Ergenekon kumpas ve hakimlerinin yargılanmasına devam edildi.Ergenekon kumpası hakim ve savcıları hakkında Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nde görülen davanın üçüncü celsesi yapıldı. Bugünkü celse, Mehmet Bedri Gültekin'in beyanı tamamlandıktan sonra yarın devam etmek üzere sonlandırıldı. DURUŞMADA NELER OLDU Ankara Bölge Mahkemesi duruşma salonunda yapılan duruşma, Başkan Haydar Metiner'in gelen evrakları okumasıyla başladı. Sanık eski hakim Hüsnü Çalmuk'un Yargıtay'ın bozma kararından sonra İstanbul 4. Ağır Mahkemesi'nde yeniden görülen Ergenekon davasının sonucunun beklenmesi için bu davanın durdurulması yönünde dilekçe verdiği görüldü. Bugünkü duruşmanın başlangıcında avukat krizi yaşandı. Hüsnü Çalmuk, avukatı olmadığını hatırlatınca Başkan Metiner, "Daha önce atanan avukatla hiç irtibatınız olmadı mı?" diye sordu. Çalmuk, "Duruşmaya mazeretsiz katılmayan avukattan ben nasıl hayır görebilirim?" karşılığını verdikten sonra avukat atanana kadar duruşmaya ara verilmesini istedi. Bunun üzerine duruşmaya ara verilip, Baro arandı ve avukatın gelip gelmeyeceği soruldu. Avukatın gelmeyeceği öğrenilince Çalmuk, "Avukatımla ilgili talebimi reddedin AİHM'e gideyim" dedi. Heyet, Baro'ya yazı yazılıp yeni bir avukat istenmesini ve mazeretsiz duruşmalara gelmeyen önceki avukat hakkında yasal işlem yapılmasını kararlaştırarak, duruşmaya devam etti. “ÖCALAN BİR AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBETLE YARGILANIRKEN, TÜRK SUBAYINI İKİ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBETLE YARGILADILAR” Bugünkü celsede ilk olarak mağdurlardan Ziya İlker Göktaş'ın beyanı alındı. Yapılan hukuka aykırılıkları madde madde anlatan Göktaş, özetle şunları söyledi:"Bana cemevine gidip gitmediğimi bile sordular. Bu soruya utanarak cevap verdim, çünkü TSK'da böyle Alevi, Sünni ayırımı yoktur. Üzülerek Sünni olduğumu söyledim ve çıkar çıkmaz da Hüseyin Gazi Türbesi'ne gittim. Bu ülke Öcalan'ı bir ağırlaştırılmış müebbetle yargılarken, benim gibi bir Türk subayını iki ağırlaştırılmış müebbetle yargıladılar. Karşımızda eski hakim ve savcı değil bir suç örgütü bulunmaktadır. Kararı bile Word ortamında vermediler, çünkü başka yerde hazırlandığı ortaya çıkacaktı."Göktaş'ın son ifadesine Hüsnü Çalmuk, "Bu sonuca nasıl vardın, hayal kurarak mı?" diye tepki gösterdi. Göktaş da, "Niye vermedin?" diye bağırdı. Karşılıklı tartışma Başkanın müdahalesiyle sona erdi. Göktaş'ın beyanının ardından soru aşamasında da şu diyaloglar yaşandı: H. H. Özese: Ergenekon dosyasında hakkındaki iddia ve delilleri sıralayabilir mi? Göktaş: O davadan yargılanmaktan gurur duyuyorum. Özese: İnternet andıcından yargılandı mı? Göktaş: Sen FETÖ'den yargılanıyor musun? Özese: FETÖ'yle ilgim yok. Hukukçuyum. 32 yıldır T. C.'nin hakimiyim. Beni hiç kimse FETÖ'cülükle suçlayamaz. Benim cemaatçilikle işim yok. Sanki hiç suçları yokmuş, boşu boşuna yargılama yapmışız gibi bir hava yaratmaya çalışıyorlar. Gizli tanıklar huzurda dinlenmedi mi? Göktaş: Soru sormamıza izin vermediniz. Özese: Yalan söylüyor. Hikmet Çiçek: Gizli tanıkların nasıl bulunduğunu anlatacağım, Hasan Hüseyin Özese sana cevap vereceğim. Özese: Savunma hakkım kısıtlanıyor. Başkan: Kısıtlama yok. 10 soru sordunuz. “BURADA PSİKOLOJİK SAVAŞ YAPILIYOR, SÖYLEDİKLERİNİN HEPSİ YALAN” Mağdurlardan Nusret Senem ise şunları söyledi: "O zaman İşçi Partisi Genel Sekreteriydim. Öncesinde uzun yıllar FETÖ ile mücadele ettim. FETÖ'nün emniyetteki mensuplarına ilişkin 200 civarında isim verdik. FETÖ ile ilgili soruşturma başladı. Gülen dava açılacağını anlayınca Amerika'ya kaçtı. Sorguya alındığımda bunun FETÖ'nün iddianamesi olduğunu söyledim. 