Olaylar

Başvurucu, subay olmak amacıyla 21/2/2016 tarihinde Subay Temel Askerlik ve Subaylık Anlayışı Kazandırma kursuna başlamıştır. Dış kaynaktan temin edilen personel statüsünde olan başvurucunun bu kurs öncesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) herhangi bir görevi bulunmamaktadır. 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsünün ardından başvurucu -benzer durumdakilerin tamamını kapsadığı anlaşılan bir emirle- izne gönderilmiştir. 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (675 sayılı KHK) ile de başvurucunun TSK ile ilişiği kesilmiştir.

Başvurucu, 675 sayılı KHK gereğince nasbedilmeyeceğini öğrenmesi üzerine işlemin iptali talebiyle dava açmıştır. İdare mahkemesi, idari davaya konu olabilecek bir işlemin varlığından söz edilmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar vermiştir. Bölge idare mahkemesi başvurucunun istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir. Başvurucunun temyiz talebi de Danıştay tarafından reddedilmiştir. Öte yandan başvurucu dava sürecinde dosyanın Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonuna (OHAL Komisyonu) gönderilmesini de talep etmiştir.

AYM'den Sivas katliamı kararı AYM'den Sivas katliamı kararı

İddialar

Başvurucu, nasıpları onaylanmamış subay adaylarının temin faaliyetlerinin OHAL KHK’sı ile iptal edilmesi üzerine açtığı davanın OHAL Komisyonuna gönderilmesi yerine incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Somut olayda başvurucu hakkındaki işlemin doğrudan 675 sayılı KHK ile yapılması sebebiyle başvurucunun bu tasarrufun hukukiliğini doğrudan idari yargı önünde denetlettirme imkânı kalmamıştır. Nitekim mahkeme de bu gerekçeyle davanın incelenmeksizin reddine karar vermiştir. Bununla birlikte işlemin OHAL Komisyonunun yetkisinde olup olmadığına ilişkin bir incelemenin yapılmadığı görülmüştür. Hâlbuki kişilerin OHAL döneminde de ölçüsüz veya keyfî müdahalelere karşı koyabilecekleri usule ilişkin güvencelerden yararlandırılması zorunludur.

7075 sayılı Kanun'un 2. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca OHAL kapsamındaki KHK'larla gerçek kişilerin hukuki statülerine ilişkin olarak doğrudan düzenlenen ve aynı maddenin birinci fıkrası kapsamına girmeyen işlemler OHAL Komisyonunun görev alanındadır.

Başvurucunun hukuki statüsüne ilişkin olduğu açık olan temin faaliyetinin sonlandırılması ve nasbının yapılmamasına ilişkin başvuru konusunda mahkemenin işlemin doğrudan KHK ile tesis edildiği tespitini yaptıktan sonra anayasal yorum yapmak suretiyle dosyayı OHAL Komisyonuna göndermek yerine davayı incelemeksizin reddetmesi, başvurucuyu keyfîliğe karşı koruyacak usule ilişkin güvencelerden mahrum bırakmıştır. Mahkemenin bu yorumu yargısal denetime kapalı bir alan oluşmasına sebep olmuştur. Bu doğrultuda yargılama mercilerinin bir değerlendirme yapmadan, davayı incelemeksizin reddetmelerinin öngörülemez nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır. Bu bilgiler ışığında başvurucunun temin faaliyetinin OHAL KHK'sı ile iptal edilmesi ve nasbının yapılmaması üzerine açtığı davanın keyfîliğe karşı başvurucuya anayasal güvenceler sağlayacak yorumla OHAL Komisyonuna gönderilmesi yerine incelenmeksizin reddedilmesi suretiyle yapılan müdahalenin OHAL döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa'nın 15. maddesinde öngörülen durumun gerektirdiği ölçüde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

https://www.anayasa.gov.tr/