SEVGİLİ Berkin...

Sevgili kardeşimiz...
Dün Türkiye’de çok güzel bir şey oldu.
Türkler ve Kürtler, uzun zamandan beri ilk defa ortak bir acıyı paylaştı...
Senin için ağladı.
Kürtlerin önde gelen gazetesi Özgür Gündem birinci sayfasını sana ayırarak şöyle dedi:
“Yaşatacağız...”
Ayrıca önceki gece Uludere’de insanlar ellerinde meşale ile senin için yürüdüler. 
Bunu sen başardın sevgili kardeşim...
* * *
Sevgili Berkin... 
Sevgili kardeşimiz...
Dün Türkiye’de milli düzeyde yayınlanan 21 gazetenin manşetinde tam sayfa sen
vardın.
Bunlar arasında laik gazeteler vardı, Kürt gazeteleri vardı, İslami duyarlılığı olan
gazeteler vardı, milliyetçi gazeteler vardı.
Bu gazeteler ezici çoğunluktaydı. Tirajlarını üst üste koysan, Türkiye’deki toplam tirajın
yüzde 80’ini temsil ediyordu.
Bunu sen başardın sevgili kardeşim.
* * *
Sevgili Berkin...
Sevgili kardeşim... 
Türkiye’nin en çok satan spor gazetelerinden Fanatik, dün kurulduğundan beri ilk
defa, spor dışı bir haberi manşetine taşıdı.
O sendin sevgili kardeşim.
Bunu sen başardın sevgili kardeşim.
* * *
Sevgili Berkin...
Sevgili kardeşim...
Uzun yıllardan beri ilk defa Türkiye’nin işveren ve işçi kuruluşları aynı konuda bildiri
yayınladı.
Bunu sen başardın sevgili kardeşim.

Sevgili Berkin...
Sevgili kardeşim...
Senin cenazenin kalktığı gün, televizyon dizilerinin setlerinde, bütün çalışanlar hep
birlikte seni andı.
Defilelerde mankenler, üzerinde senin adın olan siyah tişörtlerle podyuma çıktı.
Ülkenin en ünlü sanatçıları senin için tweet’ler attı, yazılar yazdı.
Ferzan Özpetek’in harika 
filmi ‘Kemerleri Bağlayın’ın 
galası, sana gönderilen sevgi alkışları ile başladı.
Hiç ummadığımız, hiç tanımadığımız insanların insani yanlarını gördük.
Bunu sen başardın kardeşim.
* * *
Sevgili Berkin...
Sevgili çocuğum...
Yüz binlerce insan, seni ellerinin, yüreklerinin, gözyaşlarının üstünde taşırken, ülkende
14 milyon tweet atıldı. 
Bu tweet’ler 70 milyon kişiye ulaştı.
Türkiye nüfusu kadar insana yani...
Bunu sen başardın, sevgili çocuğum...
* * *
Sevgili Berkin... 
Sevgili evladımız... 
Senin 16 kiloya inmiş küçücük bedenin hepimizin gönül gözünü açtı.
O gözle baktığımız zaman gördük ki...
Bu ülkede güzel bir şeyler oluyor.
Ortak bir yası tutuyoruz, birlikte ağlıyoruz, insani yanımızı hatırlıyoruz, yeniden bir
millet oluyoruz.
Başbakan kefenli mangalarını miting meydanlarına sürerken...
Bu millet kefenini yırtıyor...
Bunu sen başardın sevgili Berkin...
Bazen 15 yıllık bir hayat, bir asırlık ömre bedeldir...
Sen öldün...
Bizse şimdi korku duvarlarını yıkıp hayata asılmayı öğreniyoruz...
İstanbul-Kahire 1235 km, Kasımpaşa-Okmeydanı 3-5
BU nasıl bir duygudur, bu nasıl bir öfkedir ki... 
Türkiye 15 yaşındaki çocuğuna ağlıyor, ülkenin başbakanı ise sanki inatlaşır gibi,
geçen yıl Kahire’de ölen Müslüman Kardeşler yöneticisinin kızına gözyaşı döküyor.
Hem de aynı gün...
İstanbul-Kahire 1235 kilometre.
Başbakan’ın Kasımpaşa’daki mahallesi ile Okmeydanı arasındaki mesafe?
Üç, bilemediniz beş kilometre...
1235 kilometreye gözyaşını yetiştirebilen bir başbakan, dibindeki çocuğa da bir-iki
damla gözyaşı dökemez mi...
Ona iki gözü olduğunu, hiç olmazsa birinden ülkesinin evladı için iki damla gözyaşı
dökebileceğini kimse söyleyemez mi?
Ama ülkesinin yüzde 50’sini üvey evlat diye gören, adamları o yüzde 50’ye “S.....sin
gitsinler” diyecek kadar kendinden ve insanlığından geçmiş bir zümreye ne
anlatabileceğiz ki... Biz ağlayalım yeter...
Müslüman dünyada da yapayalnız kalıyor
BATI’yı, demokrasinin başkentlerini çoktan kaybetmişti.
Yavaş yavaş anlıyorlardı, Gezi’de gözleri iyice açıldı.
Fazla iplemedi, “Müslüman dünyanın sokakları bana yeter” diyordu.

