Dönemin Genelkurmay Başkanı, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile emekli Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkayanın yargılandığı davanın 2. duruşmasına, iddianamede adı geçen mağdur ve müştekiler, katılma talebinde bulunanlar, avukatlar ve izleyiciler ile basın mensupları alındı.
Evren ve Şahinkayanın avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Mahkeme, bu duruşmada, müdahillik talebinde bulunanların beyanlarını almaya devam edecek.

Adliye önünde bekleyiş sürüyor
Ankara Adalet Sarayı önünde az sayıda vatandaşın da bekleyişi sürüyor. 
Adalet Sarayı önünde bekleyenlerden Elif Torun Öneren, 32 yıl önce kardeşini kaybettiğini belirtti. Onun fotoğrafını taşıyarak hak aradığını dile getiren Öneren, Evren ve Şahinkayanın yargılanmasıyla 12 Eylülün aklanamayacağını ileri sürdü. 
Öneren, duruşmalar bitene kadar Ankara Adalet Sarayı önündeki bekleyişini sürdüreceğini söyledi. 
Atilla Güven isimli vatandaş da darbe döneminde cezaevine girdiğini ve işkence gördüğünü belirtti. Yaşanan acılarla hesaplaşılması gerektiğini ifade eden Güven, Türkiyede bir daha böyle acılar yaşanmasını istemiyorum. Bunlara neden olanlara örnek cezalar verilmelidir diye konuştu. 
Bu arada, duruşmaya verilen aranın ardından müdahillik talebinde bulunan Semih Özayın avukatı Müşir Deliduman, gazetecilere yaptığı açıklamada 12 Eylül darbesini insanlığa karşı işlenen bir suç olarak nitelendirdi.
Duruşmada söz alan İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, 13 Eylül 1980de gözaltına alındıktan sonra kaybolan Cemil Kırbayırın annesi Berfo Kırbayırın, davaya müdahil olma isteğini içeren dilekçesini mahkemeye sunduklarını bildirdi.
Darbe öncesinde CHP Sivas Milletvekili olduğunu ifade eden Azimet Köylüoğlu, ihtilalin ardından polisin ve askerin, evine zorla girdiğini, dokunulmazlığının olduğunu söylemesine rağmen, silah kullanılacağı ikazıyla gözaltına alındığını anlattı.

Vatan hainliğiyle suçlanmaları talebi
Darbe öncesinde CHP Çorum Milletvekili olan Şükrü Bütün de Çorumda nüfus cüzdanlarına göre ayrımcılık yapılarak, cami yakıldı yaygaralarıyla 57den fazla insanın öldürüldüğünü, yüzlerce insanın yaralandığını, onlarca insanın kaybolduğunu, 500den fazla ev ve iş yerinin yakılıp yağmalandığını ileri sürdü.
Çorumda güvenlik önlemlerinin bilinçli olarak, kasten alınmadığını iddia eden Bütün, Çorum, Kahramanmaraş ve Sivasta meydana gelen kanlı olaylar 12 Eylüle giden yollara döşenmiş kanlı birer taşlardı diye konuştu.
Dönemin, Türkiye Devrimci Komünist Partisi yöneticisi Mehmet Mustafa Yalçın da 12 Eylül halka karşı yapılmış bir harekettir, halka zarar vermiştir. Sanıkların halk düşmanlığı ve ABDye hizmet etmelerinden dolayı vatan hainliğiyle suçlanmalarını istiyorum dedi.

Duruşmada gerginlik
Eski BBP Genel Başkan Yardımcısı Ökkeş Şendiller de davanın, darbecilerin ilk defa yargılanması açısından önemli olduğunu belirterek, kendisinin, Maraş olaylarının sanığı olarak yargılandığını, sıkı yönetim mahkemesinde beraat ettiğini söyledi.
Darbeye giden yolda, Kahramanmaraş, Sivas ve Çorum olaylarının kilometre taşı olduğunu öne süren Şendiller, bu olayların nerede bu ordu, nerede bu asker? şeklinde toplumda bir beklenti oluşturulmak için gerçekleştirildiğini savundu. Şendiller, bu olaylara ilişkin davalar görülmesine rağmen arka planının aydınlatılamadığını kaydetti.
Şendiller, o dönemde, Türkiyede sivil hükümetlerin Yunanistanın NATOya girmesine sıcak bakmadığını, 12 Eylül darbesi yapıldıktan sonra Yunanistanın NATOya girmesinin önünün açıldığını iddia etti.
İhtilalin amacının terörü ve anarşiyi önlemek olmadığını ileri süren Şendiller, darbe öncesinde günde 10 kişinin öldüğünü, sokaklarda bombalı pankartların bulunduğunu, ancak 12 Eylülde bunların hepsinin kesildiğini söyledi.
Müşteki avukatlarından Sabri Kuşkonmaz da Sayın Şendillerin yanlışı şudur; 12 Eylülden sonra kan kesilmemiştir, devrimcilerin kanı akıtılmıştır. Bu söylem cuntanın söylemidir. Bu tarihi yalana hala inanılmaktadır dedi.
İddianamede, Fatsa olaylarıyla ilgili cuntanın dilinin kullanıldığını savunan Kuşkonmaz, Bu tarihi davada gerçek ve yalanı ayırt edemezsek, cuntanın dilinden dışarı çıkamazsak kirli politikaya alet olacağımız gibi, mevcut cuntacıları da aklamak anlamına gelecektir diye konuştu.
12 Eylül davasının tarihi olma koşullarının kaybedilmeye başlandığını ileri süren Kuşkonmaz, davanın politik söylemlere alet edildiğini, müdahil olunması için anayasa değişikliği için yapılan referandumda evet demenin ön şart olarak görüldüğünü öne sürdü.
Şendiller, Sabri Kuşkonmaza ithafen mahkemeye yalan ifadeyi düzeltmek istiyorum dedi.
Bunun üzerine Devrimci 78liler Federasyonu üyesi Cumhur Yavuz, Şendillere katil diye bağırdı. Şendiller, bu sözün tutanaklara geçirilmesini istedi.
Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, salondakilere nezaketi korumaları yönünde uyarıda bulunarak, diyaloğu tutanağa geçirdi.

Başbakan Erdoğana iftira atılıyor
Avukat Müşir Deliduman da 12 Eylülün halka karşı yapıldığını, sadece iki sanığın değil darbeye hizmet eden diğer kişilerin de yargılanmasını istedi.
Sanıklar avukatının kurucu iktidardan bahsettiğini, kurucu iktidarın halkına işkence yapmasının ve katletmesinin sön konusu olamayacağını vurgulayan Deliduman, darbe sonucu pek çok işkence ve ölümün gerçekleştiğini söyledi.
Sanıkların kaçma ihtimali göz önünde bulundurularak tutuklanmalarını isteyen Deliduman, sanıkların mal varlıklarına tedbir konulmasını ve ifadelerde yer alan ve işkenceci olduğu öne sürülen Albay Raci Tetikin yurt dışından getirtilmesini talep etti.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine izafeten Başbakanlık Hukuk Hizmetleri Başkanı Sami Arslan da müdahil olma talebi olmadığı halde Başbakan Recep Tayyip Erdoğana iftira atıldığını söyledi.
Bu yargılamayı hükümete borçluyuz diyen Arslan, soyut bir kurum olan Başbakanlıkın şu anki idarecilerinden bağımsız olduğunu, bu sıfatla davaya müdahil olunmak istendiğini söyledi.
aa