1 - Keyfi kararlarla dört duvar arasına kapatılanların tutulduğu yere zindan denilir. Silivri zindanının ortasında, özgürlük umudundan bir ömür boyu uzakta görülmekte olan Ergenekon davasında, sanıkların duruşma salonunda hazır ettiği tanıklar CMK. Md. 178’in açık ve emredici hükmüne rağmen dinlenmiyor. Yargılama, bir kısmı bölücü terör örgütü üyesi olduğu anlaşılan gizli tanıklara sonuna kadar açık, sanıklara ve avukatlara kapalı. Hala yitirmek istemedikleri adalet beklentisiyle duruşmayı izlemeye gelen yurttaşlar, yaşlı ve kadın denmeden mutad olduğu üzere gazlanıyor, coplanıyor, dövülüyor. 2 - Şiddete başvurmadan düşüncelerini ifade etmek üzere Sinop’a gelen BDP’li milletvekillerini kalabalık bir grup linç etmek istiyor, milletvekilleri ve beraberindekiler öğretmenevine sığınıyor, saatlerce yardım gelmesini bekliyor. İkinci bir “Madımak Katliamı”na çeyrek kala kalabalık dağıtılıyor. 3 - Savundukları sanıklar, girdikleri davalar, yaptıkları savunmalar yüzünden tutuklandıkları anlaşılan ÇHD üyesi avukatlara destek vermek üzere Çağlayan Adliyesi’ne gelen avukatları, polis copluyor, şiddet uyguluyor. 4 - Dünyanın yaşayan en ünlü besteci ve piyanistlerinden, ulusal değerimiz Fazıl Say’ın sadece düşüncesini açıkladığı için yargılanması ayıbına devam ediliyor. 5 - Adını veya dosya numarasını bilmediğimiz onlarca belki yüzlerce kişi Anayasa’ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve CMK’na aykırı olarak gerekçesiz şekilde keyfi olarak tutuklanıyor; tutuklama yine keyfi bir ceza olarak uygulanıyor. İran’dan ve Çin’den bile daha fazla gazeteciyi, öğretim üyesini, öğrenciyi, avukatı zindana göndermekle elde ettiğimiz birinciliğimizi bugün de koruyoruz. 6 - İnönü Üniversitesi eski rektörü, ağır hasta Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu mahkeme tarafından yine tahliye edilmiyor, yine ölüme terk ediliyor. “Neden” diye sormuyoruz. Bunların gerekçesi olamaz. Sadece bir soru soracağız: YETTİ Mİ ARTIK? Avukat Metin FEYZİOĞLU ANKARA BAROSU BAŞKANI