Bylock ile ilgili ilk ceza Tokat Ağır Ceza Mahkemesince verildi. Kayseri ilinde ise bylock kullanma suçlaması ile ilgili açılan davanın ilk duruşması yapıldı.
Bylock kesin delil mi, mahkûmiyet için tek başına yeterli delil mi değil mi? Bu soruların cevabını vermeden önce Tokat ve Kayser bylock davaları ile ilgili haberlere bir göz atalım.
Birgün
http://www.birgun.net/haber-detay/feto-davasinda-ilk-karar-cikti-139827.html
Tokat'ta FETÖ/PDY soruşturması kapsamında hakkında, 'Silahlı Terör Örgütü' yöneticiliğinden dava açılan Serdar Ateş 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Örgütün avukatlar yapılanmasına yönelik düzenlenen operasyonda tutuklanan Serdar Ateş hakkında 'Silahlı Terör Örgütü yöneticiliğinden', tutuksuz yargılanan M.B., F.K., Ş.T. ve K.T. hakkında ise, 'Silahlı terör örgütüne üye olma' suçlarından Tokat Ağır Ceza Mahkemesi'ne açılan davanın son duruşması gerçekleştirildi.
Davaya sanıkların yanı sıra avukatları da katıldı. Davada söz alan Serdar Ateş kendisinin mağdur olduğunu öne sürerek şöyle dedi: "Bu davanın en mağduru benim. İki çocuğum var. Hain yapının çözülmesine yardımcı olmak isterim, keşke yardımcı olabilseydim. Bu yapıda kimseyi koruyacak değilim. Ben kimseden talimat almadım. Bylock programını ben kullanmadım ve indirmedim. Olmayan bir şeyin ispatını yapamam. Kumpasın içinde olduğumu düşünüyorum. Tahliye ve beratımı istiyorum."
Diğer dört sanık da, suçlamaları kabul etmedi. Mahkeme heyeti ise verdiği 15 dakika aranın ardından kararını açıkladı. Kararda Serdar Ateş'e 'Silahlı Terör Örgütü yöneticiliğinden' 15 yıl hapis cezası verildi. 'Silahlı terör örgütüne üye olma' suçlarından ise diğer sanıklardan M.B. 1 yıl 8 ay 18 gün, F.K. 1 yıl 8 ay 8 gün, Ş.T. 2 yıl 1 ay, K.T. ise 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Serdar Ateş tutuklu bulunduğu cezaevine gönderilirken, diğer sanıklar kararı temyiz edeceklerini söyledi.
Tokat davasının kritiği
Tokat ağır cezada bylock nedeniyle silahlı örgüt yöneticiliğinden yargılanan Serdar Ateş bylock kullandığını kabul etmiyor ve bylock suçlamasının kumpas olduğunu iddia ediyor. Mahkeme savunmayı kabul etmiyor ve Serdar Ateş’e silahlı örgüt yöneticiliğinden 15 yıl ceza veriyor.
Görülen davada bylock delili ile silahlı örgüt üyeliğinden yargılanan herkes ceza alıyor.
Serdar Ateş’in avukatı ile telefon görüşmemizde Av. Behzat Doğan bylockun mahkemece kesin delil kabul edildiğini ve mahkemenin "içerikleri görebilir miyiz" sorularını cevapsız bıraktığını belirtiyor.
Kayseri Bylock davasının kritiği
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasında sanık bylock indirilen telefonu kendisinin kullanmadığını savundu. Bunun üzerine Mahkeme heyeti verdiği ara kararda, Bylock çıkan telefon hattının sanığa ait olup olmadığına dair tespit için bilirkişi raporu istenmesi ve HTS kayıtlarının incelenmesi için duruşmayı erteledi.
Yapılacak araştırma ve incelemede telefon sözleşmesindeki imzanın sanığa ait olduğu ve HTS kayıtlarının da sanığın bu hattı kullandığını doğrulaması halinde ceza verilecek aksi halde beraat kararı verilecektir. Kovuşturmanın gidişatı bu yöndedir.
Bu iki davadan çıkarılacak sonuç MİT’in bylock raporunun adliye cephesinde kesin delil olarak görüldüğünü gösteriyor. Ayrıca hükümetin görüşü de bu yöndedir.
Konuştuğumuz yargı mensupları bylocku FETÖ terör örgütü üyeliği için yeterli delil olarak gördüklerini ifade ediyorlar.
Bir yargı yetkilisi bana şöyle dedi:
“Rahmi Bey siz veya ben neden bylock indirmedik?”
Bu bakış açısı bir yere kadar tutarlı. Bylocku indirenlerin %90 nının en azından popüler söylemle FETÖ’cü olduğu genel kabul görüyor.
Peki Ceza Hukuku ne diyor?
Bylock kullananların FETÖ üyesi olduğu konusunda kuvvetli şüphe duyulabilir. Kuvvetli şüphe ceza hukukunda tutuklama için yeterli görülebilir ancak kuvvetli şüphe ile bir kişi hakkında ceza oluşturulamaz. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi ceza hukukunun temel prensiplerindendir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bu konuda yerleşik içtihatları mevcuttur.
Bir alıntı:
“YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2011/10-387 K. 2012/75 T. 6.3.2012
 Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır.”
Sonuç olarak;
Bylock kullandıkları tespit edilenlerin işinin zor olacağı anlaşılıyor. Onların önünde uzun bir yol var.. Ağır ceza, sonra İstinaf ve sonra Yargıtay.. Zorlu bir süreç.. Bu sürecin en azından 3 yıl süreceğini söyleyebiliriz..
Birinci derece mahkemelerinde verilecek cezaların 5 yıldan az olması halinde Yargıtay’a temyiz yolu kapalı olacaktır. Bu durumda FETÖ üyeliğinden yargılananların önündeki sürecin İstinafla tamamlanacağını söyleyebiliriz. Örgüt yöneticileri 5 yılın üzerinde ceza alacağı için onların yargı süreci Yargıtay’da tamamlanacaktır.
 RAHMİ OFLUOĞLU
AVUKAT