İstanbul Sarıyer'de polisin düzenlediği operasyon sırasında sırtından vurularak katledilen Dilek Doğan'la ilgili davanın ilk duruşmasında sanık polis tetiğe basmadığını öne sürerken aile de polisin bağırarak içeri girdiği sırada silahının ateş aldığını söyledi.

Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre; ancak Doğan Ailesi, sanık polisin birden bire “Ben sana ne dedim. Ben sana ne dedim. Ne dediysem o” diye bağırarak eve girdiğini ve muhtemelen kolu ya da ayağının kapıya çarpması üzerine silahın ateş aldığını savundu. Anne Aysel Doğan, “Biz polise hakaret etmedik. Etsek hepimizi vururdu” dedi.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen duruşma öncesi Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı çevresinde geniş güvenlik önlemi alan polisler toplanmak isteyen bir gruba müdahale etti. Adliyede ise stajyer avukatların salona alınmak istenmemesi nedeniyle gerginlik çıktı. Avukatlar ve izleyiciler bariyerlere yıkıp koridora girdi. Bunun üzerine duruşmanın yapılacağı salon değiştirildi. Yargılamayı CHP milletvekilleri Selina Doğan, Gamze Akkuy İlgezdi, İlhan Cihaner, Hilmi Yarayıcı, Ali Haydar Hakverdi ve Barış Yarkadaş da izledi.

SANIK POLİS: BEN TETİĞE BASMADIM
Duruşmada ilkin sanık polis Y.M.’nin ifadesi alındı. Y.M., canlı bomba olduğu iddia edilen Hatice Ruken Kılıç’ı bulmak üzere Doğan Ailesi’nin evine gittiklerini kaydetti. Y.M., kendisinin beş kişilik özel hareket biriminin sorumlusu olduğu, yanlarında arama için gelen sekiz polisin daha bulunduğunu belirtti. Evin kapısında ağabey Mehmet Doğan ile karşılaştıklarını, bu kişinin “Ailem uyuyor. Annem hasta, sizi görürse telaşlanır. Önceden haber versem olur mu?” dediğini anlattı. Bunun üzerine birlikte eve girdiklerini, içerideki odada Dilek Doğan ile karşılaştıklarını öne sürdü. Ağabeyi Mehmet’in Dilek’in varlığından söz etmemesi nedeniyle kuşkulandıklarını ve bu nedenle kimlikleri istediklerini belirtti. Bu süreç içinde Mehmet’in kendilerine hakaret ettiğini ve sözlü şekilde taciz ettiğini savunarak, şöyle konuştu:

“Benim uyarmama rağmen arama yapan polislerin bulunduğu odaya girmek istiyordu. Arkadaşlarımın belinde silahları vardı ve açıktaydı. Ben de Mehmet’in önüne geçmek için silahımın namlusu ve kabzasından tutarak, geriye doğru ittim. Mehmet’in arkasında anne ve babası da vardı. Dilek solumda, banyo kapısının önündeydi. Bu esnada aile, üzerime ellerini attılar. Kendimi geri çekerken patlama oldu. Ben kendi silahımın bile patladığını düşünmedim. Tetiğe basmadım.”

Y.M., vurulmasından önce Dilek Doğan’ın kendisini eliyle ittiğini ileri sürdü. Vurulduktan sonra Dilek’i hastaneye götürmek istediklerini ancak aile tarafından engellendiklerini savundu.

DOĞAN AİLESİ: BAĞIRARAK İÇERİ GİRDİ, SİLAHI PATLADI
Baba Metin Doğan da polisler geldiğinde Dilek’in kapı ağzında olduğunu, annesini uyandırıp “Sakin ol, heyecanlanma, arama yapıp gidecekler” dediğini anlattı. Polise karşı hakaret veya fiziki bir müdahalede bulunmadıklarını belirten Doğan, “Canlı bomba aradıklarını söylediler. Canlı bomba çekmecede veya kitapların arasında mıdır?” dedi. Dilek’in polislere kibar davrandığını vurgulayan baba Doğan, “Polis Y.M. bir iki kez evden çıkıp geriye geldi. Son gelişinde oğlum Mehmet’e ‘Ben sana ne dedim, ben sana ne dedim? Ne diyorsam o’ diyerek içeri girdi. O an patlama oldu” dedi.

Ağabey Mehmet ise evdeki arama sırasında polislere hakaret etmediğini anlatarak, “Ben Ankara’daki canlı bomba saldırısını eleştirdim. ‘Yüzü aşkın insan öldü, oradaki canlı bombayı bulamadınız’ diye konuştum. Sanırım, beni susturmak için ‘Ben sana ne dedim’ diyerek, içeriye girdi. O esnada ya kolu ya da ayağı kapıya çarptı ve silah ateş aldı. Namlunun ucu, Dilek’in kalp izasına bakıyordu” dedi.

Anne Aysel de polis Y.M.’nin çok sinirli davranışlar gösterdiğini kaydederek, “Dilek’i dört yaşındayken İstanbul’a getirmiştim. Bugüne kadar evimize onlarca kez polisler geldi. Ancak biri bile Dilek’e dokunmamıştı. Bu polis ise deli gibi dolaşarak dışarı çıktı. Biz hakaret etmedik. Hakaret etsek hepimizi vururdu. Öyle bir ruh hali vardı. Döndüğünde, ‘Ben sana ne dedim’ diyerek içeriye girdi ve patlama oldu” diye konuştu.

26 YILA KADAR HAPSİ İSTENİYOR
Dilek Doğan, “DHKP-C'nin 10 Ağustos'ta ABD Başkonsolosluğu'na yönelik saldırısının firari şüphelisi Hatice Ruken Kılıç'ın yakalanabilmesi ve başka bir eyleminin önlenebilmesi” gerekçesiyle 18 Ekim'de Sarıyer'de düzenlenen operasyonda, evlerinde arama yapan polislerden birinin silahından çıkan kurşunla yaralanmış, kaldırıldığı hastanede yedi gün yaşam mücadelesi verdikten sonra hayatını kaybetmişti. Tutuksuz yargılanan polis Y.M.'nin 'kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi' suçundan 20 yıldan 26.5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlanmıştı.

Kaynak: Birgun.net