“Müslüman Kardeşler”in büyük ağabeyliğine soyundu...
-Önce Suriye’yi kaybetti.
-Sonra Kahire sokaklarını.
-Bağdat ve Tahran da gitti...
-Taa Fas’a gitti, kral, görmemek için bahane uydurdu, başka yere gitti.
-Geriye kaldı sadece Körfez ülkeleri...
Önceki hafta Suriye ve Birleşik Arap Emirlikleri, Katar’daki büyükelçilerini çekti.
Neden biliyor musunuz?
Katar Müslüman Kardeşler’i destekliyor diye...
-Size kimse söyledi mi...
Birleşik Arap Emirlikleri, 9 aydan beri büyükelçisini Ankara’ya göndermiyor.
Neden mi?
Erdoğan, Mursi yüzünden kendilerine hakaret ettiği için. Ha bu arada Bangladeş’le de
aramız bozuldu.
O da idam edilen eski İslami lider yüzünden.
* * *
Böylece kaldı Katar’la baş başa...
Onlarla da Sabah gazetesindeki ortaklık ya bitti ya bitiyor...
Geriye kim kaldı?
Gazze’nin üç beş mahallesi.
Bir de, Suriye’de TIR’larla beslenen kafa kesen arkadaşlar...
Yani “Mahallenin en makbul Müslümanları...”
Onunla da, geçen yıl Şam’da birlikte kılacaklarını ilan ettikleri cumanın bitmeyen telafi
namazları kılınıyor.
Allah kabul eder mi bilmem... 
Karanlık adam böyle puslu havayı sever
İşte hepimizin korktuğu oldu.
Bir can daha gitti.
O kimdir, hangi taraftandır diye sormak günahtır.
Ölen bizdendir..
Tunceli’de ölen polis memuru da bizdendir.
Peki kim öldürmüştür bu çocukları da?
İçinde bulunduğumuz uğursuz iklim...
Bu kutuplaşmayı, bu gerginliği, bu acımasız iklimi, bu puslu havayı seven karanlık
adamlar, maskeli provokatörler.
Bunun sorumlusu oymuş, buymuş hiç önemi yok. Polis dağılmış, yargı yıkılmış, devlet
çökmüş...
Yani ülkemiz, karanlık insanların cirit atacağı bir meydana dönüşmüş. 
Artık lafa bakmayalım. 
Bu ülkeyi yeniden kardeşçe yaşatacak icraata bakalım.
Önceki gece hayatını kaybeden iki çocuğumuza da Allah’tan rahmet, yakınlarına da
başsağlığı diliyorum.
İnşallah bu sonuncusu olur.

Hürriyet