Olaylar

Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından başvurucu hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle soruşturma başlatılmış ve başsavcılığın talebi üzerine sulh ceza hâkimliği başvurucu hakkında yakalama emri düzenlemiştir. Başvurucu, Uşak’ta yakalanmış; Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla ve resen atanan Ağrı Barosuna kayıtlı Av. E.Ö. eşliğinde başvurucunun ifadesi alınmıştır. Sorgu sonrasında başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına karar verilmiştir.

Soruşturma sonucunda Ağrı Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştır. Başvurucu; duruşmanın ilk oturumundan önce ceza infaz kurumu vasıtasıyla mahkemeye gönderdiği dilekçede, SEGBİS aracılığıyla ifade vermesi gerektiği için Ağrı Barosunun tayin ettiği müdafi ile görüşme imkânı olmadığını beyan ederek İzmir Barosundan müdafi görevlendirilmesini talep etmiştir. Mahkemenin kovuşturma evresi için yeni bir müdafi görevlendirilmesi talebi üzerine, Ağrı Barosunca Av. A.N.K. müdafi olarak atanmıştır. Başvurucu, duruşmanın ilk oturumuna ceza infaz kurumundan SEGBİS vasıtasıyla katılmıştır. Başvurucu anılan oturumda, soruşturma evresinde müdafii ile görüşemediğini, savcılık ifadesinin olumsuz nezarethane koşullarında kolluğun yönlendirmesi ile alındığını ileri sürmüştür. Duruşmanın ikinci oturumunda ceza infaz kurumu ile SEGBİS bağlantısı kurulamadığından başvurucu hazır edilememiş, başvurucu müdafii de mazeret bildirerek duruşmaya katılmamıştır. Söz konusu oturumda iddia makamı esas hakkında mütalaa sunmuş ve anılan mütalaa başvurucu ile müdafiine tebliğ edilmiştir. Ceza infaz kurumundan SEGBİS vasıtasıyla katıldığı duruşmanın son oturumunda, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan başvurucunun mahkûmiyetine karar verilmiştir.

İstinaf başvurusunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddedilmesi üzerine yapılan temyiz başvurusu da Yargıtay tarafından reddedilmiş ve böylece hüküm kesinleşmiştir.

İddialar

AYM’den ‘hak ihlali’ kararı AYM’den ‘hak ihlali’ kararı

Başvurucu, resen görevlendirilen müdafi ile ceza infaz kurumunda görüşememesi nedeniyle müdafi yardımından yararlanma hakkının, duruşmaya katılımının ses ve görüntü aktarımı suretiyle sağlanması nedeniyle de duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Somut olayda, soruşturma evresinde başvurucu ile kendisine resen atanan müdafinin birbirine oldukça uzak illerde bulunduğu görülmüştür. İfade ve sorgu tutanaklarında başvurucuya müdafi ile üçüncü bir şahsın gözetimi olmaksızın, bilgi alışverişinin gizliliğinin korunmasına yönelik tedbirler alınarak görüşme imkânı tanındığına dair herhangi bir ifade yer almamaktadır. Kovuşturma aşamasında ise mahkeme, başvurucunun müdafii ile ilgili yazılı ve sözlü olarak bildirdiği taleplerine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmamıştır. Mahkeme, başvurucunun tutuklu bulunduğu yerin barosundan müdafi atanması talebine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmadığı gibi başvurucu ile müdafinin farklı yerlerde bulunmasının savunma açısından doğurduğu zorluğun ortadan kaldırılmasına yönelik alternatif bir yönteme de başvurmamıştır. Bu kapsamda mahkemenin başvurucuyu duruşmada bizzat hazır etme imkânına sahip olmasına rağmen bu konuda herhangi bir çaba göstermediği ve başvurucunun tüm savunmalarını SEGBİS vasıtasıyla katıldığı oturumlarda aldığı gözönünde bulundurulmalıdır. Dahası duruşma tutanakları ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kayıtlarından mahkemenin duruşmaya katılımı SEGBİS vasıtasıyla sağlanan başvurucuya müdafi ile üçüncü bir şahsın gözetimi olmaksızın, bilgi alışverişinin gizliliğinin korunmasına yönelik tedbirler alınarak görüşme imkânı sunmadığı da anlaşılmıştır. Bununla birlikte SEGBİS'in müdafiye şüpheli veya sanıkla mahrem bir biçimde iletişim kurma imkânı sunmadığı da ifade edilmelidir.

Müdafi görevlendirilmesinin amacı, şüphelinin/sanığın savunma haklarını etkili şekilde kullanmasını güvence altına almaktır. Şüphelinin/sanığın hukuki donanıma sahip iddia makamı karşısında dezavantajlı bir konumda bulunmadan etkili bir savunma yapabilmesi, müdafinin hukuki yardımından gerçek anlamda yararlanabilmesi ile mümkündür. Bu kapsamda müdafi görevlendirilmesinin müdafi yardımından yararlanma hakkını şeklen değil somut ve etkili şekilde sağlayabilecek nitelikte olması beklenir. Somut olayda yargılamanın tamamında tutuklu bulunan ve müdafi seçebilecek maddi imkâna sahip olmayan başvurucuya müdafinin hukuki yardımından etkili bir şekilde yararlanma imkânı sağlanmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

https://www.anayasa.gov.tr/