GÜLSEN CANDEMİR - [email protected]

Mujica Türkiye’ye yaptığı ziyaret kapsamında iki günlük program için İzmir’e de uğradı. İlk gün kendisini konuk eden İzmir Büyükşehir ve Konak Belediye başkanlarını ziyaret eden eski devlet başkanı İzmir’in eşsiz manzarasını gören tarihi Asansör’de de sabah kahvaltısını yaptı.

Çarşamba akşamı Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde moderatörlüğünü gazeteci-yazar Ece Temelkuran’ın yaptığı ‘Destek ile yoksulluğu önleriz’ konulu panelde İzmirliler ile buluşan Mujica için salonun içi kadar dışarısı da kalabalıktı. Dışarıda Mujica’yı sinevizyondan takip eden İzmirliler, Konak Belediyesi’nin düzenlediği imza gününde Mujica’nın ‘Saraysız başkan’ kitabını da imzalattılar.

Alkışlar eşliğinde salona giren Mujica, Temelkuran’ın ‘Saray’da yaşamayan bir başkan nasıldır?’ sorusunu, ‘Uruguay bir cumhuriyet ve başkanlar da vatandaşlar gibi yaşamayı tercih ederler. Ben başkan olduğum için değil, en az 50 yıldan beri hep yaşadığım tarzda, alçak gönüllü yaşamayı tercih ettim. Uzun yıllar cezaevinde kaldım, oradayken bana uzun yıllar sonra yatak vermişlerdi. Bu beni çok mutlu etmişti. Orada az şeyle yaşamayı, azıcık şeyle mutlu olmayı öğrendim, öyle yaşamaya çalışıyorum.’ biçiminde yanıtladı.

Özgürlüğün zamana sahip olmakla paralel olduğunu söyleyen Mujica, ‘Diyelim ki, ev, araba satın alıyorsunuz ama zamanı satın alamıyorsunuz, marketten ‘bana 5 yıl ver’ diyemiyorsunuz. Daha açık konuşayım hepimiz yaşamak için çalışmak zorundayız, ama yaşam sadece çalışmak değildir. Cenneti burada isteyin, burada cenneti yaşayın diyorum sizlere.’ diye konuştu.

DAYANIŞMA RUHU

Adalet mücadelesinin her zaman süreceğini ifade eden Mujica, ‘Daha iyi bir dünya için her zaman mücadele olacak. Bu mücadelenin sonu yok. Medeniyete giden yol, dayanışmadan ve bunun için savaşmaktan geçiyor. Mücadele etmek zorundayız, özgürlük ve dayanışma için... Birlikte olmak ve birleşmek durumdayız. Birbirimizden öğrenecek çok fazla şeyimiz var. Uruguay’da son 40 yıldır birlikte yürüyoruz. Kendi içimizde farklılıklarımız var. Tartışıyoruz. Ama parlamentoda karar vakti geldiği zaman, çoğunluğun dediği oluyor ve ilerliyoruz. Ama bu anlatıldığı gibi kolay değil. Ancak çalışan işçileri, gün yüzü görmeyen işçileri düşünecek olursak, buna yine de ‘çok zor’ diyemeyiz. Bir noktaya kadar kendiniz geliştirebiliyorsunuz.

'ŞEYTANA İZİN YOK'

Fidel Castro ve Obama arasında arabuluculuk yaptığının hatırlatılması üzerine öncelikle ABD politikalarını eleştiren Mujica, sözlerine şöyle devam etti: ‘Ben Kuzey Amerika’nın siyaset anlayışını sevmiyorum. 50 yıldır güneydeki Küba’ya ekonomik yaptırım uyguluyor. Onları gündelik hayatlarında zor durumda bırakıyor. Bunu değiştirmek istiyorum ve bunu Küba’yı desteklediğim için yapıyorum. Dünyada eşitsizlik, adaletsizlik var ama, problemlerin çözümü için adımlar atılabilmeli. Şeytana asla izin verilmemeli. Bu nedenle insanların bir araya gelmesi lazım. Günün sonunda değiştirdiğiniz şeyler bir tarihi yazabilir.’

***

Nobel’i neden reddetti?

Nobel Barış Ödülü’nün kendisine verilmesi ihtimali söz konusu olduğunda bunu reddedeceğini açıkladığını söyleyen Mujica, ‘Bu kadar savaş dolu dünyada hangi yüzle bana Nobel Barış Ödülü veriyorlar. Ben bu yüzden bu ödülü reddettim. Savaşsız da bir şeyleri elde etmek mümkün. Modern bir şekilde bir araya gelip, mücadele edilebilir. Bence tüm dünyanın halkları barış ve umut için bir araya gelmeli. Dünyada dakikada 2 milyar dolar savaşlara harcanıyor. Bu parayı harcayanlar bunu fakirlerin sırtından kazanıyor. Biz yaşlılar belki artık bunları yapamayız ancak siz gençler, barış üzerine odaklanın. Her zaman evreni düşünün ve bu evreni gemi gibi düşünüp, geminin hayatta kalabilmesinin hepimize bağlı olduğunu düşünün. Ben tanrıya inanmıyorum. Ama herkesin inancına saygılıyım. İnsanın bilinci ile ilgili görevlerini düşünürsek, dünyayı kurtaracak olanlar insanlardır. Yaşamı savunmak için bir araya gelmeliyiz çünkü gökyüzünden bir şey gelip de bizi kurtarmayacak.’ dedi.

Halkların kendi kendilerini yönetmelerinin çok önemli olduğunu da söyleyen Mujica, ‘Ben halkın kendi özyönetimini savunuyorum ama sadece kendi istediği özyönetimle olamaz bu. Hoşlanmadıklarının da kendi kendini yönetme hakkı olmalı. Her halk kendi meselelerini yönetmekte özgür olmalı. Umut ediyorum ki; ileride barış ve özgürlük konusunda daha ileriye ulaşmış olacağız.. Herkesin birbiriyle aynı düşüncede olacağı bir dünya mümkün değil. Herkes birbirinden farklı düşünceye sahip olsa da barış içinde yaşayabilir’ diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: Birgun.net