Eski Kültür ve Turizm Bakanı ve aynı zamanda tecrübeli bir hukukçu olan Ertuğrul Günay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'le ilgili verdiği kararla ilgili açıklamasını değerlendirdi. Erdoğan'ın, "Ben AYM'nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar. Ama onu kabul etmek durumunda değilim ve verdiği kararı da uymuyorum, saygı da duymuyorum" şeklindeki sözlerini yorumlayan Günay, "AYM kararları değil mahkemeleri, TBMM'yi bile bağlar. AYM'nin iptal ettiği bir kanunun yürürlüğü kalkar ve meclis, AYM'nin iptali doğrultusunda yeni bir düzenleme yapma ihtiyacı hisseder. Yasama organını bile bağlayan AYM kararlarına ilk derece mahkemelerinin direnmesini telkin etmek, hukuk devleti açısından çok tehlikeli bir maceraya yol açmaktır." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AYM kararı ile ilgili sözlerini Cihan Haber Ajansı'na değerlendiren Ertuğrul Günay, "AYM kararına karşı sayın Cumhurbaşkanın'ın böyle bir açıklama yapması en masum ifadeyle bir talihsizlik. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı'nın, Anayasa'ya ve Anayasal kurumlara saygı göstermek açısından örnek olması gerekirken, böyle bir açıklama yapması bir sıkıntılı durumun ifadesi." şeklinde konuştu.

"KARARDAKİ BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VURGUSU"

Yaşanan sıkıntının, AYM kararında 'basın özgürlüğüne vurgu yapılmasından' kaynaklandığını ileri süren Günay, "Sanıyorum sayın Cumhurbaşkanına böyle bir açıklama yapmasını telkin eden sözde danışmanlar, AYM kararının basın özgürlüğüne vurgu yapmasından sonra, tutuklu bulunan diğer gazetecilerin de aynı hak ve imkandan yararlanması ihtimalinin önünü kesmek için böyle bir açıklama yapılmasını gerekli gördüler. Ancak bildiğiniz gibi AYM kararları, değil mahkemeleri, TBMM'yi bile bağlar. AYM'nin iptal ettiği bir kanunun yürürlüğü kalkar ve Meclis AYM'nin iptali doğrultusunda yeni bir düzenleme yapma ihtiyacı hisseder. Yasama organını bile bağlayan AYM kararlarına ilk derece mahkemelerinin direnmesini telkin etmek, hukuk devleti açısından çok tehlikeli bir maceraya yol açmaktır. Ve kazara böyle bir yola girilirse bu yola girilmesine sebep olanların meşruiyeti tartışma konusu olur ve bundan da devlet çok büyük zarar görür. Çünkü devlet hukuka bağlı bir organ demektir. Çağımızda hukuka bağlılığı yitiren kuvvetler devlet muamelesi görmezler. Ve o ülkelerde sadece kendi içlerinde değil uluslararası ortamlarda da büyük sorunlarla karşı karşıya kalırlar." diye konuştu.

"AÇIKLAMANIN 28 ŞUBAT'TA YAPILMASI DA ÖZEL BİR TALİHSİZLİK"

Böyle bir açıklamanın 28 Şubat günü yapılmasının da ayrıca özel bir talihsizlik olduğunu iddia eden Ertuğrul Günay, "Açıklamanın 28 Şubat günü yapılması da ayrıca özel bir talihsizlik oldu bence. Çünkü 28 Şubat'ta birçok alanda insan haklarının ve hukukun çiğnenmesinden şikayet ediyorduk. Yine yıldönümünde Adalet ve Kalkınma Partisi'ninkendi önerisiyle Anayasaya girmiş bulunan bireysel başvuru hakkından sayın Erdoğan'ınşikayetçi olması çok ironik bir görüntü verdi. Gazetecilerin bu bireysel başvuru hakkından yararlanmasından sonra AYM'ye karşı seslerini yükseltenler, savcısı olduklarını söyledikleri davaların sanıkları bu haktan yararlanırken garip bir biçimde sessizliği tercih ettiler. Bu da 28 Şubat'la ilgili dün yapılan bütün konuşmaların hamasetten öte gitmediğinin somut bir kanıtı oldu." şeklinde konuştu.

Cihan