'Türkiye'ye komplo kuruyorsunuz, biz çıkacağız, siz yargılanacaksınız' dedim. 2014'te orduya karşı yürüttükleri kampanyanın darbeye varacağını söylemişim. Bunlar Türk hakimi değil. Yalanlarla, tertiplerle yargılandık. Cezalandırılmaları şahsi fiillerinden değil, örgütsel emirleri yerine getirmekten olmalıdır. Bunlar hakim mi, hukukçu mu? Ne hukukla, ne hakimlikle, ne vicdanla alakası yok. Hepsinin tutuklanmasını istiyorum. Tahliye oldukları anda kaçacaklar."Sanık Çalmuk sık sık Senem'in beyanlarına, "Neyle suçlandığımızı biliyor. Bunlara izin vermeyin, delil söyleyin" diye müdahale etti.Senem'in Avukatı Ceyhan Mumcu da başta Kuddusi Okkır olmak üzere hayatını yitirenleri hatırlatıp, "Şu SEGBİS'in arkasında olanlar en azından onları da ansın isterdim. Tek bir pişmanlık yok. Oysa duruşmada pişmanlık, dinimizde de tövbe kapısı açıktır" dedi. Bunun üzerine Hüsnü Çalmuk, "Hakim yalan söyler mi?" diye karşılık verdi. Sorulara geçildiğinde de Nusret Senem, Çalmuk için, "Yalan söylüyor. Burada psikolojik savaş yapılıyor, söylediklerinin hepsi yalan. Bütün bu lafları palavra" ifadelerini kullandı.Saat 12.00 olduğunda duruşmaya öğlen arası verildi. "Bİ SUSAR MISINIZ" Duruşmanın öğleden sonraki bölümünün başlangıcında Hüsnü Çalmuk, avukat için yazı yazılıp yazılmadığını sordu. Başkan Metiner, yazıldığını ve avukatın mazeret bildirdiğini belirtince Çalmuk, "Savunma, adil yargılamanın en önemli kısmı. Ben avukatı tanımıyorum, telefonunu bilmiyorum, tutukluyum" dedi.Ardından Başkan Metiner, davaya katılım talebi olan bazı isimleri okuyup, savcıdan mütalaa isterken Çalmuk, "Bize de sorulacak mı?" diye araya girdi. Bunun üzerine Başkan Metiner, "Son kez ikaz ediyorum, söz vermeden devreye girdiğinizde yetkilerimi kullanırım" uyarısında bulundu. Çalmuk konuşmasını sürdürünce Başkan Metiner, "Bi susar mısınız?" deyince de Çalmuk, birden heyecanlandığını bildirdi. Katılım taleplerine Hasan Hüseyin Özese, şu sözlerle karşı çıktı: "Ergenekon hukuki bir davadır. Anayasa, yasalar ve adalet ilkelerine göre yürütülmüştür. Dosya derdesttir. Müdahillik kararı verilmesi, davayı dolaylı veya dolaysız etkilemeye yönelik olabilir." "BİZİM AKLA İHTİYACIMIZ YOK. AKLINIZI SAVUNMANIZDA KULLANIRSINIZ" Hüsnü Çalmuk da avukat gelmeden yargılamanın devam ettirilmesinin adil yargılamanın ihlali olduğunu tekrarladıktan sonra, "624 duruşmada 14 hata yapmaktan yargılanıyoruz. Siz 2 günde 10 ihlal yaptınız" dedi. Bu sözlere Başkan Metiner şöyle tepki gösterdi:"Bizim akla ihtiyacımız yok. Aklınızı savunmanızda kullanırsınız." Bu tartışmalardan sonra mağdurlardan Mustafa Dönmez'e söz verildi. Dönmez, şunları söyledi: "TSK'da çalışırken terörist olarak içeri alındım. Baştan sona ne bana soruldu, ne de nesnel delil konuldu. Aramalar uydurma, tutuklama kararı mesnetsizdi. Hüsnü Çalmuk, 'hakim yalan söyler mi?' dedi. Binlerce yalan var. Bırakın yalanı, bir hakim delil değiştirir mi? Değiştirdiler. Çalmuk uzman bu konuda. Hem yalancılar, hem delil değiştirirler, hem de, devamını size bırakıyorum. Evlerime ve Zir Vadisine bunların içinde olduğu ekip mühimmat