Av. Ömer Yasa, Ankesörlü telefonla arandığı gerekçesi ile FETÖ’den tutuklu müvekkilinin tahliyesini talep ettiği savunmasında;

“Yani kendi yaptıkları değil kendilerine yapılan eylem veya eylemlerden dolayı insanların suçlanmalarını görüyoruz. Yeni bir hukuk anlayışı mı yaratılmak isteniyor? Üzülerek izliyoruz(!).” dedi.

Yasa, savunmasında kendi yargıçlık yaşamından örnekler vererek şöyle dedi:

İntihara Yönlendirme Suçu Ve Cezası (Azmettirme, Teşvik, Yardım Etme, Kuvvetlendirme) Avukat Aysel Aba Kesici İntihara Yönlendirme Suçu Ve Cezası (Azmettirme, Teşvik, Yardım Etme, Kuvvetlendirme) Avukat Aysel Aba Kesici

“77 yaşında bir hukukçu olarak 28 Nisan1960 öğrenci olaylarını ve 27.Mayıs Devrimini İstanbul’da Lise son sınıf öğrencisi olarak yaşadım. Devrim sonrası ordudan emekli edilen subaylar ve 21.Mayıs olaylarında Ceza yargılamasına uğratılmadan Harp Okulundan atılan akranlarımla Hukuk Fakültesinde okudum.”

“1971 olayları sırasında Yedek Subaydım. 12.Eylül 1980’i Yargıç olarak yaşadım. Ergenekon yargılamalarını İstanbul Barosu gözlemcisi olarak izledim ve Mahkemenin hukuka aykırı uygulamalarla suç işlediğini her ortamda açıkladım. Nitekim Mahkeme Başkanının tutuklanarak Bolu Cezaevine konulduğunu öğrendiğimde ziyaret edip yaptığı hataları kendisine anımsattım. Vicdan azabının önemini, uygulamadan bir örnekle kafasına sokmayı denedim. Umarım o azabı tadacaktır.”

“1980’de Yargıçlığa başladığım ilçenin Kaymakamı “21 Mayısçı” lardandı. Emekli olana kadar onurla ve başarıyla vatana hizmet etti. Birçok olayda aradaki farkları, yaşayarak gözlemledim.”

“Artık bu örneklerin kötü yanlarını yaşamak istemiyorum.”

FETÖ’nün hala görev başında olduğunu ileri süren Av.Ömer YASA, “FETÖ ile savaşılırken kripto FETÖ’cüler vatanseverlere kumpaslar düzenlemektedirler” dedi.

GENEL DURUM

“Olaylara genel olarak baktığımda şu özelliklere dikkat çekmek istiyorum. Amerika’nın sızma hareketleri karşısında “Vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş” dediğimizde ciddiye almayanlar 15 Temmuz’da gerçekleri gördüler. Ama bunca temizliğe karşın hâlâ Yargı, Ordu, Üniversiteler gibi ana damarlarımızda KAOS yaratmak isteyenler var güçleriyle çalışıyorlar.”

“Ergenekon davaları sırasında Duruşma Salonu yanında koskocaman çanak antenle yurt dışına canlı yayın yapılıyordu. Bir keresinde duruşma sırasında Savcının bir isteği üzerine Mahkeme henüz bir karar vermeden internetten düşen haberde “verilecek karar” verilmiş gibi yayınlanmıştı. Bunların nedenleri hep açığa çıkartıldı. Günümüzde de özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerini saf dışı etmek için büyük bir senaryo uygulanmaktadır. FETÖ ile savaşılırken kripto FETÖ’cüler vatanseverlere kumpaslar düzenlemektedirler.”

Yasa, savunmasında soruyor;

“Yoksa bu senaryo sadece KAOS yaratmak için rastgele mi uygulanmaktadır?

 “Ankesörlü Telefonlarla ardışık aramalardan suç ve suçlular üretmek ceza hukuku ile bağdaşamaz. Birilerinin birilerini aramasında suç oluşması için “ne konuşulduğu tespit edilerek dökümü çıkartılıp suç teşkil eden sözler gösterilmelidir”. Bir olayda sırf tabanca yakalanmasında ceza gerektirecek suç oluşmaz. En azından tabanca ruhsatsızsa 6136 sayılı yasaya göre ruhsatsız bulundurma suçu oluşur; gösterme ile veya ateş etme ile başka suçlar oluşur. Fakat hiçbir yasamızda soyut olarak ankesörlü telefonla aranmak suç sayılmamıştır. Ankesörlü veya cep telefonu arasında kullanma bakımından hiçbir fark yokken ankesörlü telefondan suçlu yaratmanın bir açıklaması yoktur. Nitekim, ülkemizin çeşitli Ağır Ceza Mahkemelerinden benzer davalarda beraat kararları verilmeğe başlanmıştır. Genç meslektaşım internetten araştırarak bu karar örneklerinden bir dosya oluşturmuştur, sunuyorum. Bunların bazıları genç ve deneyimsiz yargıçlar tarafından hatalı verilmiş ise de sonuçta doğrudan sırf bu suçlamalarla hiçbir sanığın ceza alacağına inanmıyorum. Ancak böyle soruşturmalar dolayısıyla tesadüfen FETÖ ile bağlantıları olup “etkin pişmanlıktan yararlanmak” isteyerek kirli çamaşırlarını açıklayanlar elbette olacaktır ve hak ettikleri cezaları alacaklardır.

Kanıttan suç ve suçluya gitmek gerekir ki bu olayda kanıt olarak ilk ileri sürülen şey ankesörlü telefonlardır. “Mahrem imam” denilen ve müvekkil sanığı aradığı ileri sürülen, ancak kim olduğu saptanmamış kişi veya kişiler söz konusudur. Öncelikle bu kişileri fiziksel olarak bulmak gerekir. Savcılıkça dosyaya konulmuş ve 374 koduyla başlayan numaraları sırayla aramaya başladım. İlk iki numara yanıt vermedi. Üçüncü numarada karşıma çıkan ve dükkân sahibi olduğunu kişiye kendimi tanıtarak, “Sizin oradaki ankesörlü telefondan birkaç kez arandığı için müvekkilim tutuklu yatıyor.” “Emniyet veya Savcılık bu konuda sizden bir şey sordu mu?” diye sorduğumda bu kadar zaman içinde kimsenin bir şey sormadığını öğrendim. Gerçekten bu kadar büyük bir suçlama varsa, suç kanıtı olan şu telefonların bulunduğu yerde, konuşmaları yapılanlar aranmaz mı?

Yoksa bu senaryo sadece KAOS yaratmak için rastgele mi uygulanmaktadır?”

Duruşma sonunda Yasa'nın tutuklu müvekkili tahliye edildi.

Av. Rahmi Ofluoğlu

Biz