Sosyalistlerin Meclisi AKP iktidarının 10 yılını anlattı. Bakırköy Sanat Merkezi’nde yapılan “AKP karanlığında 10 yıl” etkinliğinde Sosyalistlerin Meclisi üyeleri AKP’nin Ortadoğu’da aktif taşeronluğunu, eğitimi gericileştirmesi ve piyasalaştırılmasını, operasyonel davalarla rejim inşa etme girişimlerini değerlendirdi.

Sosyalistlerin Meclisi tarafından gerçekleştirilen panelde, AKP’nin 10 yıllık iktidarı boyunca ülkeyi savaşa sürükleyen, emperyalizmin aktif taşeronluğunu üstlenen hamleleri, eğitimde yaşanan gericileşme ve yargının ele geçirilişi ele aldı.

Bakırköy Sanat Merkezi’nde “AKP karanlığında 10 yıl” başlığında yapılan panele Sosyalistlerin Meclisi üyesi TKP MK üyesi Aydemir Güler, Prof Dr. Rıfat Okçabol, Avukat Abdurrahman Bayramoğlu ve Gazeteci Gül Atmaca konuşmacı olarak yer aldı.

Güler: “AKP emperyalizmle uyumlu olamadığında terbiye ediliyor”
TKP MK üyesi, soL Gazetesi yazarı ve Sosyalistlerin Meclisi üyesi Aydemir Güler, AKP’nin emperyalizmle uyumluluk sürecinde üstlendiği rolü ve Suriye’yle birlikte yaşanan gelişmeleri ele aldı. AKP’nin emperyalizm ile uyumlu olamadığında "gönüllü terbiye olma" sürecine girdiğini belirten Güler, “Emperyalizm ile problemsiz hale getirilme çabaları zaman zaman aksıyor ancak aksayınca yoksulların, yurtseverlerin, anti-emperyalistlerin ufku açılmıyor. Türkiye’yi yöneten güçler emperyalist, kapitalist sistemle her momentte uyumlu davranamadıklarında gönüllü terbiye olma süreci başlıyor” dedi.

“AKP aktif taşeronluğunu gösterdi ancak sözünü tutamadı”
AKP’nin Yeni Osmanlıcılık girişimlerini ve İsrail’in Gazze saldırısıyla yaşanan yeni gelişmeleri ele alan Güler, “AKP içeriye mazlum halkların sözcüsü rolünü oynadı, dışarıya ise ‘beni mazlumların temsilcisi sayarsanız iyi bir taşeron rolü oynarım’ demiş oldu. AKP Suriye sürecinde karaya oturdu. Aktif taşeron olmak istediğini gösteren AKP, ‘bölgede rol üstlenmek istiyorum’ dedi. Emperyalizm de ‘hadi Suriye senin’ dedi. Ancak AKP sözünü tutamadı” diyerek değerlendirdi.

“AKP emperyalizmle uyum arayandır”
Güler, “AKP batı dünyasıyla uyumsuz bir şey yapmıyor, uyumlu hale getirmek için gaza basıyor. Ancak bu topraklarda tarihi olarak bir problem var. AKP dokusu itibariyle emperyalizmle uyum arayandır, bu yolda ne kadar hızlı davranırsanız aşılmaz duvara o kadar büyük hızla koşar ve çarparsınız” dedi.

AKP’nin terbiye sürecine girdiğini belirten Güler, “Türkiye Suriye’deki silahlı çetelerin merkezi olmaktan çıkarıldı, merkez Katar’a nakledildi. AKP iktidarı hemen terbiye sürecine girdi, patriot füze sistemi yerleştirilmesine karar verildi. ABD’liler kumanda bizde olacak dedi. Bu emperyalizmin terbiye sürecinin bir parçası, sopayı sırtından eksik etmeme algısının parçasıdır” diye konuştu.

“Kavgaya tutuştular diye yatırım yapılmasın”
AKP’yle emperyalistler arasında yaşanacak sürtüşmelere yatırım yapmamak gerektiğinin altını çizen Güler, “Belki 2 ay sonra AKP’yle emperyalistler arasında kimi sürtüşmeler çıkabilir. Önemli sözcüler Türkiye’yle kavgaya tutuşabilir, tutuştular diye ne olur anti-emperyalizmle yüreği atmakta olan insanlar bunun üzerine yatırım yapmasınlar. Hemen akabinde Türkiye’nin başına daha büyük bela açılacaktır” dedi.

“Ne kadar aktif taşeronsan o kadar batarsın”
Güler, şöyle devam etti: “Türkiye kapitalizminin sürdürücüsü AKP, emperyalizmle arasında ortaya çıkacak problemlerin takipçisi olamaz, problem çıkınca kendisini affettirmek için olmadık işler yapar. Kürecikteki radar üssü, patriot füzeleri böyle bir şeydir. Emperyalizm yeni bir mevzi kazıyor, buradan silah sıkacak ve buraya silah sıkılacak. Ne kadar aktif taşeron olursan o kadar batarsın.”

