Avukatın, hamilin cirantaya karşı başlattığı icra takibi veya açacağı tahsil davasında iki şeye dikkat etmesi gerekir:

1-      Kanuna uygun olarak ödememe protestosu çekilmiş mi?

2-       Ciro silsilesi düzgün mü?

Kanuna uygun ciro silsilesi ile bonoyu devralmayan hamil tahsil davası açamaz

Usulüne uygun ödememe protestosu çekmeyen hamil cirantalara müracaat hakkını kaybeder .

778 inci maddenin yollaması ile 714, 715, 716, 717. inci maddelere göre ödememe protestosu göndermeyen hamil 713 inci maddeye göre kendinden önceki cirantalara müracaat hakkını kaybeder.

Hamilin protesto çekebilmesi için bonoyu ödeme yerinde keşideciye ibraz etmesi gerekir. Protestonun şekli ve içeriği 778 inci maddenin yollaması ile 716 inci maddede düzenlenmiştir. Maddenin 1 inci fıkrasının b ve c bentleri:

b) Kendisine protesto çekilen kişinin, poliçeden doğan taahhüdünü yerine getirmeye davet edildiği hâlde, taahhüdünü ifa etmemiş, kendisi bulunamamış veya ticaret yerinin ya da konutunun belirlenememiş olduğuna ilişkin bir şerhi,

c) Sözü geçen davetin yapıldığı veya davet teşebbüsünün sonuçsuz kaldığı yer ve güne ait bir şerhi ve

Görüldüğü gibi protestonun içeriğinde b bendine göre ibraz şerhi, c bendine göre ödemeye davet şerhi mutlaka bulunmalıdır.

716 inci maddede belirtilen içerik ve şekil şartlarına uygun olmayan ödememe protestosu geçerli olmayacaktır.

Ciro silsilesi

Yine 778 inci maddenin yollaması ile 686 inci maddedeki koşullara uygun olarak bonoyu devralmayan kişinin tahsil davası açma hakkı yoktur.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 1999/3636 K. 1999/5724 T. 24.6.1999 kararında  “Kaldı ki, bono arkasındaki ciro zinciri incelendiğinde, bono lehtarı E'in cirosunun bulunmadığı açıkça belli olmaktadır. Diğer bir deyişle, bir kambiyo senedi olan bono, lehtarı tarafından tedavüle arz edilmiş değildir.” demektedir

Aynı kararda Yargıtay  “Ödemeden imtina halinde keşideci dışındaki diğer senet borçlularına başvurulabilmesi için ödemeden imtinanın, ödememe protestosu olarak isimlendirilen belge ile tespit edilmesi gerekir. Bu belge ibraz edilmedikçe, davacı hamil, tahsil davası açamaz.” demektedir.”

Sonuç olarak hamilin cirantaya müracaat edebilmesi için;

a)      Bononun lehtarı tarafından usulüne uygun olarak tedavüle çıkartılmış olması, başka bir deyişle hamili bonoyu kanuna uygun bir ciro silsilesi ile edinmiş olması,

b)      Hamili 716 inci maddede belirtilen içerik ve şekil şartlarını taşıyan bir ödememe protestosu çekmiş olması gerekir.

 

YARGITAY KARARI

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1999/3636

K. 1999/5724

T. 24.6.1999

• ÖDEMEME PROTESTOSU İBRAZ ZORUNLULUĞU ( Keşideci Dışındaki Senet Borçlularına Başvurmak İçin )

• KEŞİDECİ DIŞINDAKİ SENET BORÇLULARINA BAŞVURMA ( Ödememe Protestosu Çekme Zorunluluğu )

• CİRO ZİNCİRİNDE KOPUKLUK ( İmzaların İstiklali Prensibine Dayanma Şartları )

• İMZALARIN İSTİKLALİ PRENSİBİ ( Ciro Zincirinde Kopukluk Bulunması )

