15 Temmuz darbe teşebbüsünün meydana geldiği gece Antalya Valisi Münir Karaloğlu'nun konutunda bulunan dönemin Antalya 3'üncü Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Mustafa Kaya, Antalya Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Ahmet Yurdagül ile darbecilerin sözde Antalya Sıkıyönetim Komutanlığı'na atadığı Burdur eski 58'inci Piyade Eğitim Alay Komutanı Piyade Albay Metin Karagöz'ün yargılanmasına Antalya 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. 3'er kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis, birer kez ömür boyu ve 10 yıla kadar hapis istemiyle tutuklu yargılanan sanıkların duruşması, geç saatlere kadar devam etti. Davanın 4'üncü duruşmasında savunmasına devam eden Mustafa Kaya, geceyi valilik konutunda geçirdiklerini, saat 10.00 sıralarında ayrılıp önce Cumhuriyet Meydanı'ndaki orduevine, ardından tugay karargahının olduğu General Niyazi Çelik Kışlası'na gittiğini söyledi. Kaya, ertesi gün savcılığa çağrıldığını, üniformasıyla gittiği adliyede hakkında gözaltı kararı verildiğini öğrenince emir astsubayından kışladaki sivil giysilerini getirmesini istediğini belirterek, “Üniformamı çıkarıp sivil giysilerimi giydikten sonra cep telefonlarımı teslim edip gözaltına alındım" dedi. "VALİNİN TALİMATLARINA UYDUM" Kendisinin iddia edildiği gibi 'bekle gör' taktiği uygulamadığını, aksine Antalya Valisi'nin talimatlarına uyarak hareket ettiğini belirten Kaya, Metin Karagöz'ü de tugaya kendisinin değil, erkan başkanı Mehmet Ateş'in çağırdığını söyledi. Kaya, “Tugaya gittiğimde masamın üstünde sıkıyönetim direktifi vardı. Bu mesajı nöbetçi amir bırakmış. Normal şartlarda tugaya gelen mesajı benim alıp imzalayıp ilgili birime havale etmem gerekir. Ancak sözde sıkıyönetim direktifiyle ilgili hiçbir işlem yapmadım. İşlem yapılmak üzere karargaha sevk etmedim. Bu mesajı sevk etmiş olsaydım, mesajın gereğinin yapılması gerekirdi. Ben emri uygulamadım" dedi. Mehmet Ateş'in çağırması üzerine kışlaya gelen Metin Karagöz'ün kendisinin yanında 45 dakika kaldıktan sonra vali beyin konutuna gittiklerini söyleyen Kaya, evden çıkıp üniformasını giyme nedenini ise şöyle anlattı: “Eğer ben makamıma gitmeseydim, evde kalmak suretiyle makamı teslim etmiş olacaktım. Bir komutan bir asker, böyle olağanüstü durumlarda evinde kalamaz. Karargahına gider. Faaliyetlerini orada yürütmeyi amaç edinir. Komutan olarak karargaha gitmemden daha doğal bir şey olamaz. Zaten ben vali beyle telefon görüşmesi yaptıktan sonra makama geçtim. Ben ilk baştan itibaren vali beyin yanına giderek safımı seçmiş oldum. Darbe gerçekleşmiş olsaydı, darbe girişiminde bulunanlar beni vali beyin yanında görecek, ya kafama sıkacak, ya da cezaevine alacaklardı. Olay gecesi Antalya'da tek bir asker sokağa çıkmadı. Tek bir askeri araç Antalya sokaklarında dolaşmadı. Tek bir kurşun sıkılmadı. Ben kimsenin burnunun kanamaması için elimden geleni yaptım. Ben bu milleti çok seviyorum. Benim buradan başka gidebilecek bir vatanım yok" diyerek, gözyaşı döktü. ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI Kaya, kendisine 'Neyi yanlış yaptın' diye sorulması üzerine, “Şimdiki aklım olsaydı, gelen sıkıyönetim emrine uymadığıma ilişkin mesaj çekerdim. Metin Karagöz'e de 'Orduevinde ya da merkez komutanlığında kal' derdim. Makamıma gelmesini istemezdim" dedi. Duruşmada, daha önce ByLock tespit edilmeyen üç sanıkla ilgili Antalya Emniyet Müdürlüğü'nün araştırma tutanakları okundu. Tutanakta Ahmet Yurdagül'ün cep telefonunda ByLock tespit edildiği belirtildi. Bunun üzerine söz alan Ahmet Yurdagül, ByLock tespitini kabul etmediğini söyledi. Kendisinin böyle bir programı indirmediğini ve kullanmadığını söyleyen Yurdagül, tahliyesini istedi. Metin Karagöz de iddianamenin yoruma dayalı olduğunu belirterek, tahliye talebinde bulundu. Sanıkların tahliye talebini reddeden mahkeme, Ahmet Yurdagül'ün telefonundan kimlerle iletişim kurulduğuna ilişkin kayıtların istenmesi için ilgili kurumlara müzekkere yazılmasına karar verdi. Mahkeme ayrıca Vali Münir Karaloğlu, Kolordu Komutanı Mehmet Faruk Şengün, Antalya Cumhuriyet Başsavcı vekillerinden Adnan Tabar, Cevdet Kayafoğlu ve Mehmet Karakaya ile Antalya Tugay Komutanlığı'nda Erkan Başkanı olan Mehmet Ateş ve Hasan Turgut ile dönemin emniyet müdürü Cemil Tonbul'un tanık olarak dinlenmesine karar verip duruşmayı erteledi. Kaynak: Cumhuriyet.com.tr