İşçi Partisi yöneticileri ile Aydınlık ve Ulusal Kanal çalışanlarından 4 kişi tutuklanırken savcılığın, sorgusunda gazetecilere “İstihbarat şefliği nedir”, “Aydınlık gazetesi gündemi nasıl belirler”, “İstihbarat servisi nasıl çalışır”, “Son sözü kim söyler” gibi sorular yönelttiği belirtildi. Ergenekon davasının siyasi bir dava olduğunu belirten Şule Perinçek, “Artık hukuk sisteminden yanıt bekleme umudumuzu kaybettik” dedi. Serbest bırakılan gazeteci Bozkurt ‘Hukuk çelişkisi’ ALİ AÇAR Savcılık sorgusunun ardından serbest bırakılan Aydınlık Gazetesi İstihbarat Şefi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Mehmet Bozkurt, mesleki faaliyetlerinden dolayı gözaltına alındıklarını, sorgu sırasında “İstihbarat şefliği nedir”, “Aydınlık gazetesi gündemi nasıl belirler”, “İstihbarat servisi nasıl çalışır”, “Son sözü kim söyler” gibi sorular yöneltildiğini belirtti. İşçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesine yönelik operasyonda gözaltına alınan İP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bedri Gültekin, İP İstanbul İl Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel, Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Turhan Özlü ve İP lideri Doğu Perinçek’in oğlu Mehmet Perinçek tutuklanırken 5 kişi savcılık tarafından serbest bırakıldı. Mehmet Bozkurt, “Mehmet Bedri Gültekin ve Erkan Önsel’e parti faaliyetleri soruluyor. Hiçbir savcı bize suçlama yöneltmedi, sadece yaptığımız işleri sordu. İfadelerimiz de zabıtlara ‘bilgi amaçlı ifade’ diye geçti” dedi. Başbakan’ın ses bantlarının Gölcük Donanma Komutanlığı’nda çıktığı ileri sürülen “Çağdaş Türkiye” isimli belgenin içine sokulmaya çalışıldığını kaydeden Bozkurt, “Savcı bana ‘Kara’ ve ‘Gri’ propaganda yaptın mı, diye soruyor. Bunların ne olduğunu dahi bilmiyorum” dedi. Gültekin, Önsel, Turan Özlü ve Caner Taşpınar’ın Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından sorgulandığını anlatan Bozkurt, “Savcı arkadaşlarımıza ‘tarafız’ demiş. Zaman zaman savcı ile sert tartışmalar yaşanmış” diye konuştu. Ses kayıtlarının bir başka davada “yüksek kamu yararı” gözetilerek reddedildiğini kaydeden Bozkurt, şöyle konuştu: “Ses kayıtlarında kamu yararı varken terör örgütü üyesi kapsamına sokulduk. MHP’li ya da CHP’li milletvekillerinin özel görüntülerini yayımlayanlara soruşturma yok, bize örgüt üyeliği suçlaması yapılıyor. Orada bir toto loto durumu var. Bana sorulan soruların aynısı arkadaşlarımıza soruluyor, ben bırakılıyorum, onlar içerde. Hukuk çelişkiler içinde.” Perinçek: Bu dava siyasi Doğu Perinçek’in eşi Şule Perinçek de gözaltılara yönelik yaptığı değerlendirmede, Ergenekon davasının siyasi bir dava olduğunu belirterek, “Mehmet’i barlarda yıkılarak manken peşindeyken toplasaydım, o zaman bir şey olmazdı. Doğu Perinçek’in oğlu olduğu için tutuklanmış olabilir. Mehmet’in ülkesini savunma adına yaptığı çalışmaların yok sayılarak tutuklanması üzücü” dedi. Oğlunun İP, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesi ile ilişkisi olmadığını kaydeden Şule Perinçek, “Savcılıkta ses bantlarına ilişkin soru dahi yöneltilmedi. Mehmet’e telefon açılmış ve birinin telefonunu istemişler. Konferansa gelirken ‘şunu getir’ demişler. Hukuk okumuş bir insan olarak, üzülerek, dosya içerisindeki ifadelerle tutuklama yapılamayacağını gördüm. Artık hukuk sisteminden yanıt bekleme umudumuzu kaybettik. Yataklarına girdiklerinde sakın rahat uyumasınlar” diye konuştu. Cumhuriyet