Rahmi Ofluoğlu ile FETÖ/PDY davaları üzerine söyleşi

Adaletbiz; FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yönetici ve üyeliği suçlaması ile açılan davaların gidişatı konusunda ne söyleyebilirsiniz?

Rahmi Ofluoğlu; İktidar FETÖ/PDY örgütünün çözülmediğini ve örgüt üyelerinin mahkemelerde doğruyu söylemediğini düşünüyor. Buna örnek olarak; sanıkların nerede ise tamamının “suçlamaları kabul etmemesi”, “samimi ifade vermemeleri” gösteriliyor. Sanıkların, bir suçla itham edilenlerin, susma hakkı evrensel bir haktır. Sanıklar belki bu nedenle suçlamaları reddetmektedirler. Bizce sanıkların konuşmaktan kaçınmalarının temel nedeni zamanında suç olmayan faaliyetlerin bu dönem suç olarak kabul edilmesidir.

Adaletbiz;  Nedir bunlar?

Rahmi Ofluoğlu; Dini nedenlerle yapılan faaliyetlere, sohbet toplantılarına katılmak, kitap okumak, örgütte müzahir okul ve dershanelere gitmek, çocuğunu göndermek, örgüt evlerinde kalmak, Bank Asya hesapları,  Zaman Gazetesi, Sızıntı okumak, bunlara abone olmak, örgütle ilişkili sendika ve derneklere üye olmak, örgüte müzahir kurum ve kuruluşlarda çalışmak ve BYLOCK....

Bütün bu faaliyetlerin silahlı terör örgütü kapsamında olduğunu bilmeden dini nedenlerle, Allah rızası için ve Ahireti kazanmak inancı ile bu faaliyetlere katılmanın suç olmaması gerekir. Zamanında yasal olarak kabul edilen bu eylemelerin bugün silahlı terör örgütü suçu olarak görülmesi cemaat mensuplarını korkutmakta ve cezaya mahkûm olma kaygısı ile sanıklar çok normal olan bu faaliyetleri inkâr yoluna gitmektedirler.

Bu yaklaşım sanıkların inkâr yolunun seçmesinin esas nedenlerinden biri ve bizce en önemlisidir.

Adaletbiz;  Örgütün üyelerine sabretmeyi, çözülmemeyi önerdiği, sürekli moral vermeye çalıştığı iddiası ne kadar doğru?

Rahmi Ofluoğlu; Bu iddianın gerçek dışı olduğu söylenemez.  Haklarında adli işlem başlatılan tutuklu tutuksuz sanıkların içerisinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının olduğu ve bu örgüt üyelerinin içeride ve dışarıda faaliyetlerini sürdürmekte olduğu yadsınamaz.  Ancak şüpheli ve sanıkların inkar yolunu seçmelerinin tayin edici nedeni olmasa bile, yani cemaatin kasten bir suça karışmayan mensupları yukarıda sayılan ve zamanında yasal olan ve masum görülen faaliyetlerinden ötürü bugün topyekün bir suçlama ile karşı karşıya olmasalardı örgütün ve mensuplarının bugün hala bu suçsuz insanları etkileme imkanı olamazdı, en azında örgütün etkisi minimize olacaktı ve örgüt büyük ölçüde çözülebilecekti.

Bugün, resmi görüşe göre cemaatin bütün mensupları toptan FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesidir ve onlardan beklenen suçu kabul etmeleri, etkin pişmanlıktan yararlanacak şekilde bildiklerini anlatmalarıdır.

Resmi görüşe göre;

Bütün Gülen Cemaati mensupları silahlı terör örgütü üyesidir,

Bylock FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne münhasır bir haberleşme programıdır ve bylock kullanıcılarının tamamı örgüt üyesidir.

Yargı cephesi

Yargı cephesinin yaklaşımı birkaç istisna hariç resmi görüşe paraleldir.

Adaletbiz;  İstisnalar nelerdir?

Yer yer bazı başsavcılıklar Bank Asya hesabından ve sendika üyeliğinden takipsizlik karar verdi. Bylock ile ilgili olarak İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinden gelen bir dosya için Yargıtay 16 inci Ceza Dairesi bylocku yoğun kullanmayı örgüt üyeliğinin delillerinden kabul ederek hükmün onanmasına karar verdi. Elbette süreçte istisnalar çoğalacaktır.

