Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu geçen Cuma çok önemli bir karar aldı ve bazı kumpas davaları onayan eski üyeleri “Görev suçu” işledikleri için ikinci kez yargıçlıktan ihraç etti. Böylece yargılamalar sonucunda beraat etseler bile sözkonusu isimlerin yeniden mesleğe dönme imkan ve ihtimali tamamıyla ortadan kalkmış oldu. Balyoz ve dönemin İstanbul İl Jandarma Komutanı Hüseyin Kurdoğlu kumpaslarını onayan Yargıtay üyeleri ile ilgili bu kararın uzun bir hikayesi var.17-25 Aralık sürecinden sonra Balyoz'u onayan 9. Ceza Dairesi ile Kurdoğlu kumpasını onayan 14. Ceza Dairesi üyeleri hakkında yapılan suç duyuruları üzerine soruşturma açıldı. Soruşturma süresince kiminin görev yerleri değiştirilirken, kimi de açığa alındı. Ancak dönemin Yargıtay yönetimi tarafından aklandılar. 15 Temmuz darbesinden sonra ise Balyoz'u onayan heyette yer alan ve firar eden Fikriye Şentürk dışındaki tüm isimler tutuklandı. HSYK da meslekten ihraç edilmelerine karar verdi. Yargıtay bununla yetinmeyip, ayrıca disiplin soruşturması başlattı. Soruşturmayı yürüten 18. Ceza Dairesi Başkanı Hamdi Yaver Aktan, Balyoz heyetindeki Başkan Ekrem Ertuğrul, Ahmet Toker, Abdurrahman Kavun ve Hamza Yaman ile Kurdoğlu kumpas kararını onayan Necati Meran, Mehmet Ali Demirezici ve Esabil Saylak'ın cezaevinden savunmalarını aldıktan sonra görev suçu işledikleri gerekçesiyle meslekten ihraç edilmeleri yönünde görüş bildirdi. Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu da Anayasa Mahkemesi'nin Balyoz kararını yeni delil kabul ederek, soruşturma kararını Yüksek Disiplin Kurulu'na gönderdi ve bu isimler görevden çekilmeye davet edildi. Ancak sözkonusu isimler, karara itiraz etti. Bunun üzerine geçen hafta toplanan Başkanlar Kurulu, itirazları reddetti. Böylece kumpas yargıçları, ikinci kez meslekten ihraç edilmiş oldu. NELER OLMUŞTU? 2010 yılında Mehmet Baransu'nun “Bavulu” ile başlayan Balyoz kumpasında 250 general ve albay tutuklandı, ayrıca 115 sanık tutuksuz yargılandı. Bu yargılamalar sayesinde de TSK'da “FETÖ”cülerin önü açıldı. Silivri'de 1.5 yıldan fazla süren yargılama 21 Eylül 2012'de bitti ve 325 sanık önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı, ardından cezalar “eksik teşebbüs” gerekçesiyle 12 ila 20 yıl hapse çevrildi. 2013 yılında ise Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde Balyoz'un temyiz duruşmaları yapıldı. 9 Ekim'de kararını açıklayan Daire, 237 sanık hakkında verilen mahkumiyet kararını onadı. Balyoz kumpası mağdurları, Anayasa Mahkemesi'nin 18 Haziran 2014'te oy birliğiyle “hak ihlali” yapıldığı sonucuna varması üzerine cezaevinden çıkabildi. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yeniden yargılama sonucunda Haziran 2015'te tüm sanıkların beraatine karar verildi. Ancak Savcı, 7 isim; Emekli Orgeneral Çetin Doğan, emekli Tümgeneral Behzat Balta, emekli Tuğgeneral Mehmet Kaya Varol, emekli Tümgeneral İhsan Balabanlı, emekli Korgeneral Metin Yavuz Yalçın, emekli Albay Erdal Akyazan ve emekli Kurmay Albay Emin Küçükkılıç hakkında verilen beraat kararına itiraz etti. Savcının itirazı, 3 yıldır Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nde bekliyor. Hüseyin Kurdoğlu kumpasına gelince; 2011 yılında babasının cenazesine katılmak üzere götürülen Ö.B. isimli mahkuma refakat eden jandarma ekibi hakkında, Ö.B.'nin geceyi cenaze evinde geçirmesine izin vermeyip, hapiste tuttukları gerekçesiyle dönemin Silivri Savcısı tarafından “Kamu görevinin sağladığı nüfuzu kullanarak, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan soruşturma başlatıldı. Soruşturmaya, HSYK'dan izin alınmaksızın en üst dereceli kolluk amiri sıfatıyla dönemin İstanbul İl Jandarma Komutanı Hüseyin Kurdoğlu da dahil edildi. Yargılama sonucunda ise Kurdoğlu 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı ve Yargıtay 14. Ceza Dairesi bu kararı 2013 yılında onadı. Aynı daire 3 ay sonra ise itiraz üzerine kararı oy birliğiyle bozdu. O yıl Kurdoğlu'nun terfi senesiydi. Ancak yargılandığı için önü kesilmiş ve MİT TIR'ları olayında adı geçen Hamza Celepoğlu'nun önü açılmış oldu. 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra Tuğgeneralliğe terfi eden ve yeniden İstanbul İl Jandarma Komutanlığı'na atanan Kurdoğlu, geçen yıl da Jandarma Genel Komutanlığı'nın en önemli birimlerinden olan Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademi Başkanlığı'na getirildi.Yargıtay'ın ikinci kez ihraç kararının önemine gelince; “Kumpas” dendiği halde, “Suçtan doğrudan zarar görmedikleri” gerekçesiyle kumpas mağdurlarının darbe davalarına müdahilliği kabul edilmedi. İşte bu kararla en azından bir kez daha kumpasların altı çizilip, “Görev suçu işlendiği” kayda geçirilmiş oldu. Müyesser Yıldız Odatv.com