Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 18 Ocak 2023 tarihinde duruşmalı olarak inceleyeceğini duyurduğu Yalçınkaya - Türkiye (15669/20) başvurusuna ilişkin Büyük Daire duruşması başladı.

İncelenen başvuru, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetine hükmedilen, Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvurusu reddedilen Yüksel Yalçınkaya’nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 §§ 1 ve 3. maddelerine (adil yargılanma hakkı) dayanarak, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde yargılanmadığı, hukuka aykırı yollarla elde edilen ve denetime açılmamış delillere dayanılarak mahkum edildiği, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiği, iç hukukta keyfi ve gerekçeden yoksun kararlar ihdas edildiği, Sözleşme’nin  7. (suç ve cezaların kanuniliği ilkesi), 8. (özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı) ve 11. (toplanma ve dernek kurma özgürlüğü) maddelerinin ihlal edildiği iddialarına dayanıyor.

Yalçınkaya’nın özellikle ByLock deliline dayanılarak cezalandırılmış olması ve başvurucunun ByLock ile ilgili iddiaları karşısında, AİHM 19 Şubat 2021 tarihli yazısı ile Türkiye’den ByLock’a ilişkin ayrıntılı açıklamalar istemişti.

Konuya ilişkin sitemize açıklama yapan Av. Çağlar Dilber; “Başvurunun konusu itibariyle, Türkiye’de özellikle ByLock delili dayanak gösterilerek yargılanan, mahkûm edilen on binlerce kişinin hukuki durumunu doğrudan etkileyeceği kanaatindeyiz. Ancak AİHM önündeki dosyaya salt ByLock yönüyle bakılması da yanlış olacaktır. Zira AİHM’in bu inceleme sonucunda FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçu bakımdan yapacağı değerlendirmeler de son derece önemli.

Yapılacak inceleme sonucunda, FETÖ’nün konusu suç oluşturduğu ispatlanamayan sohbet toplantılarına katılmanın örgüt üyeliği suçunu kanıtlamayacağı yönündeki değerlendirmeyi içeren Anayasa Mahkemesi (Bilal Celalettin Şaşmaz, B. No: 2019/20791, 18/10/2022, § …) kararında atıfta bulunulan AİHM’in Yasin Özdemir/Türkiye (B. No: 14606/18, 7/12/2021) Kararı gibi mevcut yargılamaların birçoğunu etkileyecek, belki de temelsiz bırakacak bir karar çıkabileceği kanaatindeyiz.

 Bu davalardaki en temel sorun, gerçekleştiği tarihte konusu suç oluşturmayan eylemlerin 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında silahlı terör örgütüne üye olma suçuna kanıt olarak kabul edilmesi. Sade vatandaşın, kendisinin cezai yönden bir sorumluluk altına sokulabileceğini makul olarak öngörebilmesinin mümkün olmadığı eylemleri bakımından(bankaya para yatırmak, dernek/sendika üyeliği, içeriğinde suç unsuru tespit edilemeyen mesajlaşma uygulamaları gibi) suç ve cezaların kanuniliği ilkesi kapsamında yapılacak değerlendirme son derece önem arz ediyor.”

adaletbiz.com

AİHM'den 'aşı' kararı AİHM'den 'aşı' kararı