Fetullah Gülen hakkında ilk detaylı iddianameyi 2000 yılında DGM savcısı olan Nuh Mete Yüksel hazırlamıştır. FETÖ/PDY iddianamelerinin  büyük ölçüde bu iddianameden alıntılandığını görüyoruz.  Ancak Nuh Mete Yüksel’in hazırladığı Gülen iddianamesinde Türkçe dilinin günümüz FETÖ/PDY iddianamelerinin aksine ustalıkla kullanıldığını görüyoruz.

Nuh Mete Yüksel iddianameyi 3713 sayılı Terörle Mücadele yasasının o zaman ki 1 inci maddesinin yollaması ile 7/1 inci maddesinden açıyor. Bilindiği gibi FETÖ/PDY davaları 5237 sayılı TCK’nın silahlı örgütü düzenleyen 314 üncü maddesinden açılmaktadır. 314 üncü maddenin 765 sayılı TCK da tam karşılığı olmasa da benzer maddeler mevcuttu; 168, 169, 171, 313, 314 ve 315 nci maddeler gibi. 2000 yılı Gülen davasının bu maddelerden değil de 3713 sayılı yasanın 7/1 ile düzenlenen terör örgütü suçundan açılması iki iddianame arasındaki önemli bir farklılıktır.

İki iddianame arasında diğer bir fark da Nuh Mete Yüksel’in iddianamesi daha hukuki  ve somut delillere dayanıyor olmasıdır.

Bugün hiçbir ayırım yapmaksızın Gülen Cemaati ile ilişkili herkes hakkında silahlı terör örgütü yöneticiliği ve üyeliğinden dava açılması cezaların kişiselliği ilkesine aykırı, adeta toplu cezalandırmadır. Bu durum bize hukukun nereden nereye geldiğini gösteren önemli bir göstergedir.

Bir cemaatin sempatizanı olmak, cemaat liderinin kitaplarını okumak, kasetlerini dinlemek, cemaate ait gazeteleri okumak, zamanında yasal olan dernek ve sendikalara üye olmak, yasalara göre faaliyet gösteren bir bankada hesap açmak gibi eylemlerin TCK’da bir karşılığı yoktur.

Nuh Mete Yüksel İddianamesi somut delillere dayanmaktaydı dedik. İşte o deliller,

1-Bir Nur Talebesinin Anlatımlarıyla Fethullahçılık,

2-Kitaplarına Göre Fethullahçılık,

3-Gülen'in konuşmalarını içeren Video Kasetler (TV’lerde yayınlanmış 5 farklı kasetin çözümü),

4-Orta Asya Türk Cumhuriyetlerindeki Okullar,

5-Maltepe Askeri Lisesine Sızma Çalışmaları,

6-Fethullah Gülen’in Onursal Başkanlığını Yaptığı Gazeteciler Ve Yazarlar Vakfı’nın 7-19 Temmuz Tarihinde Abant’ta Tertiplemiş Olduğu Toplantı.

20.08.2000 tarihli Gülen iddianamesinde tek sanık Fetullah Gülen’dir. İddianamede örgüt hakkında soruşturmanın devam ettiği not edilmektedir.

İddianamenin sonuç istem bölümü

Devletle uzlaşmacı ve barışçı bir politika izleyen, toplumun bütün kesimleri ile diyalog kurmakta sakınca görmeyen Fethullah GÜLEN Grubunun başta milli eğitim ve emniyet teşkilatı olmak üzere bütün devlet kadrolarına sızma çalışmaları yaptığı ve önemli ölçüde bu faaliyetlerinde muvaffak olduğu bilinmektedir.

Sahip olduğu okul, yurt ve dershanelerinde yetiştirdiği iyi eğitilmiş kadroları ile Atatürk ilkeleri ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırarak şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurmayı amaçlayan Fethullah GÜLEN gücünü iki kaynaktan almaktadır.

1- Oluşturmuş olduğu büyük sermaye imparatorluğu,

2- Son yıllarda dozajını gittikçe artıran ve zaman zaman teşekküle yardım boyutlarına ulaşan siyasi destek, Kısa bir sürede oluşan sermaye imparatorluğu örgüte bağlı bütün okul, yurt, dershane ve sair kuruluşların finansmanını yaparken, siyasi destek sayesinde devlet kadrolarındaki örgütlenme sağlanmakta ve örgütün önüne çıkacak engeller bertaraf edilmek istenmektedir.

Tarikat okullarını övmek son zamanlarda moda haline gelmiştir. Oysa yukarıda belirttiğimiz gibi bu okullarda yetişen kadrolarla siyasi Islam’ın iktidar yapılması hedeflenmektedir. Bu itibarla tarikat okullarına destek verenler Atatürkçü olamazlar. Fethullah GÜLEN Laik Cumhuriyete karşı değilse, amacı sadece Türk toplumunu eğitime tabii tutmaksa;

Neden kuvvet dengesi mevcut değilse kuvvete başvurmayın talimatını vermektedir?

Neden, müritlerine “O kuvveti temsil edeceğiniz şeyleri elinize alacağınız ana kadar, Türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün Anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır” demektedir.

Neden, Mülkiye, Adliye ve Askeriye başta olmak üzere devlet kadrolarında teşkilatlanma isterken, ayrıca;

Bu açıdan bizim ister bu dairede, ister diğer dairede arkadaşlarımızın korunması çok önemlidir. Bu koruma mevzuunda işte arz ettiğim gibi belki işin esnekliğinden istifade edilebilir,

Yani sivrilmeden, mevcudiyetinizi hissettirmeden, çok ilerlere gitmek, işte bu iki müessesede olduğu gibi hayati dinamik bir kısım müesseselerde söz konusudur. Ta ilerilere gitme, böyle can damarları içinde dolaşma ve eğer dönülüp gelinecekse yara almadan hissettirmeden dönüp geriye gelme meselesi geleceğimizin adına çok esaslı hususlardır,

Türkiye’de önünüzü kestiler. Yürüyemiyoruz, orada durgun sular gibi gölleşme imajı uyandıracaksınız. Zorlayacaksınız, yerinde yürüyor gibi yapacaksınız.

Talimatları vermektedir.

Neden, Arapça eğitimin kaldırılmasını, devletin bir yanılgısı olarak kabul etmektedir.

Neden, kitaplarında İslamcı silahlı çeteler gibi tebliğ ve cihad konuları üzerinde hassasiyetle durmaktadır.

Neden, oluşturduğu ışık evlerinin medrese, tekke ve zaviyelerin fonksiyonlarını ifa ettiklerini defalarca söylemekte, 30 Kasım 1925 tarihinde kapatılan bu kurumların özlemini çekerek Atatürk devrimleri ile ters düşmektedir.

 Sanığa isnat edilen suç yukarıda anlatılan delillerle sabit olduğundan 2845 sayılı kanunun 9 ve 20 nci maddeleri gereğince yargılamasının yapılarak,

Sanık Fethullah GÜLEN’in hareketine uyan 3713 sayılı terörle mücadele kanununun 1 nci maddesi delaletiyle aynı kanunun 7 nci maddesinin 1 nci fıkrasının 1 nci cümlesi, TCK.nun 31, 33, 40 maddeleri gereğince TECZİYESİNE,

Emanette bulunan suç eşyalarının TCK.nun 36 ncı maddesi gereğince MÜSADERESİNE karar verilmesi kamu adına İDDİA olunur.

Devam edecek

Av. Rahmi Ofluoğlu