Adaletbiz;  FETÖ/PDY davalarında AVUKATIN rolü konusundaki düşünceleriniz nedir?

Rahmi Ofluoğlu;  Siyasi davalarda böylesi ciddi suçlamalarla yargılanan sanıkların avukatsız olmalarını düşünemiyorum. FETÖ/PDY davalarında avukatların çoğunun adil yargılanma adına, hukuk kurallarının uygulanması adına çok önemli işlevleri olduğunu görüyorum.

Adaletbiz;  Ama yine de resmi bakış değişmiyor, tutukluluklar devam ediyor, yer yer cezalar kesinleşiyor, buna ne dersiniz?

Rahmi Ofluoğlu;  Savunma bir bütündür, ceza davası soruşturma ile başlayıp, 1. derece mahkemesi (ağır ceza mahkemesi), Bölge Adliye (İstinaf), Yargıtay aşamaları ile devam eden bir süreçtir. İkincil kanun yolu olarak da AYM ve AİHM süreçleri bulunmaktadır. Daha işin başında, 1. derece mahkemelerinde doğru ve etkili bir savunma yapılırsa bu aşamada olmasa bile ilerleyen aşamalarda hukuk mücadelesinin meyveleri alınabilir.Bu tür davalarda sanıkların avukatsız olmalarını düşünmek bile istemiyorum.

Adaletbiz;  Bylock için ne diyeceksiniz?

Rahmi Ofluoğlu;  Bilindiği gibi tek başına bylock bile silahlı örgüt üyeliğinden mahkûmiyet için yeterlidir gibi bir izlenim var. Bunun nedeni Yargıtay 16. Ceza Dairesinin hakim sanıklar için 1. Derece mahkemesi olarak, ayrıca bir başka dosyada temyiz mahkemesi olarak verdiği kararlar gösteriliyor.

Hukuk sanıldığı gibi kolay bir meslek değildir, hele ceza avukatlığı, hele de FETÖ/PDY gibi Cumhurbaşkanının, Başbakanlığın, Genel Kurmayın taraf olduğu, müdahil avukatların kurumlar adına katıldığı davalar zor davalardır.

Ben hep rahmetli Bülent Ecevit’in evinde bir sohbette bize verdiği bir örneği hatırlarım. Ecevit sohbette politikaya halkın bakışını anlatırken;

“Politika öyle bir iş ki; binersin bir taksiye taksi şoförü başlar anlatmaya, bana bir hafta hükümeti versinler bak nasıl hallederim işleri, sorsan şoföre benim evde musluk arızalı tamir edebilir misin, size ben tesisatçı değilim diye cevap verir, yani birçok insana göre başkanlık tesisatçılıktan daha kolay bir iştir”  demişti. Hukuk da öyle her işten kolay bir işmiş gibi düşünülebiliyor.

Bylock ile ilgili Yargıtay kararlarını ve Anayasa Mahkemesi kararını bir ceza hukukçusu gözü ile anlamak ve yorumlamak gerekir. Yargıtay, bylock eşittir FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliğidir demiyor. Bir kere karar verilen bu dosyalarda tek delil bylock değildir. Resmi yaklaşım ve Yargının yaklaşımı blokçuların FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduğu doğrultusunda olduğu doğrudur, ama hukuk mücadelesi devam etmektedir.

Adaletbiz;  Sorunun temelinde ne var?

Rahmi Ofluoğlu;  Söz konusu yapı Şubat 2012 da MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı tutuklama girişiminde bulundu, sonra 17-25 Aralık 2013 ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimi, bu eylemlerin tamamının hedefinde Erdoğan hükümeti vardı.

Cemaat mensuplarının lidere kayıtsız şartsız bağlı olduğu biliniyor, bu nedenle cemaatin bütün mensupları hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem Ak Parti ve sonuç olarak devlet için tehlike olarak görülmektedir. Bu siyasi yaklaşım açısından bakıldığında cemaat mensuplarının ceza hukukuna göre suçlu olup olmadıkları değil örgütün yapısı ve mensuplarının lidere bağlılığı önemlidir. Devleti temsil etme durumunda olan Cumhurbaşkanı Erdoğan FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne karşı olmanın yanı sıra cemaat üyeliği ve cemaat sempatizanlığını da kabul etmemektedir. Cumhurbaşkanının örgüt üye ve sempatizanlarından beklentisi samimi bir biçimde konuşmaları, örgüt ile ilişkilerini yetkililer ve yargı mensupları ile paylaşmalarıdır.

