Seramik sanatçısı Tuba Korkmaz (36), Eskişehir’de bir seramik fabrikasında müdür yardımcısı olarak çalışıyordu. 17 Haziran’da, aynı fabrikada mühendis olan eski erkek arkadaşı Fatih S’nin saldırısına uğradı. Fatih S, o gece, sanayi tipi maket bıçağını alarak, Tuba’nın evinin yakınlarında pusuya yattı. Sabah olunca da servis bekleyen Tuba’ya arkadan yaklaştı, karnından bıçaklayarak yere düşürdü. Üstüne abanarak, göğüs bölgesinden defalarca bıçakladı. Öldü zannedip giderken Tuba’nın yardım istediğini gördü. Geri dönüp boğazını kesti. Komşuların çığlıkları üzerine olay yerinden kaçtı. Tuba, o sokakta oturan bir doktorun müdahalesiyle hayata tutundu. Fatih S, 29 Eylül’de Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, ‘kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan yargıç karşısına çıkacak. Tuba, sanığın hak ettiği cezayı alması için destek istiyor. Yaşadıklarını Cumhuriyet’e anlatan genç kadın, “Öncesinde polise de gittim ama korunacağıma inanmadım” diyor. Ses sinirleri felç -Büyük bir badire atlattınız.Nasılsınız şimdi? Çok iyiyim diyemiyorum ne yazık ki. Bedenim ağır iyileşiyor. Boğazımdaki kesi sebebiyle ses telime giden sinirler felç olmuş, sesim çıkmıyor. Bıçaklanmadan uyandığım bir gece uykusu uyuyamadım henüz. Doktor kesikler yarımşar santim sağa ya da sola kaymış olsa şu an hayatta olmazdın demişti. Tabii sokakta ilk müdahaleyi yapan kişinin bir doktor olması da çok büyük bir şans! Hastaneye hızla yetişmiş olmam... Soluk borumun üçte ikisi kesikmiş düşünsenize... Nefes alamıyordum. Zor zamanlar... Her şeye rağmen engelli bir çocuk annesi olarak hızla toparlanmaya ve kendimden çok kızım için iyileşmeye niyet ediyorum. Kızım, küçük bir trafik kazası geçirdim diye biliyor. İki ay önce ayrılmıştı -Size saldıran kişi kimdi? Evlenme niyetiyle yola çıktığım, ailemle tanıştırdığım biri. Olaydan iki ay önce ayrılmıştık. Fakat iki ay boyunca gece, gündüz, mesajla, arayarak, yolumu keserek... Her şekilde iletişime geçerek, af dileyerek, olmaz dersem hakaretlerle beni rahatsız ediyordu. Bu süreç içinde polisle de avukatla da görüştüm, ancak süreçten korktum, gerçekten korunabileceğime inanmadım. Çok şükür ki şu an tutuklu. 29 Eylül’de ilk mahkemeye çıkacağız. Yanımda olmak isteyen, desteğine ihtiyaç duyduğum herkesi, tüm kadın derneklerini, şiddete karşı duran tüm insanları orada yanımda görmek isterim. Bu bir kadına ve aynı zamanda bir anneye yapılmış bir saldırı. Hiçbir çocuk annesiz büyümek zorunda bırakılmamalı. Hele ki sadece bir erkeği reddettiği için bir kadın öldürülmeyi hak etmez! Ölmemem onun katil olmadığını göstermez. 'Ne yazık ki söylem bu’ -Türkiye’de kadına yönelik şiddet neden engellenemiyor sizce? Türkiye’de kadına şiddete karşı durmak gerekiyorsa, bunun kanunlar yoluyla azaltılabileceğine inanıyorum. Eğitimin yeterli olmayacağını yaşadığım olayda gördük. Bu olay bize gösterdi ki doktora eğitimi almış kariyerli bir kadın, mühendislik eğitimi almış kariyerli bir adamın şiddetine maruz kalabiliyor Cezaevinde yatacak, evet. Peki sonra? Diplomasına el konsun mesela! ‘Ben seni istiyorum, sen istemiyor musun? O halde seni taciz edeyim, huzurunu kaçırayım ve hatta öldürmeye teşebbüs edeyim. Öldün mü? Arkandan atıp tutayım, namus söylemi üzerinden seni kötü kadın ilan edeyim... Ölmedin mi? Senin yaşadığın travmayı, kaybettiklerini, bedeninde o izlerle yaşamak zorunda oluşunu, uykusuz gecelerini kimse düşünmesin, hayattasın ya nasılsa... Birkaç yıl yatar çıkarım... Bütün bunları beni istemiyorsan hak ediyorsun...’ Ne yazık ki söylem bu. Kaynak: Cumhuriyet.com.tr