AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart günü Çankaya Köşkü'nde düzenlenen Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı'nın ardından yaptığı konuşmada “Virüs salgını ve petrol fiyatlarının düşüşüyle bağlantılı olarak finans alanında yaşanan gelişmeler de ülkemize ilave avantajlar sağlayacaktır. Umduğumuzun da ötesinde güzel bir tablo bizi bekliyor” demişti. Koronavirüs salgını karşısında dünya ülkelerinin düştüğü aciz durumu Türkiye’yi ve dolayısıyla iktidarı için fırsata dönüştürme hayali olarak gördü.

SAVAŞ YA DA SALGIN FARK ETMİYOR

Erdoğan 31 Mart ve 23 Haziran’da yaşadığı seçim yenilgisini unutmuyor. Parti içinde yaşanan yenilgi sonrası çözülmeye birinci elden tanık. Düzelmeyen ekonomi, siyasal alanda içeride ve dışarıda yaşanan sıkışıklık kaçınılmaz sonu hızlandırıyor. Erdoğan, kendisinin ve partisinin kurtulması için bir mucizeye daha doğrusu büyük bir başarıya ihtiyacı olduğunun farkında. Sınır ötesi operasyonların arkasında yatan motivasyon da bu aslında. Muhalefeti felç edecek, kendisini öne çıkaracak bir başarı hikayesi arayışı. Saray ve çevresi dünyada, yakın coğrafyada ve ülkede yaşanan her gelişmeye bu gözle bakmaya başladı. Her önemli gelişmeye “Bu işten bize seçim kazandıracak bir sonuçla ayrılabilir miyiz?” gözüyle bakıldı. Maalesef dünyayı etkileyen salgına da ilk birkaç hafta bu anlayışla yaklaşıldı.

BELEDİYELER HEDEF OLDU

Her 10 Tıp öğrencisinden biri şiddete maruz kalıyor Her 10 Tıp öğrencisinden biri şiddete maruz kalıyor

Erdoğan’ın, İçişleri Bakanı Soylu üzerinden yürüttüğü belediye operasyonlarının arkasında da aslında seçim hesabı var. Hiçbir siyasal odağın alternatif olmaması için çok özel bir çaba yürütülüyor. Salgınla mücadele eden dünyanın hiçbir ülkesi yerel yönetimleri devre dışı bırakmadı. Tam aksine belediyeler cephenin önünde yer aldı. Türkiye’de merkezi hükümet özel bir gayretle salgın döneminde belediyelerin elini kolunu bağlamaya çalışıyor. Bunu sadece bağış toplamayı engelleyerek değil, aşevi kapatma, yardım kolilerine el koyma, halk ekmek noktalarına polis baskını yöntemleriyle de yapıyor. Belediyelerin vatandaşın sorununu çözeceği noktadan uzak tutmaya çalışıyor. Bu hesabın olası bir erken seçimde vatandaşın kafasının karışmaması için yapıldığı çok ortada.

ERDOĞAN NEDEN ORTADA YOK

Salgın tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de derinden etkiledi. Erdoğan, böyle bir süreçte diğer dünya liderleri aksine medyada çok görülmedi. Her gün en az 4-5 saat ekranlarda boy gösteren Erdoğan, bu süreyi ancak bir ayda doldurabildi. Bunun nedeni işlerin ilk başta düşündükleri gibi gitmemesi. İlk konuşmasından bu yana sadece 20 gün geçti. Ama salgının “fırsata” dönüşmeyeceği anlaşıldı. Türkiye ekonomisini derinden etkiledi. İşsiz ordusuna kelimenin gerçek anlamıyla milyonlar katıldı. Açıklanan paketler hiçbir yaraya merlem olmadı. Ortada büyük bir fiyasko ve başarısızlık var. Yandaş medya ve Saray ahalisinin tüm gayreti de Erdoğan’ı bu başarısızlığın dışında tutmak. Cuma günü yaşanan sokağa çıkma yasağında bile sorumluluk almaktan çekindi.


Bakan Soylu ilk gece televizyon konuşmalarında ısrarla Erdoğan’ın talimatı olduğu vurgusu yapsa da sonraki günler sorumluluğu üstüne aldı. Belli ki bir yerlerde ciddi şekilde uyarıldı. Ama herkes biliyor ki böyle önemli bir karar Erdoğan’ın onayı olmadan bırakın uygulamaya konulmasını ifade bile edilemez. Ne olursa olsun Erdoğan ismi yeni bir başarısızlıkla anılmamalıydı. Bakanlar Erdoğan’a tek tek siper oluyor.

SONUÇLARI HEPİMİZİ ETKİLİYOR

Erdoğan, iktidarını 2023 yılına kadar sürdüremeyeceğinin farkında. Mutlaka bir erken seçim yaşanacak. Bu seçime hazırlıklı ve önde başlamak istiyor. Ama rüzgar epeydir tersten esiyor. Erdoğan ve AKP için böyle de devam edecek gibi. Kendi siyasal geleceği ile partinin ve ülkenin geleceğini sıkı sıkıya birbirine bağlamaya çalışan Erdoğan kolay vazgeçmeyecektir. Her yeni gelişmede “işte aradığımız fırsat ayağımıza geldi” diye düşünecek ve hareket edecek. Bu da her defasında ülkede daha büyük ekonomik ve siyasal krizlere yol açacak. Tahribat büyüyecek. Erdoğan’ın aklından seçim çıkmıyor, çıkmayacak. Yarın seçim olacakmış gibi düşünerek aldığı her kararın olumsuz sonuçları tüm ülkeyi, hepimiz etkilemeye devam edecek.

Kaynak Birgün / Yaşar Aydın