşlandırıldı. Geçtiğimiz hafta sonunda AKP iktidarının Suriye'ye karşı giriştiği provokasyon ise süreci başka bir noktaya taşımıştır" denildi.

Suriye'ye yönelik tacize kovuşturma yok!
Adalet İçin Hukukçular açıklamasına şu şekilde devam etti:

"Açıklama, "Ulusal ve uluslarası basın yayın organlarında ise 'muhaliflerin' İstanbul'da yapılan uluslararası toplantılarda Suriye'deki iktidarı nasıl devireceklerini planladıklarına, Hatay ve civar illerdeki mülteci kamplarında savaş eğitimi aldıklarına, Türkiye sınırından ve havaalanından Suriye'ye silah soktuklarına dair onlarca haber neredeyse her gün yer almaktadır."

Grup bir süre önce Türkiye'de bulunan ve Suriye'de silahlı eylemler yapan gruplara işaret ederek, Türk Ceza Kanunu'nun "Yabancı Devlet Aleyhine Asker Toplamak" suçuyla ilgili 306. maddesine dayanarak suç duyurusunda bulunmuştu. Açıklamada bu yöndeki başvurunun sonucu da şu şekilde aktarıldı:

"Adalet İçin Hukukçular olarak basında yer alan haberle ilgili olarak İstanbul Özel Görevli Cumhuriyet Başsavcılığı'na Türk Ceza Yasası’nın 306. maddesinde düzenlenmiş bulunan ‘Yabancı Devlet Aleyhine Asker Toplamak’ suçunun işlendiği gerekçesi ile geçtiğimiz Kasım ayında suç duyurusunda bulunmuştuk.

İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı altı aydan uzun bir zaman sonra nihayet bir ‘karar’ verebildi: Kovuşturmaya Yer Olmadığına!"

Her gün basına demeç veriyorlar, ama Emniyet ve MİT onları bulamıyor!
Adalet İçin Hukukçuların yaptığı başvuruyla ilgili kararın gerekçesi ise daha da ilginç:

"Kararın gerekçesinde, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve MİT Müsteşarlığı ile yapılan yazışmalar neticesinde, suç duyurusunda adı geçen kişilerin Türkiye’ye giriş ve çıkışlarının bulunmadığının anlaşıldığı ve gerek bu kişilerin gerekse başka kişi ve kurumların Suriye'ye karşı asker toplamak fiilini gerçekleştirdiklerine dair bilgi edinilemediğinden bahsediliyor. Ayrıca tarafımızca dile getirilen iddiaların soyut nitelikte olduğu, gazete nüshaları dışında somut delil bulunamadığı, bu nedenlerle takipsizlik kararı verildiği de yer alıyor."

İç ve dış basında neredeyse her gün Türkiye'de bulunan silahlı Suriyeli grupların üyeleri ve yöneticileri ile röportajlar yayımlanıyor. Bu röportajlarda Özgür Suriye Ordusu başta olmak üzere, çeşitli grupların askeri yetenekleri, güçleri, para ve silah desteği talepleri gibi birçok ayrıntıya yer veriliyor. Daha geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan'ın Suriyeli muhaliflere silah desteği sağlanması amacıyla İstanbul merkezli bir fon oluşturduğu haberleri basına yansıdı. Yine geçtiğimiz hafta ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri CIA'nın Türkiye'de silahlı Suriyeli gruplara silah teminini yönettiğini açıkladı. Nisan başında İstanbul'da yapılan "Suriye'nin Dostları Toplantısı"nda Suriye muhalefeti yabancı devletlerden silah ve para talep etti. Ancak her nasılsa, artık günlük vaka haline gelen bu örneklere rağmen, Emniyet ve MİT bu silahlı muhaliflerin Türkiye'deki varlığını tespit edemiyor!

Adalet İçin Hukukçular söz konusu karara yönelik gerekli yasal itirazları yaptığını duyurarak, açıklamasını şöyle tamamladı:

"Eğer ortada savaş gibi ülkemizi ve halkları kana boğacak kanlı bir tezgahın planları olmasa idi, gerek emniyetin gerekse MİT’in yazılarına, gerekse de Özel Görevli Savcılığın kararına gülüp geçebilirdik. Ama mesele ciddidir.

Bu nedenle bir kez de bu açıklama ile kanlı tezgahın planlamacılarını uyarıyoruz. Böylesi bir savaşın bedeli gerek ülkemiz gerekse bölge halkları için çok ağır olacaktır. Aynı şekilde, bunun sorumluluğu da ağırdır."