FATİH KIYMAN / [email protected]

Piyasalar, Amerikan Merkez Bankası FED’in bugün açıklayacağı faiz kararını bekliyor. Türkiye özelinde ise yarın Merkez Bankası’nın (MB) bir kez daha faiz indirimine gideceği tahmin ediliyor. Ekonomi yorumcusu Zülfikar Doğan ve ekonomist Uğur Civelek, bu iki kritik gelişmenin küresel piyasalar ve Türkiye ekonomisi için ne anlama geldiğini, küresel ekonomik krizde gelinen noktayı BirGün’e değerlendirdi. Ekonomistler, FED'in kararı ne olursa olsun MB'nin temkinli davranması gerektiğini kaydetti.

FED artırımı yine erteleyecek

FED’in faiz açıklaması konusundaki beklentileri yorumlayan Zülfikar Doğan, şöyle konuştu: “FED, geçen yılın son üç ayından bu yana her toplantısında bir faiz artışı beklentisi gündeme getiriyor fakat bunu sürekli erteledi, bugüne kadar da yalnızca bir kez artış yönünde bir karar çıktı. FED, küresel ölçekte tekrar bir ‘kur savaşları’ durumunun tekrar ortaya çıkmaması için, faiz artırımını kasıma kadar erteleyecektir diye düşünüyorum. Keza Avrupa merkez bankası da son toplantısında indirim yönünde bir eğilim ortaya koydu.”

Faiz indirimine uygun koşullar yok

MB’nin perşembe günü bir kez daha faiz indirime gitmesi beklentisini de değerlendiren Doğan, “Türkiye Merkez Bankası bana göre ağırlıkla siyasi gerekçelerle peş peşe faiz indirimine gitti; fakat içerideki yapıya ve ekonomik verilere, makro göstergelere baktığımızda aslında Türkiye’nin faiz indirimlerini kaldıracak ekonomik yapıya sahip olmadığı anlaşılıyor. Konut kredisi faizlerine baktığımızda MB’nin yaptığı indirimlerin bankacılık sektörü tarafından kabullenilmediğini görüyoruz. Çünkü enflasyon, dış ekonomik gerçekler, küresel ekonominin içinde bulunduğu durum bankaları temkinli olmaya itiyor” dedi.

Özellikle bankacılık sektörünün durumu düşünüldüğünde MB’nin faiz indirimi konusunda özellikle temkinli davranması gerektiğine dikkat çeken Doğan, “Bankaların dışarıdan kaynak temin etme konusunda da sıkıntıları var. Mali bünyelerinde de birtakım sorunlar var. Moody’s ve Fitch, 18 Türk bankasını yakın takibe aldı. FED faiz artırsa bile, MB’nin temkinli davranması gerek” ifadelerini kullandı.

Piyasalar kâbus görüyor

Uğur Civelek ise FED’e ilişkin piyasaların yüzde 80 ihtimalle bir faiz artışı beklemediğini, faiz artırımının aralık ayına erteleneceği beklentisinin ağır bastığını ifade ederek, piyasaların bir değişim haberi almak istemediğini söyledi. Civelek, “Diğer yandan, IMF Başkanı üç hafta önce bir açıklama yaptı ve ekim ayında küresel ekonomi büyüme tahminlerinin aşağı doğru revize edileceğini söyledi. Bu bir mesaj. Dünya ekonomisinde işler iyiye gitmiyor. Faiz yükselişine tahammül yok. Durum bir yıl önce de böyleydi” dedi.

Küresel ekonomide büyüme sorunlarının devam ettiğini ifade eden Civelek, “Risk alma isteği artmıyor. Fakat faiz yükseltme beklentisi devreye girdiğinde riskten kaçınma yıkıcı olmaya başlıyor. Bu sarmal piyasaları kuşatmış durumda, piyasalar kâbus görüyor. Bunu terse çeviremiyorlar. Sadece söylemlerle, oyalayarak günü kurtarmaya çalışıyorlar. Ben de şimdi FED’den bir hareket beklemiyorum. Söylemlerle top çevirecektir piyasalar” şeklinde konuştu.

Piyasaların tepkisizliği her şey yolunda demek değil

Piyasaların MB’nin ısrarlı faiz indirimlerine ilk etaptaki gibi sert tepki vermemesinin Türkiye’de işlerin iyi gittiği olarak yorumlanmaması gerektiğini vurgulayan Civelek, “Piyasalar faiz indirimine şimdi ses çıkarmıyor. Bu, işlerin iyiye gittiği anlamına gelmiyor. Bakın, temmuz ayı perakende satışları yüzde 3,1 düşmüş, sanayi ciro endeksi yüzde 7,7 düşmüş. Marttan bu yana faiz düşürülüyor olmasına rağmen, ikinci çeyrekte Türkiye ekonomisi büyümedi. Bankaların kredi hacmindeki artış oranı zayıf. Dışarıdan kaynak gelmiyor. MB’nin faiz düşürmesi yetmiyor, piyasaya girip kalıcı likit de vermesi lazım, bunun kurları uçuracağını da biliyor, o yüzden yapmıyor. Sadece faiz düşürmek de ekonominin toparlanmasına yardım etmiyor” dedi.

***

Sorunlarımız var, sadece MB ile çözemeyiz

Ekonomist Uğur Civelek şunları da kaydetti: “Bu yıla asgari ücrette ve emekli maaşlarında artışla başladık. O halde iç talep bu sene canlı olacak diye düşünüyorsunuz. Kamu harcamaları da sene başından beri çok yüksek. Ama ekonomi ivme kaybediyor. Bunu sadece 15 Temmuz ile açıklayamayız. Bankaların kredi vermekte isteksizliği de ortada ve böyle gitmesi mümkün değil. Şimdi taksit uygulamasıyla iç talebi uyarmaya çalışıyorlar. Yatırım eğilimi sıfıra yakın, hiçbir artış yok. Dışarıdan gelen parayla az çok 2000’li yıllarda bir toparlanma yaşadık, fakat artık dışarıdan para gelmeyecek. Tasarruf açığımız var, sorunlarımız var ve MB ile tek başına bunları çözemeyiz.”

Kaynak: Birgun.net