6762/m.598,625,626,690

ÖZET : Ödemeden imtina halinde keşideci dışındaki diğer senet borçlularına başvurulabilmesi için ödemeden imtinanın, ödememe protestosu olarak isimlendirilen belge ile tespit edilmesi gerekir. Bu belge ibraz edilmedikçe, davacı hamil, tahsil davası açamaz.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın Ankara 11.Sulh Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 18.3.1999 tarih ve 1998/1430 - 1999/320 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi Ö tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin hamili olduğu seneti ciro eden davalıların aleyhine girişilen icra takibine itiraz etmeleri üzerine, takibin ciro silsilesinin kopuk olması gerekçesiyle iptal edildiğini, ancak iptalin takip hukukuna yönelik olduğundan davalıların sorumluluğunu kaldırmayacağını ileri sürerek, 150.000.000 TL alacağın davalılardan tahsilini talep etmiştir.

Davalılar, davaya süresinde yanıt vermemişlerdir.

Mahkemece toplanan delillere ve dosya kapsamına göre, senet arkasında senet lehdarı E'un cirosu bulunmadığı bu sebeple ciro silsilesinde kopukluk olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Davacı, bono hamili olarak önceki cirantalara karşı müracaat borçlusu sıfatı ile işbu davayı açmış ise de ne dava dosyasında, ne de ekli icra takip dosyasında dava konusu bonoya ilişkin ödememe protestosu keşide edildiğine ilişkin ne belge, ne de bir bilgi mevcut değildir. TTK.nun 690 ncı maddesi hükmü yollaması ile bonolarda da uygulanması gereken aynı yasanın 625 ve 626 ncı maddeleri hükümlerine göre, ödemeden imtina halinde müracaat borçlusu olarak isimlendirilen keşideci dışındaki diğer senet borçlularına başvurabilmesi için ödemeden imtinanın, ödememe protestosu denilen resmi bir belge ile tespit edilmiş olması zorunludur. Davacı hamil, bu belgeyi ibraz etmemiş olmamasına göre, müracaat borçlusu sıfatı taşıyan davalılara bonoya dayalı tahsil davası açması mümkün değildir.

Kaldı ki, bono arkasındaki ciro zinciri incelendiğinde, bono lehtarı E'in cirosunun bulunmadığı açıkça belli olmaktadır. Diğer bir deyişle, bir kambiyo senedi olan bono, lehtarı tarafından tedavüle arz edilmiş değildir. Yine, TTK.nun 690 ncı maddesi hükmü yollaması ile bonolarda da uygulanması gereken aynı Yasanın 598 nci maddesi hükmü uyarınca son hamil, ancak kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde bonodan kaynaklanan tüm hakları kullanabilecek yetkili hamil sayılabilir. O halde, mahkemece de kısaca değinildiği gibi, ciro kopukluğu halinde ve dava konusu olayda olduğu gibi, tedavüle yasaya uygun bir şekilde arz edilmemiş bonoda davacının yetkili hamil bulunmadığı açıkça bellidir. Davacı vekili, her ne kadar yargılama sırasında ve temyiz dilekçesinde ciro kopukluğundan sonraki cirantalara müvekkilinin başvurabileceğini ileri sürmekte ise de, imzaların istiklali prensibi olarak ifade edilen ve TTK.nun 589 ncu maddesinde ifadesini bulan bu ilke, ancak ciro zincirinin şeklen tam olarak gözüktüğü ve fakat bu imzalardan birinin veya bir kaçının sahte imza ve ehliyetsiz kimselerin imzasını taşıması ve fakat bu hususların hamil tarafından bilinmemesi hallerinde uygulanması mümkün bulunduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

O halde, yukarıda yapılan açıklamalara ve dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm TEMYİZ itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, 1.370.000 lira temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubu ile temyiz edenden alınmasına, 24.6.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Rahmi Ofluoğlu

Hukukçu