koydu. Bunlar aynı zamanda katildir. Katillikleri de ortaya çıkacak. Bu insanlar aynı zamanda militandır, hakim değil. Bunların ahlaki bir sorunu da var. Psikolojik eğitimden geçmişler. Cübbenin içine girip, bizlere karşı büyük hakaretlerde bulundular."Dönmez'in beyanı sırasında Hüsnü Çalmuk sık sık, "Hakaret etmesine izin vermeyin" talebinde bulundu. Başkan Metiner'in, "Susar mısınız?" uyarısına rağmen Çalmuk müdahalesini sürdürünce, Başkan, "Sesini keser misiniz?"diyerek mikrofonunu kapattırdı.Dönmez beyanının sonunda onların sorularını kabul etmediğini, soru sorma hakları olmadığını vurguladı. BU KİŞİLERİN SADECE TERÖR ÖRGÜTÜ MİLİTANI DEĞİL KATİL Katılanlardan Hikmet Çiçek, bu kişilerin sadece terör örgütü militanı değil katil olduğunu, süreçte birçok yurtseverin hayatını kaybettiğini belirtip gizli tanıklık mekanizmasıyla yapılanları anlattı. Çiçek sözlerini, "Bu sanıkların henüz sorgulaması yapılmadı. Sorguda buraya getirilsinler, yüz yüze soru sormak istiyorum. Bu aşamada onların sorularına cevap vermiyorum, muhatap kabul etmiyorum" diye bitirdi. Beyanlar sırasında ekrana bir evrak tutan Hüsnü Çalmuk, soru sorma haklarının alınamayacağını söyleyince Başkan Metiner, "Ne yapayım, cevap vermiyor" dedi. Bunun üzerine Hikmet Çiçek, Çalmuk'a, "Ben sana sorayım, bilgisayarları nasıl sildiğini anlat" diye bağırdı ve sanıkların sorularını cevaplamadı. “TÜRK ORDUSU'NUN TERÖRLE MÜCADELE GEÇMİŞİ YOK EDİLDİ” Çiçek'ten sonra Oktay Yıldırım'ın beyanı alındı. Yıldırım, şöyle konuştu: "PKK'nın 2 numarası Şemdin Sakık'ı tanık yaptılar. Bunlara itiraz ettiğimizde duruşmalardan men edildik. Bu iddianame ile Türk Ordusu'nun terörle mücadele geçmişi yok edildi." Yıldırım Ümraniye bombalarının bulunmasını anlatırken, Hüsnü Çalmuk'un ekrana "ses yok" yazılı kağıt tuttuğu görüldü. Bunun üzerine arıza giderilene kadar duruşmaya ara verildi. Bağlantı sağlandıktan sonra beyanına devam eden Yıldırım, Danıştay cinayetinin baş zanlılarından Osman Yıldırım'ın hem tanık hem sanık hem gizli tanık yapıldığını hatırlatıp, "6 ay Osman Yıldırım dinlendi. İnsanlık böyle bir işkence icat etmemiştir" dedi.Sorular aşamasında Hasan Hüseyin Özese Ergenekon davasına ilişkin sorular yöneltince Yıldırım şu tepkiyi gösterdi: "Kendisi orada değil miydi? Uyuyordu." Yıldırım, salonda bulunan tutuksuz sanık Ercan Fırat'ın, "kolektif hareket ediyorlar" şeklinde bir iddiada bulunduğuna dikkat çekerken de şunları söyledi:"Buradakiler avukatlarımız ve beraber yargılandığımız insanlar. Buradakiler kolektif vicdan, kolektif Türk Milleti'dir. Baksınlar kapının önü boş. Bundan ders alsınlar. Biz yargılanırken analar, herkes, Türk Milleti oradaydı."Özese bu sözlere, "Bunlar psikolojik şeyler" diye karşılık verdi.Mehmet Bedri Gültekin ise beyanında Ergenekon tertibinin Türkiye'ye karşı yapıldığını ve büyük bedeller ödendiğini anlatıp, şunları söyledi:"Kişisel olarak kimseye düşman değiliz. Öç peşinde de değiliz. Meseleye Türkiye'nin çıkarları açısından bakıyoruz. Bu tezgahı kuranlar bunun hesabını vermelidir. Kullanıldıklarını, yanıldıklarını söylesinler biz geçmişte olan herşeyi unuturuz. Ancak 2 gündür bakıyorum, hiç pişmanlık göstermiyor, yaptıklarının arkasında duruyorlar. Türk yargısı gereğini yapmalıdır."Gültekin de sanıkların sorularını cevaplamadı.Gültekin'in beyanı tamamlandıktan sonra yarın devam etmek üzere bugünkü celse sonlandırıldı. Odatv.com