AKP’nin emperyalizme taşeronluğuyla sürecin böyle devam etmeyeceğini, krizin doğacağını hatırlatan Güler, “Türkiye ne zaman emperyalist kapitalist sistemin bir parçası olmak için sahne almışsa büyük krizle bu macera son bulmuştur. O krizi sağlam bir perspektif, ilkeli bir anti-emperyalizmle örgütlemiş, duyarlı emekçilerle, geleneğimizin, birikimimizin canlanmasıyla karşılayabiliyor muyuz? Eğer biz yoksak, halk yoksa ve ayağa kaldıramamışsak daha betere varılır” diye konuştu.

akp2.gif
Okçabol: “YÖK yasasıyla üniversiteler gelir getiren yapıya dönüşecek”
Sosyalistlerin Meclisi üyesi, soL Gazetesi yazarı, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri profesörü Rıfat Okçabol, AKP’nin eğitime yönelik müdahalelerini, üniversitelerin piyasalaşmasını, öğretmenlerin güvencesizleştirilmesini, 4+4+4 modeliyle yaşanan gericileşmeyi anlattı.

AKP’nin uygulamalarıyla üniversiteye giriş sınavlarının artırılması, ücretli öğretmenliğin getirilmesi, devlet öğretmenlerinin özel okullarda çalıştırılmasıyla yaşanan piyasacılığı ve güvencesizliği anlatan Okçabol, yeni YÖK yasasıyla da üniversitelerin esnek gelir getirecek bir yapıya dönüştürüleceğini vurguladı.

“Üniversiteleri sermayenin eline vererek bitirecekler”
Okçabol, “Üniversite bilim üretir, eğitim yapar. Üniversiteler paralı ama resmen orta sınıfın okuyamayacağı ücretlere geçecekler. Akademisyen yaptığını satacak. Kim satın alır? Satın aldığı çalışmanın üzerinden ek kazanç sağlayan sermaye satın alır. Üniversiteleri sermayenin emrine verecekler, akademik performans ölçeği getirecek ve üniversiteleri bitirecekler” diye konuştu.

“Dininin ve kininin davası çocuklar yetiştirecekler”
4+4+4 ile hayata geçen gerici uygulamaları değerlendiren Okçabol, “Yönetmelikte kısa kollu giymek, şort her şey yasak ama türban serbest. Çocukların imam olmak için gitmediği okullara da imam hatip programı açtılar. Kuran, peygamber hayatı, din dersini seçti 400 bin öğrenci. Kuran dersi hocası tefsir edecek, kadına mirasın yarısı verilir diye öğrenecek 10 yaşındaki çocuk. Bu çocuk dininin ve kininin davası olmayacak da ne olacak?” diye konuştu.

“AKP çocuk düşmanı, toplum düşmanıdır”
Okçabol, şöyle devam etti: “AKP’liler ve destekçileri başta çocuklardan korkuyor, nefret ediyorlar. Özgürleşmemeleri, dünyayı doğru anlamamaları için ellerinden geleni yapıyorlar. Çocuk hafızlık kursuna başlamışsa 1 yıl okula geç başlar dediler. Hangi çocuk 5 yaşında hafız olacağım der? AKP çocuk düşmanı, insan düşmanı, toplum düşmanıdır. Okulları, diyaneti, camileri onlar aldı. Emekçilerin çalıştığı yerler bizim olmalıdır.”

Bayramoğlu: “ÖYM’lerle düşman ceza hukuku uygulanıyor”
Sosyalistlerin Meclisi üyesi Avukat Abdurrahman Bayramoğlu, AKP’nin operasyonel davalar eliyle rejim inşa etme sürecini, hukukun sisteme göre şekillenişini ele aldı. Bayramoğlu, “Türkiye’de Silivri, Oda TV, KCK davalarında düzenin kendi güvenliğini öne aldığı bir hukukla karşı karşıyayız. Egemen sistemin güvenliği için fütursuzca ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyorlar. Yargılamalarla NATO, kontrgerilla değil işçi sınıfı, sol tasfiye edilmeye çalışılıyor” diye konuştu.

Bayramoğlu, “AKP yargılamalarında yargı bir araç haline dönüştü. ÖYM’lerle ceza hukuku ilkelerinin tamamını alt üst ettiler. Masumiyet karinesi ters çevrildi, düşman ceza hukuku uygulanıyor. Lehe delilleri saklıyorlar, yasadışı deliller kullanıyorlar, teknik takip, dijital deliller, telefon dinlemeleri, gizli tanıklar üretiliyor. Erdoğan yargıya talimat yağdırıyor, basın yoluyla linç, siyasi soykırım yapıyorlar” diyerek yaşanan hukuksuzlukları hatırlattı.

Atmaca: “Kurtuluşumuz dayanışmadadır”
Sosyalistlerin Meclisi üyesi gazeteci Gül Atmaca da söz alarak, “Anadolu farklı etnikteki halkların bir arada yaşamasının güzel örneklerinin olduğu bir coğrafyadır. Aynı çarklı dişlilerin arasında çiğnenirken emperyalistlerin, işbirlikçilerin tuzağına düşmemeliyiz. Kurtuluşumuz dayanışmadadır, direniştedir” diye konuştu.

Konuşmacıların ardından etkinlik soru-cevap bölümüyle devam etti. Etkinlik yöneltilen sorulara verilen cevapların ardından sona erdi.

(soL – İstanbul)