Adaletbiz;  Siz hukukçular bu durumu ceza hukuku ve evrensel hukuk açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rahmi Ofluoğlu;  Bizce herkes kendi görevini yapıyor, siyasi iktidar, MİT, güvenlik güçleri herkes kendi görevini yapmaktadır.

Devletin ve devletin başındakilerin bir yapıyı tehlikeli olarak görmeleri ve bu yapıya karşı kararlı bir mücadele yürütmeleri onların görev ve sorumluluklarıdır. Bu anlamda MİT psikolojik savaş yürütebilir, dezenformasyon yapabilir, MİT’in görevi istihbarat ve karşı istihbarattır. MİT milli güvenliğe yönelik tehlikeler ve teröre karşı mücadele istihbarat anlamında mücadele ile görevlidir.

Hukukçuların görevi ise hukuk kurallarını, adil yargılanma hakkını savunmak, hak, hukuk ve adaletin tecellisi için çalışmaktır. Bu anlamda savunma görevi yapan avukatlar iktidarın her zaman hoşuna gitmeyebilir. Ancak şu açıkça bilinmelidir ki avukat savunduğu kişi ile özdeş değildir, katili savunan avukat katil, uyuşturucu kaçakçısını savunan avukat uyuşturucu taciri değildir. Özellikle FETÖ/PDY davalarında avukatlar ile örgüt ideolojisinin çoğu kez taban tabana zıt olduğu açıktır. Şimdiye kadar ki olağanüstü dönemlerde bu durum bir ilktir, genellikle siyasi davalarda avukatlık yapanlar ile sanıklar arasında ideolojik bir yakınlık olabilirdi.

Adaletbiz;  Avukatlık ücretleri yönünden durum nedir?

Rahmi Ofluoğlu;  Biz başlangıçta bu davaları almayı düşünmüyorduk. Ben bir iki yazı yazdım. Gelen telefonlardan bir dram yaşandığını, kurunun arasında yaşın da yandığını gördük, Cumhurbaşkanının dediği gibi at izi it izine karışmıştı, karıkoca işsiz kalanlar feryat figandı. Biz şöyle bir karar verdik; darbeye karışanlar hariç iş kabul edelim. Süreçte ödeme güçlerinin düşük olduğunu gördük ve ücretlerde ayarlamalar yaptık.  

Adaletbiz;  Soruşturmaların gizli olması avukatlar için sorun oluşturuyor mu?

Rahmi Ofluoğlu;  Soruşturmaların selameti açısından gizlilik normal kabul edilebilir ancak gözaltı sürecinde görev alan CMK avukatları ile sorunları yaşanmaktadır.  Meslektaşlarımız soruşturmanın gizli olduğu gerekçesi ile ifadeleri bizimle paylaşmaktan kaçınmaktalar. Baro başkanımızla görüştüm, kendileri konunun tartışmalı olduğunu ifade ettiler.

Bu nedenlerle biz gözaltı sürecine katılmaya karar verdik. Son zamanlara kadar gözaltı sürecinde talep ettiğimiz ücretlerden ötürü bir kısım şüpheli yakını CMK avukatları ile yetindi.  Bu nedenle gözaltı sürecinde talep ettiğimiz ücreti önemli ölçüde revize ettik.

Adaletbiz;  Gözaltı sürecinden sonrası için ücretler nasıl?

Rahmi Ofluoğlu;  Son zamanlarda şüpheli ve sanıkların kötüleşen ekonomik durumlarından ötürü bütün avukatlık ücretlerini revize ettik, tabi bunu yaparken meslek kurallarını gözönünde bulundurduk.

Adaletbiz;  Son olarak FETÖ/PDY davalarının geleceği konusunda ne düşünüyorsunuz?

Rahmi Ofluoğlu;  Bugün dünyada bir altüst oluş yaşanıyor,  Türkiye bu süreçten stratejik konumu nedeniyle daha derinden etkilenmektedir. Sürecin Türkiye açısından ne kadar kritik olduğunun farkındayız.

Ben Türkiye’nin bir eksen kayması yaşayacağını düşünmüyorum, eninde sonunda normale dönülecektir. Bu sürece hukuk alanında katkı vermek bizim görevimizdir. Bizim amacımız adaletin tecellisi ve masumların aklanmasıdır.


AV.Rahmi Ofluoğlu
 
BİZ HUKUK