Basınla sohbet toplantısında İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Av. Mehmet Durakoğlu, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Av. Ufuk Özkap, Yönetim Kurulu Üyeleri Av. Füsun Dikmenli, Av. Aydeniz Alisbah Tuskan, Av. Süreyya Turan, Av. İsmail Altay, Av. Hasan Kılıç da hazır bulundu. Toplantıda, olayların patlak vermesiyle hemen Baroca oluşturulan Kriz Masasına ulaşan bilgileri, avukatların yaptıkları hukuki yardımları içeren bilgi ve raporlarla ilgili Av. Hasan Kılıç tarafından görsel bir sunum da gerçekleştirildi.


İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, kamuoyunda ciddi bir bilgi kirliliği yaşandığını, önümüzdeki süreç için bazı kaygılar taşıdıklarını, hukuksal durumla ilgili saptamaları belirlemek ve kamuoyuna bazı uyarılar yapmak istediklerini bildirdi. 

Gezi Parkı olaylarında yaşanan şiddetten sonra ‘cadı avı’ başlatılacağı, hukuku eğip bükerek ODA Tv ve Ergenekon’da olduğu gibi toplu davalar açılabileceği yolunda kuşkular bulunduğuna dikkat çeken Kocasakal, ‘polisi daha da güçlendirileceğiz’, ‘yargının üzerine düşen görevi yerine getirmesini bekliyorum’ türü beyan ve talimatların bu kuşkuyu güçlendirdiğini söyledi. Kocasakal, polisin devletin polisi olmaktan çıkarılıp hükümetin polisi olarak görülmesinin toplumda daha büyük kargaşa ve hukuksuzluğa yol açacağını, polisle toplumun karşı karşıya getirilebileceğini, ayrıca amaca ve duruma göre hukukun eğilip bükülmesinin atom bombasından daha etkili olabileceğini vurguladı.


CMK 153/2 ve CMK 134. Maddelerin zorlamayla yanlış uygulandığını belirten Ümit Kocasakal, 153/2’ye göre basın için yayın yasağı kararı verildiğini, 134. Maddenin bilgisayarlarda kopyalama ve el koyma hükmünün cep telefonlarına da uygulanmasına yönelik kararlar verildiğini, sosyal medyayı baskı altına alabilmek için de yeni önlemlerin gündeme gelebileceğini, bunun ise özgürlükleri daha da kısıtlayacağını söyledi.


Taksim Gezi Parkı olaylarında Baronun sosyal ve yasal sorumluluğu gereği 1000’e yakın avukatın görev yaptığını, kurulan Kriz Merkezinin vatandaşlarla 16.791 görüşme yaptığını, 882 kişi hakkında yakalama ve gözaltı gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini belirten Kocasakal, toplumsal olaylarda polisin gerek CMK gerekse kendi yasası olan PVSK’da belirtilen kurallara uymadığını, oysa toplumsal olaylarda polisin nasıl hareket etmesi gerektiğinin ilgili yasa maddelerinde çok açık olarak belirtildiğini anlattı.

Kocasakal, halka karşı kanunsuz uygulamalarda bulunan ve şiddet kullanan polislerin belirlenmesi ve gerekli işlemlerin yapılmaması halinde bunun tüm polis teşkilatını zan altında bırakacağını ve polise duyulan tepkiyi daha da arttıracağını bildirdi.
 Demokrasilerde sandığın çok şey, ama her şey olmadığının altını çizen Ümit Kocasakal, sandıkta %50 oy almanın her istediğini yapmak anlamına gelmeyeceğini, sınırlı bir süre için verilen yetkinin siyasi, toplumsal ve yargısal denetim çerçevesinde kullanılabileceğini, ‘halk’ ve ‘millet’ kavramının sadece siyasi iktidara oy verenleri değil, vermeyenleri de kapsadığını sözlerine ekledi. 


İstanbul Barosu Başkanı Kocasakal, sunuş konuşmasından sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

İSTANBUL BAROSU